'Çalışma çağındaki nüfus hızla artıyor'

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ''Son açıklanan nüfus rakamlarına göre nüfus artışında bir düşüş olsa da çalışma çağındaki nüfus hızla artıyor. Nüfusu artırmak için yeni teşvikler üzerinde hızla çalışıyoruz'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu tarafından düzenlenen ''Türk Ekonomisi ve İnşaat Sektörü 2013 Beklentileri'' toplantısında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin 2012'de yumuşak inişi başarıyla yönettiğini söyledi.

Şimşek, geçen yıl Türkiye'nin en büyük ticari ortağı olan Avrupa'nın resesyonda olmasının ve komşularda yaşanan gerginliklerin devam ettiğini ve yüksek olan petrol fiyatlarının yükselemeye devam ettiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: ''Dünya ekonomisi yavaşladı. Bu şoklara rağmen Türkiye son derece ılımlı çevremize göre makul bir ivme oranını tutturdu. Geçen yıl yüzde 3 büyümeyi aslında biz çektik. Şöyle ki, 2011'in sonunda hakikaten ciddi bir cari açık, ve yükselen enflasyonist baskılarla karşı karşıyaydık. Bu hususların makro ekonomik istikrarsızlığa dönüşmemesi için gerekli tedbirleri almıştık. Geçen yıl cari açığı yaklaşık 26-27 milyar dolar daralttık. Geçen yıl borçları azaltmaya devam ettik. Bu sizin sektör için önemlidir. Enflasyon son 44 yılın en düşük seviyesine düştü. İşsizlik de azalmaya devam etti. Türkiye'yi hiç bilmeyen birisi olarak son derece makul bir yıl geçirdik .Biz Türkiye'nin standartlarını çok yükselttiğimiz için geçen yılki büyümeyi yeterli bulmuyoruz. Tüm sorunlara rağmen makul denilebilecek sonuçlar aldık. 2013 nasıl bir yıl diye bakarsak, iç ve dış talepte çok ciddi bir dengelenme süreci yaşattık. 2013'ü büyümenin bir miktar hızlandığı, cari açıkta iç talepteki toparlanma ile birlikte petrol fiyatları yüksek seviyesini korursa, bir miktar artış olabileceğini, ama kamu borçlarının ciddi bir şekilde azalmaya devam ettiği, enflasyonun düşük seyrettiği işsizliğin de bu bağlamda azaldığı bir yıl olarak görüyoruz.''

 

'Dünya ekonomisinde bir miktar toparlanma bekleniyor'

Geçen yıla göre değişen bir çok faktör olduğuna vurgu yapan Şimşek, ''AB çok güçlü bir çıkış yaşamasa de daha da kötüleşmeyecek diye bir varsayım var. Amerika'da temel sorunlar çözülmese de sorunların çözülür yaklaşımı bir iyimserlik yaratıyor. Dünya ekonomisinde bir miktar toparlanma bekleniyor. Enflasyondaki baskıların azalması ile Merkez Bankasının eli güçlendi. Merkez Bankası daha genişleyici bir para politikası uygulamaya başladı. Kamu borçlarını bu yıl daha fazla azaltacağız'' diye konuştu.

Şimşek, bu yıl bütçeyi son derece sağlam temeller üzerine oturttuklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Gelirlerin güçlü bir şekilde artmasını bekliyoruz. Bu yıl özelleştirme son 3 yılda olduğu gibi hedeflerden sapma yaşatmayacak bize. Bir takım iddialı hedefler koyduk bütçeyi yaparken, sonra küresel kriz ve şirketlerin yaptığı hatalar nedeniyle özelleştirmeler sonuçlandırılamadı. O nedenle gelirler hedeflerin altında kaldı. Fakat bu yıl temkinli bir hedef koyduk 4 milyar lira. Bunun da transferini hemen ocağın başında yaptık. Şuan itibariyle ihalesi tamamlanmış onay devir aşamasında olan 13,5 milyar dolar civarında gerçekleştirmiş olduğumuz özelleştirmemiz var. Önümüzde çok yüklü bir gündem var. Bir çok üretim tesislerinin ihalesi yapılacak. Türk Telekom onaylandı. Milli piyango da var. Bu yıl özelleştirme uygulamaları anlamında belki 20 milyar doların üzerinde bir uygulama olabilir.''

