Çin ve ABD çeyrek trilyon dolarlık anlaşma imzaladı

Büyük bir çoğunluğu ABD Ticaret Bakanlığı tarafından organize edilen 2017 CEO Heyeti Çin ziyareti kapsamında imzalanan anlaşmaların ABD’ye binlerce yeni istihdam sağlayacağı aktarıldı.
Yapılan anlaşmalar arasında Boeing ve Çin’in havacılık şirketi arasında imzalanan 38 milyar dolar tutarında 300 uçak alım anlaşması, Alaskalı doğalgaz şirketi AGDCve Çinli petrokimya şirketi Sinopec arasında imzalanan 43 milyar dolarlık anlaşma yüksek meblağı ile en çok göze çarpan ticaret anlaşmaları oldu.

Ford Çin ile 10 milyar dolarlık anlaşma yaparken, American Ethane ve Nanshan Group arasında ise 25 milyar dolarlık ticaret anlaşması yapıldı.

General Motors da ülkede 2.2 milyar dolarlık bir anlaşma yaptı.

Ticaret Bakanlığı’ndan verilen bilgilere göre Qualcomm ve Çinli şirketler Xiaomi, Oppo ve Vivo ile 12 milyar dolarlık yarı iletken anlaşması gerçekleştirdi.

General Electric de farklı Çinli şirketlerle 3.5 milyar dolar tutarında anlaşma imzaladı.

Dünyanın en büyük enerji şirketi olan China Energy Investment Corp’un Batı Virginia'daki gaz, enerji ve kimyasal üretim projelerine yapacağı 83.7 milyar dolarlık yatırım ise iki ülke arasında imzalanan en büyük anlaşmalardan biri.

Çin’in en büyük kömür üreticisi China Shenhua Group ve ülkenin en büyük beş şirketinden biri olan China Guodian Corp'un birleşmesinden oluşan China Energy'nin ABD’deki girişimi, aynı zamanda şirketin ilk büyük denizaşırı yatırımı oldu.

Anlaşma Çin Enerji'nin doğal gaz ve rafineri sektöründeki faaliyet alanlarını çeşitlendirme isteğinin altını çiziyor.Yapılan açıklamada, yatırımın 20 yıllık bir süre boyunca enerji üretimi, kimyasal imalat ve sıvılaştırılmış doğal gazın depolanması gibi projeleri kapsayacağı ileri sürüldü. 

ABD Ticaret Bakanı Ross, “Bu anlaşmaların ABD ve Çin arasında daha özgür, adil ve iki taraflı güçlü bir ilişki için sağlam bir temel oluşturabileceğine inanıyorum” dedi.

ABD Başkanı Donald Trump da ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, ABD ile Çin arasındaki ticaret dengesizliği nedeniyle Pekin yönetimini suçlamadığını, sorumluluğun geçmişteki Amerikan yönetimlerinde olduğunu söylemişti.