Çaresizlik yenildi

CHP’nin hazırladığı Gezi Raporu’nda direnişin 5N 1K’sı ortaya çıktı.

Sinan Tartanoğlu/Cumhuriyet

CHP, Gezi Parkı protestolarının yıldönümünde, eylemlere kimlerin neden katıldığını, ne istediklerini ve neyi başardıklarını irdeleyen bir rapor hazırladı. CHP raporuna göre “kadın ve erkek oranının eşit olduğu” Gezi hareketi katılımcıları tamamen gençlerden oluşmadı, tazyikli su ve biber gazının önündeki gençlerin arkasında, mahallelerde yaşlılar vardı. Öncelikle cumhuriyetçiydiler, çoğunlukla solcuydular, aralarında milliyetçi de vardı ama sağcı yoktu. Paraları yoktu. “Mahalle bekçisi ruhundan bunaldıkları” için sokağa çıktılar. Hareketlerini en çok BaşbakanTayyip Erdoğan’ın konuşma ve davranışları kitleselleştirdi. Sonuç olarak “korku ve çaresizlik kültürü” yenildi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sencer Ayata’nın koordinatörlüğündeki CHP Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu Gezi Parkı protestolarının 1. yılında “Toplumsal Muhalefetin Yeni Boyutu Gezi Parkı ve Türkiye Siyaseti: CHP Açısından Bir Değerlendirme” başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda öne çıkan değerlendirmeler başlıklar şöyle:

Tava çalan da evini açan da: Öğrenciler, beyaz yakalılar, Aleviler, işçiler, kadınlar, esnaf, Kürtler, LGBT bireyler ve topluluklar, eylemlere doğrudan katılmasalar da destek veren ev kadınları ve daha birçok toplum kesimi Gezi hareketi içinde yer almıştır. Katılım da farklı olmuştur: Meydanları dolduranlar, sokaklarda direnenler, tıbbi ve hukuki destek sunanlar, semtlerde tencere tava çalanlar, park forumlarına katılanlar, sosyal medyada yer alanlar, gıda ve barınma gibi lojistik sağlayanlar...

Gazın karşısında gençler, geride yaşlılar: Eylemlere kadınlar ve erkekler neredeyse eşit oranlarda katılmıştır. Gezi hareketinden kadınlar Türkiye’nin başat bir siyasi aktörü durumuna gelmiştir. Gezi hareketine genç, orta kuşak ve yaşlı her yaştan yurttaş katılmıştır. Gezi Parkı’nın içerisinde yaşananlar ayrı değerlendirildiğinde, tazyikli su ile biber gazının yoğun olarak kullanıldığı tüm alanlarda eylemcilerin büyük çoğunluğu gençlerden oluşmaktaydı. Onların hemen çevresinde, mahalle gösterilerinde ve diğer kentlerde yürütülen eylemlerde yaş ortalaması daha yüksekti.

Yüzde 10’u doktoralı: En yoğun olarak katılanlar, aralarında beyaz yakalıların çoğunluğu oluşturduğu ücretliler ve öğrencilerdir. Her on eylemciden biri yüksek lisans ve doktora sahibidir ve yarıdan biraz fazlası yüksekokul mezunudur. Lise mezunu olarak görünenlerin çoğunluğu hali hazırda üniversite eğitimine devam etmektedir. Her dört ve bazı araştırmalara göre her üç eylemciden biri üniversitede öğrencidir. Lise bitirmemiş olanlar yüzde on, sadece ilkokul mezunları ise yüzde 5’in altında kalmaktadır. Daha çarpıcı bir bulgu ise eylemcilerin babalarının üçte birinden fazlasının üniversite ve yaklaşık dörtte birinin lise mezunu olmasıdır. Yüksek eğitim ile ücretli ve maaşlı çalışmayı yan yana koyduğumuzda karşımıza eylemcilerin ana gövdesini oluşturan yüksek eğitimli beyaz yakalılar çıkmaktadır. Araştırma verileri ortalamanın üzerinde eğitime sahip olan bu genç, kentli ve sayıları her geçen gün hızla artan orta sınıfın Gezi hareketine katılımın omurgasını oluşturduğunu kanıtlamaktadır.

‘Cumhuriyetçiyiz’: Eylemi başlatanlar çevre duyarlılığını ve kamu çıkarlarını savunan örgütlenmelerdir. Katılımcıların büyük çoğunluğu kendilerini öncelikle cumhuriyetçi olarak tanımlamaktadır. Eylemi başlatanlar çevre duyarlılığını ve kamu çıkarlarını savunan örgütlenmelerdir. Söz konusu grupların büyük çoğunluğu sol eğilimlidir. Olaylar ivme kazanınca direnişte önderlik rolü oynayan Beşiktaş Çarşı Grubu da kendisini toplumsal konular karşısında duyarlı bir grup olarak tanımlamıştır.

