CHP'li Aziz Kocaoğlu: Savcının mütalaası başucu kitabı olacak

İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Aziz Kocaoğlu, 397 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı 129 sanıklı davada beraat kararının önünü açan savcının mütalaasının, belediye hukuku açısından çok önemli bir hukuk vesikası olduğunu; mahkemenin gerekçeli kararı sonrası bunu başucu kitabı olarak bastırıp dağıtacaklarını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, belediyeye gelen müfettişlerle başlayan operasyon hazırlığının 2011 yılında yapılan iki operasyon sonrası 2012’de davaya dönüştüğünü söyledi.

Büyükşehir Belediyesi’nin 5 yıl sürekli baskı ve suçlamalarla karşı karşıya kaldığını belirten Kocaoğlu, kendisi için 397 yıl, diğer arkadaşları için 267 yıl hapis cezası istemiyle yargılandıkları 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen 27 Şubat’ta Cumhuriyet Savcısı’nın mütalaasının ardından, tüm sanıkların beraat etmesiyle, suçlamaların hukuk diliyle de ortadan kaldırıldığını söyledi.

İZMİRLİLERİN BİZE İNANÇLARI HİÇ SARSILMADI

Aziz Kocaoğlu, DHA’ya yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “Aklandık. Mahkeme heyeti beraat kararı verdi. Süreçte bir çok arkadaşımız tutuklanmıştı. Izdırap çektiler. Hepsinin yükü omuzlarımızdaydı. Beraat kararıyla bu yük kalktı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na soyunan ve bu geminin kaptanlığını yapacağını söyleyen kişi burada olan her şeyden sorumludur. Bunu yüreğinizde, beyninizde hissettiriyorsunuz.

İzmirlilerin bize olan inançlarında hiçbir zaman sarsılma olmadı. Dava sürecinde hem İzmirliler, hem Türkiye’nin dört bin yanından, hem de Avrupa’dan İzmir’i takip eden insanlar suçlamalara inanmadı. Mahkeme kararı da bunun tescili oldu. Karardan sonra CHP, AK Parti ve MHP’den bir çok parlamenter, eski parlamenter, il başkanları geçmiş olsun dilekleri için aradı. Allah böyle haksız bir saldırıyı kimseye yaşatmasın.”

“ÇALIŞMANIN EN İYİ TEDAVİ OLDUĞUNA İNANDIK”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, mahkeme kararında tazminat yolunun açık tutulduğunu, yargılanan arkadaşlarının tazminat davası açmalarının en doğal hakları olduğunu söyledi. Daha önce de açıkladığı gibi kendisinin davacı olmayacağını belirten Kocaoğlu, şöyle konuştu:

“Ben işe pozitif açıdan bakıyorum. O kadar ızdırap çektik. Bir arkadaş dava sürecinde vefat etti. Bir çok kişinin durumu bozuldu. Birbirimize maddi manevi destek vererek süreci aştık. En sıkıntılı dönemde bürokratlarımız olağanüstü performans gösterip, işe sahip çıktılar. Hizmet ve yatırımlar sürdü. İzmirlilerin güvenine layık olmaya çalıştık. Hep beraber moral çöküntüsü yaşayıp çok daha olumsuz durumları hem kendimize, hem de hemşerilerimize yaşatabilirdik. Çalışmanın en iyi tedavi olduğuna inandık. Derdimizi, tasamızı unutmaya çalıştık. Pozitif yönden bakmaya çalıştık. Geçeceğine inandık. Önümüzde Balyoz, Ergenekon ve Casusluk gibi davalar vardı. O süreçte davalardan biri de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başına patlamıştı. Çok şükür geçti.”

“BURADAN SİYASİ RANT MI BEKLENMİŞTİR BİLEMEM”

Aziz Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin neden hedef seçildiği yönündeki soruya şu yanıtı verdi: “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin özelliği, 1999 yılından beri, uzun süredir Türkiye’nin muhalefet partisinde olan en büyük belediyesi olması. Buradan siyasi rant mı beklenmiştir Bilemem. Başka nedeni mi var Bilemem. O hesapları bilemiyoruz.

Bizim düsturumuz var. Biz yasalar, evrensel ahlak kuralları, vicdanın, aklın, bilimin rehberliğinde belediye başkanlığı yapıyoruz. Bunu yaptığımız müddetçe tüm belaları defediyoruz.

Adil davrandığımız için kimse bize düşman olmuyor. Kanun neyse onu yapıyoruz. Herkesin olabilecek işini yapmaya çalışıyoruz. Olmayacak işi açık yüreklilikle söylüyoruz. Ne oldu, ne bitti, kimin ne garazı var Kim ne bekliyordu, ne umuyordu Yani İzmir’de Büyükşehir Belediyesi’nin itibarsızlaştırılması kimin işine yarayacaktı Onu ben bilemiyorum. Bilmem de mümkün değil. Ama kötü niyetli insanlar, asılsız iddialarda bulunan insanlar, bunu yaptılar. Biz de durmamız gerektiği şekilde durduk. Belayı başımızdan defettik.”