Şimşek, şuan itibariyle hedeflerini tutturduklarını dile getirerek, ''Uzun vadede büyümeyi etkileyen bir kaç faktör var. Bunlardan bir tanesi kurumların kalitesidir. Yaptığımız reformlarla bu kurumsal alt yapıyı çok güçlü bir şekilde yükselttik. Çok önemli reformalar var. İkinci önemli faktörde demografik yapı. Yani ülkenin nüfusunun genç olması. Ve de mevcut nüfusun iyi kullanılıp kullanılamadığıdır. Kadınlarda iş gücü hızla artıyor. Bunlar önemli konular. Son açıklanan nüfus rakamlarına göre nüfus artışında bir düşüş olsa da çalışma çağındaki nüfus hızla artıyor. nüfusu artırmak için yeni teşvikler üzerinde hızla çalışıyoruz. Verimlilik çok önemli bir diğer konudur. Sonuçta bu üç husus doğrultusunda baktığımızda Türkiye'nin önü açık ve kat edeceği çok yol var'' diye konuştu.

 

'Buraya KDV iadesinde bulunuyorum'

Şimşek, Türkiye'de doğrudan vergi gelirlerinin çok düşük olduğunu belirterek, ''Türkiye'de bizim bütün firmalardan topladığımız kurumlar vergisinin milli gelire oranı yüzde 2 civarındadır. Kurumlar vergisi ve gelir vergisinin toplam milli gelire oranı yüzde 6'dır'' diye konuştu. Bununla ilgili Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 14 olduğunu ifade eden Şimşek, şunları kaydetti: ''Bir uçta biziz, bir uçta Danimarka, Danimarka'da bu yüzde 29'dur. Bizim amacımız şu; orta ve uzun vadede mümkün olduğunca vergi oranlarıyla oynamadan doğrudan gelirlerini, vergiyi tabana yayarak arttırmaktır. Kısa vadede de işin vergi adaleti boyutu ve gelir boyutu var. Bizim maksadımız, sosyal adalet anlamındadır. İstanbul'da belki 50 metrekarelik bir yer 1 milyon dolara satılabilir. Rahat bir şekilde 5 bin dolara metrekare satıldığını biliyoruz. Orada bile 100 metrekare yarım milyon dolar. Buraya ben KDV iadesinde bulunuyorum. KDV iade sistemi olmasa sorun yok ama var. Böyle bir yere benim KDV iadesinde bulunmam, sübvansiyonda bulunmam sosyal adalete, vergide adalete uymadığı kanısındayım. Yaptığımız düzenleme geçen sene uygulansaydı parsellerin yüzde kaçını etkilerdi? Yüzde 8'lik gruba parsellerin, konutların yüzde 3,8'i, 1000 liranın üzerindeki gruba yüzde 2'si girerdi.''

 

'Sektör çok abarttı'

