"Çin'in, K. Kore hakkındaki bilgisi ve etkisi sanılandan daha az"

WikiLeaks adlı internet sitesinin yayımladığı ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait gizli belgelerde "Çin'in yakın müttefiki Kuzey Kore hakkındaki bilgisinin ve bu ülke üzerindeki etkisinin sanıldığı kadar fazla olmadığı" ileri sürüldü.

cumhuriyet.com.tr

ABD Dışişleri Bakanlığı yazışmalarında Çin, ABD ve Güney Kore olmak üzere üç ülkenin bilgi kıtlığı karşısında sertlik yanlısı olan yalıtılmış bir rejimin hüküm sürdüğü Kuzey Kore'yi anlamaya çaba harcadıkları bir tablo çiziyor. Bu tablo ABD ve Güney Koreli diplomatların Çin'in analiz ve yorumlarına bel bağlamak zorunda olduklarına işaret ediyor. Belgeler bu rejimin çöküşünün kontrollü şekilde gerçekleşmesi planlarına ilişkin tartışmaları da içeriyor.

Yayımlanan belgeler Kore Yarımadasındaki son gerginlik öncesi döneme bir pencere açıyor. Belgelerde, Çin tarafı Kuzey Kore'de Kim Jong İl'den sonra liderliğin kime geçeceği konusunda "bilgisiz veya kuşkulu" olarak betimleniyor.

Belgelerde Kuzey Kore'nin uranyum zenginleştirme planları ve nükleer denemeleri konusunda kartları göğsüne yakın tutarak en yakın müttefikinden bile bilgi sakladığı ifade ediliyor.

Belgelerde ayrıca, Güney Kore Dışişleri Bakan Vekili Chun Yong-woo'nun Amerikan Büyükelçisi Kathleen Stephens'e şubat ayında "Çin'in Kuzey Kore'deki rejimin çöküşünü önleyecek fazla gücü olmadığını ve Çinli yetkililerin Pyongyang üzerindeki etkisinin sanılandan az olduğunu" söylediği aktarıldı.

Çin'in Pyongyang'a davranışlarını değiştirmesi için baskı yapmak konusunda isteksiz olduğunu belirten Chun Yong-woo, Kuzey Kore'nin çökmesi durumunda Pekin yönetiminin zorunlu olarak ABD ve Güney Kore'ye karşı çıkmayacağını kaydetti.

Çin'in Seul'ün kontrolündeki birleşmiş Kore'den ve kendisine karşı düşmanca davranmadıkça Kore'nin ABD ile ittifak yapmasından rahatsız olmayacağını savunan Güney Koreli yetkili, birleşmiş Kore'nin getireceği ekonomik fırsatların da Çin'in rıza göstermesinin başka bir nedeni olduğunu belirtti.

İran nükleer sorunu

WikiLeaks belgelerinde 15 Ekim'de yapılan Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde Çin Başbakanı Ven Ciaobo'nun İran Birinci Başkanı Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi'ye ABD ile doğrudan görüşmelere devam edilmesi noktasında hareket etmesini önerdiği ve Çin'in de bu bağlam da İran'ı destekleyeceği ileri sürülüyor. Belgelerde ayrıca, Ven'in İran'ın nükleer enerjiye sahip olma hakkı olduğunu yinelediği ancak İran'ın nükleer silahlara sahip olmasına karşı olduğu kaydediliyor.

Belgelerde, İran'ın nükleer meselesinde müzakere isteğinin menşei olarak dini lider Ayetullah Ali Hameney gösterilirken, Ahmedinejad'ın bu tutumda olmadığı ifade ediliyor.
Ayrıca belgelerde, İran'da yapılan seçimlerin ardından rejim içerisinde ikilemler olduğu, bu nedenle ABD'nin görüşmelere devam edebilmesi için yaptırımlarda sembolikte olsa İran'a kazanç sağlayıcı iyileştirmeler öneriliyor.

ABD'nin Pekin Büyükelçiliğinden gönderilen belgelerde, Çin'in İran'a Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na işbirliğini artırması noktasında baskı yaptığı belirtiliyor ve Pekin'in İran'ın nükleer teknolojisinin "bazılarının inandığı gibi ileri düzeyde olmadığına inandığı" vurgusu yapılıyor.

Guantanamo'daki Uygur tutuklular

Pekin'de 8 Mayıs'ta yapılan G-5 ülkelerinin büyükelçilerinin olağan toplantılarındaki görüşmelerin de yer aldığı , Guantanamo'da bulunan Uygur tutukluların iadesiyle ilgili ifadelerde yer alıyor.

Toplantıda Almanya'nın Pekin Büyükelçisi Michael Friedrich Wilhelm Schaefer'in, ABD'nin salıverilecek Uygurlardan bazılarının Almanya'ya gönderilmesi talebinin Alman Devlet Bakanlığı tarafından Çin tarafına iletildiği aktarılıyor.

Belgelerde, Almanya'nın bu anlamda bir karar vermediğinin de Büyükelçi Schaffer tarafından vurgulandığı belirtiliyor.

Ayrıca belgelerde, Büyükelçi Schaffer'in, Çin'in konuyla ilgili resmen bir diplomatik girişimde bulunmadığını ancak Almanya'yı "ikili ilişkileri ağır bir yük altına sokacağı" hususunda uyardığını söylediği ifade ediliyor.
 

Astana'da Çin ve ABD Büyükelçisinin toplantısı

Tüm dünyayı sarsan Wikileaks belgelerinde Kazakistan'ın başkenti Astana'da Çin ve ABD Büyükelçilerinin arasındaki bir akşam yemeği ve aralarında geçen "samimi" görüşmelere de yer veriliyor.

