Çanakkale 1915: Bir Utku, Bir Destan Bir Son Ama Bir Başlangıç
cumhuriyet.com.trÇanakkale savaşları ile hem bir devletin bitişi yaşanmış, yeni bir ulus devlet kurulmasına doğru \t\tbir gidiş başlamıştır. Ulusal birlik ve ulusal bilinç Çanakkale savaşları ile güçlenmiş, hem de \t\tbir lider, önder ortaya çıkmıştır. Bundan sonra artık yapılan şey Mustafa Kemal’in deyimi \t\t\tile ‘kendi istiklalimizin savaşının’ başlaması olmuştur. Nitekim yapılan Kurtuluş Savaşı’nın \t\t ardından da Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık resmen kurulmuş ve kendisini de dünyaya \t\t\tkabul ettirmiştir.
Yıl 1914 Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman Mustafa Kemal Sofya’da askeri ataşe olarak görev yapmakta idi. 1 Mart 1914’te ise yarbay olmuştu.
Mustafa Kemal savaşa girilmesini onaylamamış, savaşın uzun süreceğini tahmin etmiş ve savaşa katılmak konusunda acele edilmemesini önermişti. Çanakkale savaşları gündeme geldiğinde kendisine görev verilmesini de o istemişti.
Ardından Ocak 1915’te Tekirdağ’da henüz daha oluşmamış olan 19. Tümen Komutanlığı’na getirilmiştir. Şubat ayında görevinin başında bulunarak artık tümenini oluşturmaya başlamıştır. Ancak burada önemli olan bir konu vardı, o da 19. Tümen Komutanlığı’nın hangi ordu ya da kolordu da olduğu idi.
Sonunda öğrendiği şey şu oldu: Gelibolu’daki 3. Kolordu’nun böyle bir birlik kurmayı tasarladığı. Bunun üzerine de Gelibolu yarımadasına gitti.
Çanakkale savaşları denizde ve karada olmak üzere yapılmıştır. İtilaf Devletleri batı cephesinin yükünü azaltmak ve Rusya’ya yardım etmek amacı ile Çanakkale Boğazı’nı İngiliz ve Fransız donanmalarına bağlı 18 parça savaş gemisi ve 750 bin kişilik mürettebatla 19 Şubat 1915’te geçmek istediler. Ama bu girişim başarısız oldu. İkinci kez Boğaz’ı geçme girişimi 28 Şubat 1915’te yeniden sonuçsuz kalınca şanslarını son kez denemek amacı ile 18 Mart 1915’te Boğaz’ı geçmek istediler. Ama Hamidiye, Mecidiye, Dardanus tabyalarından karşılaştıkları top ateşi ile Fransızların Bovet zırhlısı battı. Öte yandan boğazın en dar yerinde sıkışan Suffen, Golva, Queen Elizabeth, Nilson, Agamemnon, Oşin adlı savaş gemileri de saf dışı olunca İtilaf Devletleri geri çekildiler.
Çanakkale denizden geçilemeyince bu kez İngilizler 25 Nisan 1915’te Gelibolu’ya asker çıkardılar.
Ancak Kocaçimentepe ve Anafartalar Mustafa Kemal tarafından savunuldu ve ona ‘Anafartalar Kahramanı’ unvanı verilmesi de bu savaştan sonra oldu. Aralık 1915’te müttefikler çekilmeye başladı. Ocak 1916’da ise bölgeyi tamamen terk ettiler.
Ruşen Eşref Ünaydın, Mustafa Kemal’in yapıp ettiklerini şöyle betimliyordu: “Çanakkale’yi korudu, dünyanın en büyük donanmaları onun önünde yüz geri ettiler. Ve onun ardında dünyanın en kalabalık ordusu, çarlığı ile göçtü gitti… O tek adam, giderek bir ordu oldu. Milletinin buyruğu ile o ordunun başı oldu… İzmir’i geri aldı. Londra’da bir kabine devirdi. Atina’da bir taç yıktı. İstanbul’da bir taht. Böylece milletini yenilgiden kurtardı. Devletini yeniden kurdu. Egemenlik eşitliğini dünyaya tanıttı. Dünya onu kendine düşman sanıyordu. O dünyayı kendine dost etti! Dünya onu kavgacı sanıyordu. O dünyaya barış yolu gösterdi. İlkin o dedi. Yurtta barış dünyada barış.”
Çanakkale savaşları ile bir devir sona ermiştir... Mustafa Kemal’in uluslararası alanda tanınması da bu savaştan sonra olmuştur.
Yani Çanakkale savaşları ile hem bir devletin bitişi yaşanmış, yeni bir ulus devlet kurulmasına doğru bir gidiş başlamıştır. Ulusal birlik ve ulusal bilinç Çanakkale savaşları ile güçlenmiş, hem de bir lider, önder ortaya çıkmıştır. Bundan sonra artık yapılan şey Mustafa Kemal’in deyimi ile ‘kendi istiklalimizin savaşının’ başlaması olmuştur. Nitekim yapılan Kurtuluş Savaşı’nın ardından da Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık resmen kurulmuş ve kendisini de dünyaya kabul ettirmiştir.
Dr. Handan Diker/Yeditepe Üniversitesi