Cinsiyet ayrımcılığı davasında zafer
Doğum süreci çalışan kadın için bilinmezliklerle dolu. Doğum iznine ayrılan kadın işbaşı yapmak için geri döndüğünde ne ile karşılaşacağını bilmiyor. Kanunlar kadını korusa da ayrımcılık uygulayan şirketler az değil. Ancak bu kez cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele eden ve davayı kazanan bir kadının zaferi var karşımızda.
cumhuriyet.com.trBir sigorta şirketinde portföy yöneticisi olan Ayca Yılmaz Gülseven, anne olduğunda 16 haftalık doğum izniyle birlikte 6 aylık ücretsiz izin kullandı. İzinden döndüğünde kendisine “golden” istifa paketi sunuldu. Ya bu paketi kabul ederek 11 yıllık kariyerini geride bırakacak ya da maaşı ve pozisyonu aynı kalmak üzere eğitim ve deneyiminin çok altında kalan bir görevde çalışacak yani tenzil-i rütbeyi kabul edecekti. Dünyaca ünlü sigorta şirketinin, çalışan anneye sunduğu iki seçenek bunlardı.
CNNTürk'ün haberine göre; Gülseven istifa etti. Ancak istifa ederken 2 yıl sürecek bir hukuk mücadelesini de başlatmıştı. “İşyerinde cinsel ayrımcılık” suçlamasıyla şirketine dava açtı. Geçtiğimiz günlerde bu dava işveren aleyhine sonuçlandı. Gülseven bu davayla haklılığının ispatının yanısıra bir çok kadının maruz kaldığı ve çaresiz hissettiği bir zorluk karşısında “hayır” diyebilen bir ses olabildiği için iki kere mutlu.
Kanunlar kadını koruyor ama...
Gülseven, davayı Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin “ayrımcılık” tanımından yola çıkarak başlattı. Buna göre ayrımcılık “Kanunla veya anlaşmayla tanınan ve işveren tarafından ücreti ödenen doğum izni veya ailevi sebeplerden dolayı alınan izin dönemlerinde hakların iktisabını veya muhafazasını askıya alma” olarak tanımlanıyordu. Yine burada işten çıkarmalar ve ücret de dahil istihdam ve çalışma koşulları bakımından kamu veya özel sektörde cinsiyete dayalı olarak doğrudan veya dolaylı ayrımcılık yapılamayacağı belirtilmiş, “Doğum iznindeki bir kadının doğum izninin bitiminden sonra işine veya eşdeğer bir pozisyona kendisi için dezavantajlı olmayan koşul ve şartlarda geri dönmeye ve çalışma koşullarında yokluğu sırasında yararlanmış olacağı her türlü iyileştirmeden yararlanmaya hakkı vardır” kuralına yer verilmişti.
İş Kanunu’nun “eşit davranma ilkesi”ne göre de “İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeni ile doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz” kuralı öngörülmüştü.
İşveren neden haksız bulundu?
Dava 2 yıl sürdü, bu sırada Gülseven haklı olduğuna öylesine inanıyordu ki kendisine istifa paketini sunan yöneticisini de şahit olarak gösterdi. Mahkemeye geldiğinde “vicdanıyla baş başa kalarak doğruyu söyleyeceğini” düşünüyordu, öyle de oldu.
Üsküdar 2. İş Mahkemesi 4857 Sayılı İş Kanunu’nun “İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz” maddesine dayanarak işvereni haksız buldu. Kararda “İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapılamayacağı” dile getirildi. Böylece işverenin 4 aylık ücret tutarında tazminat ödemesi kararı verildi.
16 hafta izinle 6 ay nasıl emzirilir?
Sorularımızı yanıtlayan Gülseven, kararın başka davalara emsal teşkil ederek başka kadınlara da umut verecek olmasından dolayı mutlu. Çizdiği yol ile de hobisi olan yoga hocalığını profesyonel olarak sürdürebileceği için kendini biraz daha şanslı görüyor. Çünkü pek çok kadın benzer nedenlerle ya “evinin kadını” olmaya itiliyor ya da işini kaybetmemek adına kariyerini harcamaya... Gülseven davasını bu nedenle tüm çalışan kadınlar adına önemsiyor.
Çevresindeki pek çok kadının da benzer süreçleri yaşadığını ancak dava açmadığını belirten Gülseven, “Kadın olduğumuz için bunlara maruz kalıyoruz. Kanuna, kurallara bakarsanız kadın ve erkek eşit ama bir haksızlık var. Çözüm olarak da pozitif ayrımcılık uygulanması gerekiyor” diyor. Gülseven, sağlıklı bir toplum için, kadının anne olduğunda da ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuşuyor: “Mesela Sağlık Bakanlığı ilk 6 ay yalnızca anne sütü öneriyor. Peki 16 hafta iznim varken bebeğimi nasıl 6 ay boyunca nasıl anne sütüyle besleyebilirim? Eğer ben sütü sağarsam azalıp bitiyor ya da bebek artık emmiyor, pek çok kadının başına geliyor bu. Aynı zamanda emzirmek anne ve bebek arasındaki duygusal ilişki için de gerekli.”