Kazakistan'ın başkenti Astana'da Çin Büyükelçisinin ABD Büyükelçisine verdiği yemekteki konuşmaların yer aldığı belgelerde, Çin'in hükümet politikaları, Rusya'nın Orta Asya siyaseti, İran'da yapılacak başkanlık seçimleri, Orta Asya'daki enerji kaynakları gibi konuların ele alındığı anlatılıyor.

İran'daki seçimleri değerlendiren Çin'in Astana Büyükelçisinin, ABD Başkanı Barack Obama'nın Kahire'de yaptığı konuşmanın "zamanlı" olduğu değerlendirmesini yaptığı, bu konuşmanın İran'da yapılacak başkanlık seçimlerine etkisi olacağı ve İran'daki reformculara kazanç sağlayacağı görüşünde olduğu belirtiliyor.

Çin Büyükelçisine göre, İran'ın uzun süre Obama'nın bu girişimini görmezlikten gelmesini imkansız olduğunu belirtilirken, İran'ın küresel değişikliklerin yaşandığı bugünün dış politikasında geri planda kalamayacaklarını söylediği kaydediliyor. Büyükelçinin ayrıca, bu değişimlere rağmen İran'ın arka planda kalması durumunda şu anda olduğundan daha izole bir duruma düşeceğini söylediği aktarılıyor.

Afganistan ve Taliban

Afganistan hakkında da Büyükelçinin söylemlerine yer verilen belgelerde, Büyükelçinin Taliban'ı "ABD'nin gerçek düşmanı" ve "Güney Asya'daki terörizmin üssü" olarak nitelediği kaydediliyor.

Ayrıca, Büyükelçinin ABD'nin Irak'taki terörü ortadan kaldırmak için Taliban'ı yok etmesi gerektiğini savunduğu belirtiliyor.
 

Rusya'nın Orta Asya siyaseti

Çin Büyükelçisi ABD Büyükelçisiyle yaptığı görüşmede Rusya'nın küresel mali kriz nedeniyle "ciddi güçlükler" yaşadığını, bu nedenle ABD ile ilişkilerini geliştirme hususunda istekli olduğunu öne sürüyor.

Dünya genelinde yaşanan mali krizin Moskova'nın siyasi istikrarını etkilediğini savunan Çin Büyükelçisi, küresel mali krizin Kremlin'deki istikrarı bile etkilemesi hususunda endişeleri olduğunu savunuyor.

Büyükelçi, bu anlamda Rusya'nın dış politikada sorun istemediğini ve Kafkaslar ve Orta Asya konusunda ABD'nin desteğini istediğini ifade ediyor. Bunun karşılığında Rusya'nın Afganistan konusunda ABD'ye "büyük işbirliği" sağlayacağı görüşünde olduğunu aktarıyor.

Rusya'nın Orta Asya ve Kafkaslarda "tarihsel, hayati ve stratejik ilgisinin" olduğuna inandığını belirten Büyükelçi, Rusya'nın bu nedenle bölgeye hakim olmak istediğini belirtiyor.

ABD Büyükelçisinin konuşmada biraz da baskı yaparak Çin Büyükelçisinin bu konu hakkındaki kişisel görüşünü sorması üzerine belgelerde, Çin Büyükelçisinin "kişisel olarak Rusya'nın bölgede özel bir imtiyazı olmadığı ama bu onların (Rusların) bakış açısı" şeklindeki görüşünü de yer veriliyor.
 

Orta Asya enerjileri

Açıklanan belgelerde, iki büyükelçinin konuşması sırasında konunun Orta Asya enerjilerine geldiği ve Orta Asya'daki enerji güvenliği konularını da tartıştıkları aktarılıyor.

Çin Büyükelçisi Rusya'nın Orta Asya'daki enerjilere sahip olduğu ve birçok boru hattını kontrol ettiğini, ancak bu durumun enerji rotaların değişimi ve ihracını engelleyemeyeceğini ifade ediyor.

Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan'ın Rusya'ya yakın olduğunu belirten Büyükelçinin, bu ülkelerin buna rağmen başka alternatifler arayacağı ve geliştireceği görüşünde olduğu kaydediliyor.

Belgelerde, Çin Büyükelçisinin, söz konusu ülkelerin hidro karbon ihracı konusunda "Rusya'nın tekelini kıracağı" ve bu bağlamda şu anda inşaat halinde olan ve Çin'e doğru giden doğalgaz ve petrol hatlarının "çok önemli" olacağı tahmininde bulunduğu da belirtiliyor.

Büyükelçinin Kazakistan'daki Atasu'dan Çin'deki Alaşankou'ya yapılan petrol botu hattının tamamlanmasının ardından günde 200 bin varil petrol taşıyacağı ve kısa zamanda bunun 400 bin varile yükseleceğini de kaydettiği aktarılıyor.

ABD Büyükelçisinin Çin'in Kazakistan'a verdiği 10 milyar dolar borç verdiğini sorduğu ve bunun üzerine Çin Büyükelçisinin söz konusu paranın 5 milyon dolarıyla Mangistaumunagas'in satın alındığı, kalanının ise Kazakistan Kalkınma Bankasına verildiği ve hükümetin istediği alanda kullanmasında özgür olduğunu belirttiği kaydediliyor.

Belgenin sonunda ise ABD Büyükelçiliğinin görüşmeyle ilgili yaptığı yorum kısmında iki büyükelçinin geçen altı ay içerisinde "rahat,açık ve samimi bir arkadaşlık" kurdukları ifade ediliyor.