''Sektör bu konuyu çok abarttı. 2013'ün başına kadar alınan ruhsatların hiçbiri etkilenmeyecek'' diyen Şimşek, şunları söyledi: ''KDV zaten ikinci elden alınmıyor. Vatandaş neredeyse onu bize sormaya başladı. 'Evimi satacağım KDV arttı mı?' diye soruyorlar. Yok öyle bir şey. Bu konu söylemlerle öyle bir yazıldı, çizildi ki vatandaş evini satarken, 'KDV böyle olacak'... öyle bir şey yok. 2013'ün başına kadar alınan hiçbir ruhsat etkilenmeyecek. Kentsel dönüşüm kapsamındaki binalar bu konudan tamamen istisna. Önümüzdeki dönemde işin önemli bir boyutu kentsel dönüşümle ilişkilidir. Bunun dışında kalan hakikaten lüks konutlara da vatandaştan, garibandan topladığım vergiyi oraya sübvanse vermemi beklemek de... Ben sektörün böyle bir yaklaşım içinde olacağını düşünemiyorum. İşte KDV böyle bir mesele. Biz doğru yaptığımız kanısındayız. Bundan geri dönüş olmayacak. Gereksiz yere beklentiler olmasın. Çünkü biz bu konuyu iyi çalıştık. Bu yasa çıktı, bu yasa çıktıktan sonra Bakanlar Kurulu kararı çıktı. Bunun bir altyapısı arka planı var...''


'Büyümeye ilişkin iyimseriz'

Şimşek, büyümeye ilişkin iyimser olduklarını belirterek, ''Satınalma Yöneticileri Endeksine bakın, bütün faktörler büyümede bir miktar ivme kazandığımızı gösteriyor. Güven Endeksi de aynı şekilde, ama esas olan para politikasındaki nispi gevşeme bunu destekleyici bir faktördür'' diye konuştu.

Kredi faiz oranlarının yükseldiğini sonra tekrar düşüşe geçtiğini ifade eden Şimşek, şunları kaydetti: ''Kredi büyümesinde bir çıkış söz konusu, yüzde 19-20'lere kadar yıllık kredi artışı söz konusu. İnşaat sektörüne gelince, son 10 yılda birçok uygulamayla sizin önünüzü açtık. En önemli konu siyasi istikrardı, bunun beraberinde getirdiği makroekonomik istikrardı. Bu olmadan, gerek altyapı yatırımı gerek inşaat sektöründeki çıkış zor yaşanırdı. Bizim komşular eski, fakat onları uzun bir süre ihmal etmiştik. Bu dönemde ciddi bir şekilde yeniden güçlü diyaloglar var. Bu da sektörün iş yapma kapasitesine yansıyacaktır, yeni pazarlar söz konusu. Siyasi istikrar dediğinizde hükümetlerin uzun soluklu program geliştirmeleri önemli. Ama önce kendilerinin uzun soluklu olması gerekiyor. 1950'den sonra ortalama bir hükümetin ömrü 15 ay olmuş. Nispeten istikrarlı dönemler var; rahmetli Menderes ve rahmetli Özal dönemlerini çıkarırsanız, apayrı bir felaket. Fakat milletimiz bize teveccüh gösterdi. AK Parti iktidarı var. Bu bize uzun vadeli düşünmeyi getirdi. 2023 önemli, Sayın Başbakanımız 2071'den bahsediyor onun altyapısı ile ilgili çalışmalar söz konusu.''

 

'Devlet dış dünyadan 31 milyar lira alacaklı'

Şimşek, makroekonomik istikrarın çok önemli olduğunu anlatarak, şunları söyledi: ''Küresel krizde her yerde olduğu gibi bütçe açıkları arttı. Ama küresel kriz sonrası en hızlı toparlanan, evini düzene koyan Türkiye'dir. Kamu borçlarının azalması sizin için önemli. Çünkü bu faiz yükünü azaltıyor ve altyapıya kaynak imkanını artırıyor. Borcun milli gelire oranı bu brüt Avrupa Birliği tanımlı yüzde 74'ten yüzde 36'lara kadar indi. Önümüzdeki 2-3 yıl içinde yüzde 30'lara çekmeyi hedefliyoruz. Net kamu borç stoku yüzde 18'lere kadar indi bu bizim bilançomuzun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Devletin artık dış dünyaya borcu yok. Devlet dış dünyadan 31 milyar lira alacaklıdır. Bu ilk defa oluyor. Bizim 2002'de dış dünyaya 88 milyar lira borcumuz vardı, şimdi 31 milyar lira alacağımız var. Genel olarak istihdam, firmalar, yatırımlar üzerindeki vergi yükünü azalttık.''