Atatürk resmi yeni özgürlük simgesi: Mahalle toplantılarının en yaygın görüntüsü yeni özgürlük simgesi olarak nitelendirilen üstünde Atatürk resmi olan bayraklar olmuştur. Polis müdahalesinin olmadığı ve genellikle şenlik havasında geçen bu toplantılara katılanların üçte ikisi, hatta bazı yerlerde dörtte üçü CHP seçmenlerinden oluşmaktaydı. İstanbul ve Ankara’da yapılan araştırmalar eylemcilerin en çok beğendikleri kişinin Atatürk olduğunu göstermektedir. Deniz Gezmiş başta olmak üzere sol gençlik liderlerine duyulan ilgi de dikkat çekmektedir.

Milliyetçi az, sağ hiç yok: Araştırmalar Kürt kimliğini vurgulayarak eylemlere bireysel olarak katılan bir kesimin varlığını da ortaya koymaktadır. Kendilerini milliyetçi olarak tanımlayanların oranı yüzde iki-üç düzeyinde kalırken sağ kimlik vurgusu yapanlara hemen hiç rastlanmamaktadır. Diğer gruplar örneğin antikapitalist Müslümanlar toplumsal harekete önemli bir renk kazandırmış olmakla birlikte istatistiki temsil olarak göze çarpmamaktadır. Katılımcıların yarısı orta sınıf ağırlıklı ve CHP belediyelerinin yönetimde olduğu ilçelerden gelen kimselerdir. CHP’yi yüzde on dolayındaki destek ile BDP ve toplam oy oranı olarak onun biraz altında kalan sol partiler izlemektedir.

Mahalle bekçisi en çok gençleri bunalttı: Gezi hareketine yol açan muhalefet, bu daraltılan ve sıkıştırılan yaşam alanları içinde oluşmuştur. Türkiye’nin üzerindeki bu kısır mahalle bekçisi ruhu en çok gençleri bunaltmıştır. Sonuçta Gezi hareketi AKP’nin buyurgan muhafazakârlığına karşı bir başkaldırıya dönüşmüştür. Devletin bireyin yaşam tarzına çok yönlü müdahaleleri eylemciler tarafından reddedilmiştir.

Paraları yok: Olaylar sırasında yapılan araştırmalarda eylemcilerin katılım nedenleri arasında ekonomik nedenleri öncelikle dile getirmedikleri görülmektedir. Gezi hareketinin merkezinde yer alan orta sınıf mensuplarının işleri kaypak, ücretleri düşüktür ve çalışanların çoğu performans baskısı, aşırı rekabet ve çok uzun çalışma saatlerinin getirdiği stresten yakınmaktadır. Üçüncü ekonomik boyut Gezi hareketinin açıkça tepki gösterdiği kentsel dönüşüm uygulamalarıdır.

Erdoğan kendisi büyüttü: Hareketin başlaması, büyümesi ve kitleselleşmesi önemli ölçüde Başbakan’ın konuşma ve davranışlarına duyulan tepkinin sonucu gerçekleşmiştir. Bu nedenle Gezi hareketinin ana eleştiri hedefi Başbakan’ın otoriter yönetim tarzı ve baskıcı tek adam yönetimi olmuştur. Başbakan’ın toplumun her kesimini denetim altına alma arzusu, bazı toplum kesimlerine yönelik ortaya koyduğu kin ve nefret, aşağılayan ve azarlayan konuşma üslubu, her konuda ben yaparsam olur tavrı özellikle gençler tarafından onur kırıcı bulunmuştur. Nitekim Gezi mizahının odağında Başbakan ve onun konuşmaları yer almıştır.

Gençler korkuyu yendi: Hareketin sağladığı kazanımlar arasında öncelikle gençlerin korku ve çaresizlik kültürünü yenmiş olmaları üzerinde durulmaktadır. Gezi hareketi toplumsal muhalefetin demokratik mücadele bilincini, azmini ve kararlılığını artırmıştır. Gezi’de ortaya çıkan zengin insan kaynağının yeni muhalefet yöntemleri geliştirmeyi, yeni politikalar üretmeyi ve yeni birliktelikler oluşturmayı teşvik edeceği inancı da çok güçlüdür. Nihayet Gezi hareketi tüm siyasal partileri ve aktörleri siyaseti yeniden, daha kapsamlı ve daha iddialı biçimde düşünmeye zorlamıştır.