Cezaevinde tavla artık suç değil
Mahkemesinin cezaevlerinde yasak olan tavlayı suç olmaktan çıkartan kararının gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
cumhuriyet.com.trTCK'nın 297. maddesinin 2 fıkrasını iptal ederek cezaevindeki yasak eşyanın kapsamının değiştiren Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesini "keyfi uygulamaların önlenmesine" dayandırdı.
Anayasa Mahkemesi, yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, sokan veya bulunduran ya da kullanan kişiye, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilmesine ilişkin hükmü iptal etti. Mahkemesinin cezaevlerinde yasak olan tavlayı suç olmaktan çıkartan kararının gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Hakkari Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü'ndeki mahkum E.U.'unda da bulunduğu 4. Koğuşta yapılan genel aramada "tavla" bulundu. Görevlilerce tavlaya el konuldu ve Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesiyle tavlanın koğuşta bulundurulmasının yasak olduğu gerekçesiyle sanığın infaz kurumunda yasak eşya bulundurmak suçundan cezalandırılması talep edildi. İddianamede yetkili makamlarca tavlanın "kumar oynanmasına olanak sağlayan eşya ve malzeme" kapsamında değerlendirildiğini belirten Hakkari Sulh Ceza Mahkemesi, söz konusu maddeyle idareye düzenleyici işlemle hangi eşyaların infaz kurumundan bulundurulmasının yasak olduğunu belirleme ve suç tanımlama yetkisi verildiğini kaydederek, TCK'nın 297. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Yasalar keyfi uygulamayı önlemeli
Başvuruyu esastan görüşen Yüksek Mahkeme, 297. maddenin 2. fıkrasının iptaline karar verdi. İptal hükmü, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 6 ay sonra yürürlüğe girecek.
Kararın gerekçesinde, hukuk devletinin temel ilkelerinden birinin belirlilik olduğuna dikkat çekilerek, "Yasal düzenlemelerin kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar" denildi.
Suçun yasallığı ilkesine aykırıdır
Kararın gerekçesinde, TCK'nın 297. maddesinin 1. fıkrasında suça konu olabilecek eşyaların niteliklerinin tek tek sayıldığını 2. fıkrasında ise böyle bir nitelik belirlemesi yapılmadan, sınırsız, belirsiz ve geniş bir alanda idare içinde yer alan yetkili makama suça konu olabilecek eşyaları belirleme yetkisi tanındığı belirtildi. Kararda, "İdare içinde yer alan yetkili makama suça konu olabilecek eşyaları belirlerken hangi nitelikleri esas alacağı hususuna açık ve belirgin olarak yer verilmediğinden dolayı kural, belirli ve öngörülebilir olmadığı gibi suçun yasallığı ilkesine de uygun değildir" denildi.
Kararlar özel durumlara göre değişebilir
Oy çokluğu ile alınan karara Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, Üyeler Altan, Hicabi Dursun ve Erdal Tercan muhalif kaldı. Başkan Kılıç, Başkanvekili Serruh Kaleli, Üyeler Altan, Dursun ve Tercan karşıoy yazısında şu değerlendirmede bulundu:
"Kurumun infaz kurumu veya tutukevi olmasına, infaz kurumunun tipine ve standardına, infaz kurumu veya tutukevinin asayiş durumu ya da tutuklu ve hükümlülerin özel durumlarına, buralarda meydana gelen isyan, açlık grevi, kaçma teşebbüsleri, intihar olayları, yaygın ve bulaşıcı hastalıklar gibi kurum, yöre veya çok spesifik alanlara ilişkin olarak yetkili merciler tarafından alınacak önlemler bu yetkinin tanınmasını gerektiren durumlardır. Durumun özelliği gözetilerek bir infaz kurumunda belirtilen gerekçelerle belli nitelikte eşyanın sokulması yasaklanabilirken, değişen duruma göre bu yasağın kaldırılması gerekebilir. Belirtilen durumların çeşitliliği ve değişkenliği gözetildiğinde işin niteliği gereği infaz kurumuna veya tutukevine sokulacak eşyaların yasa ile belirlenmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu Anayasa'ya aykırı olmadığı ve iptal isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz."
Başkanvekili Kaleli ise yasaklı eşyayı bir kanuni düzenlemede tek tek sayılmasının gerektiği görüşüne katılmadığını belirtti.
TCK 297. Madde
"İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak" başlıklı TCK'nın 297. maddesi şöyle:
MADDE 297. - (1) İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.
(2) Birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, infaz kurumuna veya tutukevine sokan veya bulunduran ya da kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların hükümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklu, bunu kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda bilgi verirse, verilecek ceza yarı oranında indirilir."