ÇHD'ye dava ve soruşturma kuşatması
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi üyesi avukatlar, tutuklu avukatların serbest bırakılması için eylem yaptıkları, Gezi eylemlerindeki şiddeti protesto ettikleri ya da adliyelere girişte üst aramasına karşı çıktıkları için “izinsiz gösteri”, “polise direnme” gibi iddialarla açılan çok sayıda dava ve soruşturmayla karşı karşıya. Avukatlara yönelik darp ve şiddete ilişkin ise henüz açılmış bir dava bulunmuyor.
cumhuriyet.com.trÇağlayan Adliyesi 2011 yılında açıldığında, daha önce meslek kartlarını göstererek adliyelere girebilen avukatlara üst araması kuralı getirildi. ÇHD üyeleri de uygulamanın hukuksuz olduğunu savunmuş, binaya toplu girişler yaparak uygulamayı protesto etmişti. Bu eylemler sırasında özel güvenlik görevlileriyle karşı karşıya geldiler, bazı avukatlar da darp edildi. Ancak savcılık avukatlar hakkında soruşturma başlattı. Adalet Bakanlığı’nın soruşturma izni vermesi üzerine, Cumhuriyet Başsavcıvekili Hüseyin Ayar, 14 avukat hakkında iddianame düzenledi. İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nin aktif üyesi avukat Ömer Kavili, DHKP-C operasyonuyla tutuklanan avukatlardan ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay ve Şube Sekreteri Güçlü Sevimli, Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Süleyman Gökten de davanın sanıkları arasında yer alıyor. İddianamede, izinsiz gösteri yaptıkları ve görevi yaptırmamak için direndikleri öne sürülen avukatların, toplam 5 yıl 8 aydan 14 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor. Avukatların, 13 Ekim 2011’de adliye girişinde, güvenlik amaçlı olarak yapılan arama, kontrol ve uygulamaları protesto etmek amacıyla, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Güvenlik dışarı adalet içeri”, “Adliyeler bizimdir, bizimle özgürleşecek” sloganları attıkları, X-Ray cihazlarına zarar verdikleri, 6 özel güvenlik görevlisinin vücut dokunulmazlıklarına karşı saldırı gerçekleştirdikleri öne sürülüyor.
Avukat eylemi mahkemelik
ÇHD üyesi 9 avukat hakkında, DHKP-C operasyonuyla tutuklanan avukatların serbest bırakılması için 20 Ocak ve 18 Şubat’ta adliyede yaptıkları eylemler nedeniyle 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, avukatlar Sinan Zincir, Efkan Bolaç, Hüseyin Boğatekin, Tamer Doğan, Süleyman Gökten, Ali Şafak, Zeycan Balcı Şimşek, Engin Gökoğlu ve Sinan Varlık, “polise direndikleri” ve “Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet ettikleri” gerekçesiyle suçlanıyor. İddianamede 5 polis memuru ise şikâyetçi olarak yer aldı. Adliyede açıklama yaptıkları sırada polis şiddetine maruz kalan avukatların şikâyetleri ise takipsizlikle sonuçlanmıştı. 5 avukat hakkında, aynı suçlamalara ilişkin açılan dava ise İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.
Gezi eylemi soruşturması
İstanbul Barosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyeleri, 11 Haziran’da Çağlayan Adliyesi’nde Gezi eylemlerindeki polis şiddetine tepki olarak eylem yapmıştı. Onlarca avukat adliyenin içinde yaka paça yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Ertesi gün baro başkanının da katılımıyla binlerce avukat Çağlayan Adliyesi’nde buluştu. Avukatlara ve Gezi direnişçilerine yönelik polis şiddeti kınandı. Savcılık ise şiddet gören yaklaşık 40 avukat hakkında soruşturma başlattı. Emniyet müdürlüğünce savcılığa yapılan ihbarda, adliyenin C kapısında bulunan heykellerin önünde toplanan 50-60 kişilik grubun, alkışlar eşliğinde “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Yaşasın mücadelemiz, kahrolsun faşizm”, “Polis dışarı” sloganı atmaya başladıkları, uyarılara karşın dışarı çıkmadıkları ifade edildi. Güvenlikten sorumlu başsavcıvekili Zekeriya Öz’ün yakalama talimatı üzerine, müracaat savcısı Abdürrezzak Aydın ile görüşülerek grubun çember içerisine alındığı, dış kapıya yönlendirilmek istendiği iddia edildi. Bu sırada, görevlilere mukavemet gösteren, fiili saldırıda bulunan 44 kişinin gözaltına alınarak Güvenlik Şube’ye getirildiği belirtildi.
Defter tutmama davası
ÇHD Şube Başkanı Tanay hakkında, Dernekler Yasası’na muhalefet ettiği gerekçesiyle de ayrı bir dava açıldı. İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü’nün şikâyetçi olarak yer aldığı iddianamede, Tanay’ın tutulması zorunlu olan defterleri usulüne uygun tutmadığı, bu eylem nedeniyle savcılıkça gönderilen para cezasını da 19 Nisan 2013’te ödemediği ifade edildi. Savcı, Tanay’ın 3 aya kadar hapisle ya da adli para cezasına mahkûm edilmesini ve TCK’nin 531. maddesi uyarınca, sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevini üstlenmesinden yoksun bırakılmasını istiyor. Bu yasak, TBMM üyeliği, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmeden yoksun bırakılmayı kapsıyor. Tanay’ın, ödeme yapması istenen tarih ise cezaevinde tutuklu olduğu döneme denk geliyor.