15 TEMMUZ SONRASI FETÖ’NÜN YAPTIĞI ORTAYA ÇIKTI

Başkan Kocaoğlu, mahkemenin suç duyurusunda bulunacağı Büyükşehir Belediyesi’ne operasyonu yapan polis, müfettiş, savcı ve hakimlerle ilgili açılabilecek davaya müdahil olmayı düşünmediğini, ama gerekiyorsa olabileceğini de söyledi. Kocaoğlu, şöyle dedi:

“Müdahil olmam ayrı bir konudur. Biz bu operasyonlar yapılırken, manevi işkenceler çekip, zor durumda kalıp, hayatımız zehir olurken bizim karşımızda ne FETÖ vardı ne başka bir örgüt vardı. Karşımızda Türkiye Cumhuriyeti’nin savcısı, polisi, hakimi vardı. Başka kimse yoktu. Şimdi 15 Temmuz uğursuz darbe girişiminden sonra bizim davamıza bakan emniyet mensupları, savcılar, hakimler tutuklanınca ‘İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bu operasyonu FETÖ yapmış’ diye ortaya çıktı.

Ama bize operasyon yapılarken karşımızda muhatap İzmir Emniyet Müdürlüğü KOM (Kaçakçılık Organize Suçlarla Mücadele) vardı. Cumhuriyet Savcısı, Cumhuriyet Başsavcısı ve Adalet Bakanlığı’nın yargıçları vardı. Yargıçları, savcıları sınıflandırarak ‘şu yaptı, bu yaptı’ diyemeyiz ki Şimdi ortaya çıkıyor. Bu açıklanıyor.”

“HUKUK VESİKASI”

Aziz Kocaoğlu, Savcının beraatlarını istediği mütalaanın belediye başkanları için başucu kitabı niteliğinde bir hukuk vesikası olduğunu ifade etti. Son duruşmada Savcının mütalaasını okuması sırasında, belediye başkanı arkadaşlarının mütalaanın önlerini açacağına dikkat çektiğini belirten Kocaoğlu “Başkan arkadaşlar mütalaanın kendilerine referans olacağını söyledi.

Ben de inanıyorum ki belediye çalışmalarında, belediye hukuku açısından sayın savcının verdiği mütalaa çok önemli bir hukuk vesikasıdır. Mahkemenin gerekçeli kararını yayınlandıktan sonra çoğaltıp belediye başkanlarına başucu, masaüstü kitabı olması için dağıtmayı düşünüyoruz” dedi.

“BU SİYASİ MALZEME OLACAK BİR ŞEY DEĞİL”

Kocaoğlu, beraat kararını 16 Nisan referandum kampanyasında siyasi olarak kullanmayacağını da açıkladı. Başkan Kocaoğlu, ülkenin zor bir dönemden geçtiğini vurgulayarak pozitif olmak gerektiğine dikkat çekti. Kocaoğlu şunları söyledi: “Bu tür siyaseti sevmiyorum. Referandumda kullanacak, kürsülerde bağıracak, çağıracak halim yok. Durum ayan beyan ortadadır. Herkes hissesine ne almak istiyorsa onu almıştır. Medyada da yer aldı.

Sağır sultan duydu. Bu siyasi malzeme olacak şey değil. Bunun kime ne faydası var Siyasette kente, devlete, millete faydası olacak projeleri, yaptıklarımızı, yapacaklarımızı, kentin geldiği noktayı konuşmak faydalıdır. Bu ülkenin negatif siyasetle ilgisi sıkıntısı var. Pozitif olmalıyız. Zor bir süreçten geçiyoruz. Birlik beraberlikten dayanışmadan bahseden bir belediye başkanı olarak kendim negatif siyasete düşmek istemem. Önemli olan vatanımız, devletimiz, milletimizdir. Hep beraber ülkenin payidar olmasıdır Bunun için sen- ben kavgası yerine birlik olarak terör ve Suriye belasından kurtulmamız gerekiyor. Pozitif ve yapıcı olacağız.”

MÜTAALANIN SATIRBAŞLARI

Mütalaadan öne çıkan satır başları şöyle: Gizli tanık ifadeleri hukuki değildir, delil değeri yoktur. Dosyadan çıkarılmalıdır. * Kuvvetli şüphe için alınan tedbir kararları dayanaksız. * Dinleme, izleme ve evrakları toplama hukuka aykırıdır. * Atılı suçların örgütle alakası yoktur. Örgüt olmadığı için tedbir kararlarının belli aralıklarla uzatılması da usulsüzdür. * Suç örgütünün varlığını ortaya koyan somut delillerin açıklanması gerekir. * Tedbirlerin de uzatılmasının gerekçeleri açıklanmalıdır. * Kuvvetli şüphe iddiaları gerçek değildir. * Emniyet raporlarından ibaret bilgilerle tedbir sürekli uzatılmıştır. * Alınan kararlar hukuka aykırıdır. * Tedbir kararları hukuka uygun olmayan delillerle elde edilen bilgilerle sürekli uzatılmıştır. * İletişim takip tutanakları ve tespit tutanakları, izleme bilgileri hukuki bilgi taşımamaktadır. * Tanık olarak isimleri geçenlerin geçerliliği yoktur. Bilirkişi raporları hukuki değildir. * Gizli tanık sistemi örgütlü suçlarda geçerlidir. Örgüt olmadığına göre gizli tanık ifadeleri de geçerli değildir. * İhaleye fesat karıştırma için gerekli şartlar bellidir. Suçun unsurlarında kamu kurumu, mal alımı-kiralama olması, süresi belli olması gerekmektedir. Bunun da maddeleri kanunda açıktır. Bu dava için hazırlanan iddianamede şartların oluşmadığı anlaşılmıştır.