Enflasyonun tek hanede olması, zamanla yüzde 1-3 aralığını düşmesinin sektör açısından son derece kritik olduğunu belirten Şimşek, şunları aktardı: ''Ama en azından enflasyonu tek haneye düşürdük, orada tutuyoruz. Şu anda Hazine'nin ortalama yılık borçlanma faizi yüzde 6'lara kadar düştü. Bizim 10 yıllık dolar cinsinden tahvilimizin faizi yüzde 3'tür. Yani 10 yıllık Hazine dışarıdan yüzde 3 -3,5 civarında borçlanabiliyor. Devletin bilançosunun güçlenmesi demek, yatırımlara vereceği destek, alt yapıya ayıracağı kaynak, özel sektörün önünü açması demek. Türkiye, 4 milyon kişiye yakın istihdam yarattı. Bu potansiyel olarak 4 milyon kişi daha ev alabilir demek. İstihdamın yaratılması son derece önemli. Türkiye krizin yaralarını çok güzel sarmış ve kriz öncesine gelmiş. Bankacılık sektörü sapasağlam, sermaye yapısı güçlü, bu da şu demek; uygun koşullar olursa yine sektörü destekleyecek nitelikte. Mortgage kredisi önemliydi. Eskiden vatandaş çalışır, biriktirir, ev alırdı. Vatandaşın işi, bir miktar geliri varsa kira öder gibi ev alabiliyor. Konut kredisi faiz oranları çok hızlı bir şekilde düştü. Konut kredileri çok hızlı bir şekilde yukarı çıktı. Alt yapı yatırımları da öyle. Faiz bütçeleri yerine hizmet bütçeleri derken inanın abartmıyorum. 2002'de 100 liralık vergi geliriniz varsa, bu vergi gelirinin 86 lirası faize gidiyordu. Geriye kalan parayla iş yapmak kolay değil. Milli gelire oran olarak faizin payı yüzde 15'ler civarıydı şimdi yüzde 3'lere düştü.''

'Bütçe hedeflerini tutturabilirdik'

Bakan Şimşek, 2003 ile 2012 yıllarının bölünmüş yol ağı haritasını göstererek, şunları söyledi: ''Bu resim daha çok değişecek. Devlet kendi bilançosunu iyi yönetirse bu alanlara daha çok kaynak ayırabilir. Son 3-4 yıldır küresel krize rağmen, Karayolları bütçesine ilaveten çok büyük kaynak aktardık. Geçen sene de çok rahat bir şekilde bütçe hedeflerini tutturabilirdik. Karayollarına en az ilave 8-9 milyar lira aktarmışızdır. Demiryolu çalışmaları da epey var. Birçok büyük proje var, Marmaray, tüpgeçit 3. havaalanı, İzmit-Körfez geçişi, İstanbul İzmir otoyolu, kanal İstanbul gibi projeler var. Son 10 yılda Ortadoğu ve Afrika ile diyaloğu güçlendirdik. Kısa vadeli baktığınızda sorunlar var ama uzun vadede aşılacaktır. Eğer Ortadoğu'ya bu açılım böyle güçlü olmasaydı, Avrupa krizinin Türkiye'ye yansıması çok kötü olacaktı. Geçen sene Avrupa'ya ihracatımız yüzde 8 düştü ama dünyaya toplam ihracatımızdaki artış yüzde 13'ün üzerinde. Aslında biz yüzde 20'nin üzerinde ihracat artışı sağladık. Türkiye, rekabet gücü en yüksek ülkeler grubuna doğru gidiyor.''

