Çocuk gelinlerin acıları...
Burcu Ertürk’ün kaleme aldığı gerçek yaşam hikâyeleri serisinin ilki olan Yade, İstanbul’dan Mardin’e çocuk gelin olarak giden Yade’nin acı dolu yaşamını konu alıyor. Türkiye’deki binlerce çocuk gelinden sadece biri olan Yade, tüm yaşadıklarını ölümünden sonra kendisini tanımadan nefretle büyüyen kızına bıraktığı bir defterle anlatıyor. Roman, Türkiye’nin çocuk gelin, kadına şiddet ve tecavüz sorunlarına dikkat çekiyor.
Cumhuriyet Kitap EkiGünçe Yayınevi, gerçek yaşam hikâyeleri serisinin ilk kitabı Yade’yi okuyucularıyla buluşturdu. Yaşama karşı öfkesini, mutsuzluğunu ve yalnızlığını paylaşmak için yazmaya başladığını söyleyen Burcu Ertürk’ün kaleminden gerçek bir yaşam hikayesini konu alan roman, Türkiye’nin çocuk gelin, kadına şiddet ve tecavüz sorunlarına dikkat çekiyor.
Dört romanlık gerçek yaşam hikâyeleri serisinin ilki olan roman, 14 yaşında üvey anne baskısıyla sevmediği bir adamla evlenen ve evlilik sonrası hayatı kabusa dönen Yade’nin acılarla dolu yaşamını konu alıyor. Yasak aşk sonucu doğan kızından aşiret baskısıyla ayrı kalan Yade’nin, kızı Hande’ye gerçekleri anlatmak için yazdığı defterden şekil bulan roman; ölümü, ayrılığı, töreyi, yasak aşkı ve çocuk gelin sorununu derinlemesine inceliyor. Hayatı boyunca kızına gerçekleri anlatmak için mücadele eden Yade, ölümü sonrası bıraktığı defter ile Hande’ye son sözlerini söylüyor.
Okuyan herkesin Yade’de kendi yaşadığı sorunlardan bir kesit bulacağını şöyle belirtiyor Burcu Ertürk:
“Yade, yolda gördüğümüz, haberlerini gazetelerde okuduğumuz kadınlarımızın, çocuk gelinlerimizin gerçek hayat hikayesi. Türkiye’nin çocuk gelin, töre, yasak aşk ve aşiret gibi birçok sorununu gerçek kişilerin gerçek hikayeleriyle işlemeye çalıştım. Ülkemizde kadın olmak gerçekten zor. Eğitimimiz, doğum yerimiz ya da yaşantımız değişse de aslında hepimiz birer Yade’yiz. Ben de kendi hayatımda yaşadıklarımdan duyduğum öfkemi, mutsuzluğumu ve yalnızlığımı paylaşmak için yazmaya başladım. Yade gibi gerçek bir hayat hikayesini kitaplaştırabildiğim için çok mutluyum. Basılı ilk romanım olan Yade, hikayesiyle ölmenin ve vazgeçmenin kolay olduğunu asıl zor olanın yaşamak olduğunu anlatıyor. 26 bölümden oluşan romanın her satırında ayrı bir acının, ayrı bir travmanın izleri tüm gerçekliğiyle yüzünüze çarpıyor.”
Yade’nin hikayesinden de kısaca bahseden Ertürk şunları söylüyor:
“İstanbul’da doğan ve doğum sırasında annesini kaybederek üvey anne elinde büyüyen Yade, 14 yaşına geldiğinde üvey annesinin zoruyla Mardin’de bir aşirete gelin gidiyor. Evlendiği ilk gece kocasının türlü işkence ve tecavüzlerine uğrayan Yade, kocasının yanı sıra uzun yıllar kayınvalidesi tarafından da baskı görüyor. Tanımadığı bir şehirde koca bir konakta esir hayatı yaşamaya başlayan Yade, İstanbul’dan Mardin’e taşınıp yeni bir hayat kuran Mustafa ile tanışıyor, zamanla aralarında başlayan dostluk aşka dönüşüyor ve aşiret gelini ile bir kumaşçının aşkından Hande doğuyor. Kızını korumak için gerçekleri herkesten saklayan Yade’nin yalanları, kızının kan hastalığına yakalanmasıyla su yüzüne çıkıyor. Kayınvalidesi, Yade’den intikam almak için Mustafa’yı öldürtüyor ve Yade, kızından ayrı bir şekilde yıllarca izbe bir bağ evinde esir alınıyor. Hande ise gerçekler söylenmeden annesine karşı büyük bir nefretle büyütülüyor. Hayatının tek amacı Hande’ye gerçekleri anlatmak olan Yade, bu amacına ulaşamadan ölüyor ve geriye kızına gerçekleri anlatmak için yazdığı bir defter bırakıyor. Bu defter Hande’yi, annesi Yade’nin İstanbul ve Mardin hattında yaşadığı tüm acıların yolculuğuna çıkarıyor.”