CHP'den TTB ve TBB'yi hedef alan Erdoğan'a sert yanıt

CHP Sözcüsü Bülent Tezcan,TTB ve TBB'nin başındaki 'Türk' ve 'Türkiye' ifadelerinin kaldırılması yönündeki açıklamaları eleştirerek "Sanki isim babası kendileri. Onu da nasıl dağıtacaklarını, tahsis etme hakkını görüyorlar kendilerinde. Kimsiniz siz kimsiniz" dedi.

DHA

<video:921770>

"YENİ PM 39 ERKEK 21 KADINDAN OLUŞUYOR"

CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, parti binasında basın toplantısı düzenledi. Bülent Tezcan, geçtiğimiz hafta sonu yapılan CHP'nin 36'ncı Olağan Kurultayına ilişkin, "Bizim için en önemli nokta parti içi demokrasi ve parti içi yarışını unutulmaya yüz tuttuğu bir süreçte CHP olarak o bayrağı taşıyor olmanın kıvancını yaşıyoruz. Saray darbeleriyle seçilmiş başbakanların düşürüldüğü bir Türkiye dönemindeyiz. En çok öne çıkarılması gereken şey demokrasinin yok edilmeye çalışıldığı bir Türkiye'de siyasette buna izin vermeyen siyasette demokrasi ve yarışma kültürünü yaşatma kararlılığını gösteren bir parti olmamızdı. Arzumuz kadın adayların daha çok olduğu kurultaylar yaşamak. 30 yaş altı aday sayımız 44, arzumuz bunu hızla daha da artırmak. Gençlere ve kadınlara siyasette pozitif ayrımcılığı tüzüğüne yazan tek partiyiz. 50 kişilik PM oluştu. 39'u erkek 21'i kadın arkadaşımız. 6 PM üyemiz genç, en genci 24 yaşında. 26'sı milletvekili diğerleri değil PM'de. Meslek dağılımı olarak 13'ü avukat. 11'i akademisyen, 5'i iş dünyasından, mühendis, ekonomist, diplomat ve diğer meslek gruplarından geliyor. PM bu cumartesi günü saat 10'da toplanacak ilk kez. Genel başkanımız daha sonra MYK'yı belirleyecek. YDK ise önümüzdeki hafta ilk çağrısını yapıp göreve başlayacak" diye konuştu.

"TÜRKİYE'Yİ KUZEY KORE MODELİNE HAPSETMEK İSTEYEN BİR İKTİDAR ANLAYIŞIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ" 

İktidarın internet sansürünü hayata geçirme peşinde olduğunu savunan Bülent Tezcan konuşmasını şöyle sürdürdü: "İktidar internet sansürünü hayata geçirme peşinde. İnternet medyasını susturma peşindeler. Basını ve görsel medyayı baskı altına aldılar şimdi sosyal medyayı da ele geçirme peşindeler. İnternete sansür getirme peşindeler. İnternet yayıncılığını lisans şartına bağlamaya çalışıyorlar. Dünyanın hiçbir ülkesinde yayın yapılmadan denetim yoktur. İnternet yayınları denetleniyor şimdi ama yayın yapıldıktan sonra BTK tarafından eğer bir suç unsuru varsa yargı müdahalesiyle denetleniyor. Getirilmek istenen sistem RTÜK kanalıyla lisansları denetleyip lisans vermemek suretiyle yayıncılığı engellemek. İnternete getirilen bu sansür dijital  çağda bir dijital  sansürdür. Kuzey Kore modelidir. Türkiye'yi Kuzey Kore modeline hapsetmek isteyen bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyayız. Dijital  çağda dijital diktatörlük peşinde. Buna karşı çıkıyoruz ve devam edeceğiz karşı çıkmaya." 

"BU NE PİŞKİNLİK NE UTANMAZLIK" 

CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a dünki grup toplantısında Salih Müslüm'le ilgili bir soru sorduğunu anımsatan Bülent Tezcan şöyle devam etti: "Terör örgütü tartışması sürüyor. Genel başkanımız cevabını verdi Sayın Erdoğan'ın. Siz YPG'nin lideri Salih Müslim'i ağırlarken ve onunla görüşürken onu el üstünde tutarken TC yargıtayı, PYD'ye terör örgütü demişti. Bu cevap karşısında Mahir Ünal çıkmış şimdi genel başkanımıza cevaben 'devlet görüştü kardeşim' diyor. Biz bu devlet görüştü sözüne aşinayız. Oslo, Kandil, İmralı görüşmelerinde de aynısı gördük. Bu ne pişkinlik, ne utanmazlıktır. Anlamaya hayret ediyorum Yargı kararıyla terör örgütü lideri diye tescillenen kişiyle görüştüğünüz zaman devlet görüştü diyor. Bizim adalet yürüyüşümüze gelip yürüdü diye kıyameti kopardınız CHP terörle işbirliği yapıyor dediniz. Gelip yürüyen parlamentodaki milletvekiliydi. Siz kırmızı halı seriyorsunuz sizinki devlet görüştü oluyor. Bu pişkinlik, utanmaz bu tutum karşısında söz bitiyor. Biz başka bir soru soruyoruz Erdoğan'a; El Nusra terör örgütü müdür. Ben aynı soruyu başbakana, İçişleri bakanına, saray sözcüsü İbrahim kalın'a soruyorum: El Nusra terör örgütü müdür? Bu iktidar terör örgütleriyle masaya oturma şampiyonu. FETÖ  ile de aynısını yapmadılar mı? Yargıtay emniyet kozmik oda neresi varsa devletin mahremi yerleştirdiler her yere.  Kendileri FETÖ'cü olmadı ama hayatı boyunca FETÖ ile mücadele eden gazetecileri hapise attılar. Bu nasıl utanmazlık. Dil tutuluyor vicdan şaşırıyor bunların utanmazlıkları karşısında." 

"KİMSİNİZ SİZ KİMSİNİZ NASIL KALDIRACAKSINIZ BU İSİMLERİ" 

Bülent Tezcan, Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Barolar Birliği'nin başındaki 'Türk' ve 'Türkiye'  ifadelerinin kaldırılması yönündeki açıklamaları eleştirerek şu ifadeleri kullandı: "Şimdi Türk ve Türkiye lafını da sanki isim babası kendileri onu da nasıl dağıtacaklarını tahsis etme hakkını görüyorlar kendilerinde. TTB ve TBB'nin önündeki Türk ve Türkiye'yi kaldırmaya çalışıyorlar. Kimsiniz siz kimsiniz siz? Nasıl kaldıracaksınız bu isimleri. İsim babası siz misiniz. Canınız isteyenince TC'yi  kaldıracaksınız, andımızı  kaldıracaksınız ondan sonra Afrin'e operasyon yaparken milli olacaksınız. Sizin milliyetçiliğiniz konjonktürel milliyetçiliktir. İşinize gelince ayaklar altına alıp, işinize gelince ağzınıza alıp çiğneyeceksiniz." 

"SALİH MÜSLİM'İ DEVLET PROTOLOLÜYLE KARŞILAMA SEBEBİ İÇİMİZDEKİ FARKLI SESLER MİYDİ?" 

Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın "CHP  içinde PYD'ye terör örgütü diyemeyen sesler var" şeklinde açıklama yaptığının anımsatılması üzerine şöyle dedi: "Paralel hükümetin sözcüsü Sayın Kalın'ı merak ediyorum, Salih Müslim'in önüne kırmızı halı serip devlet protokolüyle karşılama sebebi içimizdeki farklı sesler miydi? Genel Başkanımızın Afrin ile ilgili tutumu çok açıktır. Türkiye'nin güvenliği için gidilmesi gereken yere kadar gidilmeli, ihtiyacın tamamlandığı yerden sonra da durulması gerektiğini söylemiştir. Orada yerleşme sevdalarına karşın dikkat edin demiştir sayın Genel Başkan." 

"GRUP TOPLANTILARINDA BU MESELEYİ SİYASET MALZEMESİ YAPARAK CİDDİ DEVLET ADAMLIĞI OLMAZ"

Bülent Tezcan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Gerekirse bozkurt gibi Afrin'e gider, canımı veririm" sözlerinin anımsatılması üzerine şöyle konuştu: "Ülkenin milli çıkarları gerektiği zaman herkes gereğini yapmalıdır ve yapar. Yurtseven olan herkes yapar. Ancak vatanseverliğin ölçüsü o gereği vakarla yapmaktır. Belirli bir vakar içinde yapmaktır. Grup toplantılarında bu meseleyi siyaset malzemesi yaparak ciddi devlet adamlığı olmaz. Türkiye sıkıntılı bir süreç yaşıyor sıkıntılı bir bölgede. Ağzını açan 'biz de gideriz en ön safta' diyor. Bunlara gerek yok. İhtiyaç bu değil. Türkiye'de siyasetçi, liderin gitmesi gerekiyorsa gidecektir. Ciddiyet ve vakar önemlidir."