'(2B arazileri) vatandaş tapuyu alınca ekonomik dinamizm gelecek'

Şimşek, kentsel dönüşüm projelerinin çok önemli olduğunu belirterek, ''Buna destek vermeye başladık. Bu sene cüzi destek veriyoruz ama önümüzdeki yıllarda güçlenerek artacaktır. Kentsel dönüşüm çok uzun soluklu bir konudur. Konunun uzmanı değilim ama 7 milyon ünitenin belki yeniden inşası gerekecektir. Hem önümüzdeki 20 yılı hem de yıllar itibariyle belki 30-40 milyar dolarlık bir işlem hacmini gerektirecektir'' diye konuştu.

2B arazilerine de değinen Şimşek, ''2B'de artık neredeyse sonuna gelindi. Dün son bir düzenleme yapıldı. 400 metrekareye kadar olanı biraz daha ucuza satalım. Çünkü onların bir kısmı hakikaten dar gelirli. Esasen de bir sorun çözülsün diyoruz. Eskiden bu konuya hep gelir boyutuyla bakılmış. Maliye Bakanlığı olarak 'yeter ki vatandaş burayı alsın' dedik. Aslındaki ekonomik aktiviteden ortaya çıkacak gelirler daha önemli. Vatandaş oranın tapusunu alınca oraya ekonomik açıdan dinamizm gelecek. Mütekabiliyet Yasası'nın kaldırılması talep açısından önemli bir konu. Binalarda Enerji verimliliği alanı da önemli bir konu'' şeklinde konuştu.

 

'2050'de 5 trilyon dolar'

Bakan Şimşek, inşaat sektörünün dönem dönem ekonomiden hızlı büyüdüğünü ama tersine döndüğünde güçlü bir tepki söz konusu olduğunu belirterek, şunları kaydetti: ''Biz inşaat sektörünün ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. 1,9 milyon kişinin istihdam edildiğini, ruhsatlar da ortada. Güçlü taraflar var. Özellikle dünyada çok aktifiz. Çimento, seramik, demir-çelik, doğaltaş gibi birçok alanda dünyada ilk sıralardayız. Bence, uzun vadede gelecek son derece parlaktır. Bizim milli gelir artıyor. Kişi başına milli gelire, milli gelire bakın; 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkmış, bu ülke bunu son 60 yılın en büyük küresel krizine rağmen başarmış. Bu önemli bir başarı. Bizim hedefimiz 2023'te bunu 2 trilyon dolara çıkarmaktır. Mümkün, olası, ama daha çok çalışıp reform yapmamız lazım. Peki 2050 nasıl görülüyor? 2050'de de 5 trilyon dolar görülüyor. Sektör açısından bu süreç en kritik süreçtir. Vatandaş geliri açısından baktığımızda aynı şey görülüyor. Biz inanıyoruz ki Türkiye önümüzdeki 40 yıl içerisinde reform iştahını korursa siyasi istikrarla birlikte kişi başına 50 bin doları yakalayabilir. Böyle bir durumda da sektör açısından kötümser olmak için hiçbir sebep yok. Dünyada inşaat sektörü büyüme beklentilerini bir yerden aldık; 2009-2014 dönemi, Türkiye'nin içinde olduğu bölge büyüme hızı en yüksek olan bölge. Ben inanıyorum ki zamanla Afrika, bu bölgenin yerini alabilir.''

Müteahhitlik sektörüyle gurur duyduklarını anlatan Bakan Şimşek, ''100'e yakın ülkede 6 bin 600'ün üzerinde proje, 220 milyar dolarlık uluslararası iş alınmış. 2002'de 2,4 milyar dolarlık müteahhitlik hizmeti söz konusuyken, geçen sene bu 26 milyar dolara yükselmiş. 2023'te çok rahat bir şekilde belki 100 milyar dolara da çıkacaktır. Olaya Türkiye sınırlarıyla sınırlı bakılmaması lazım. Türkiye'nin geleceği son derece parlak'' dedi.

 

'Gelir vergisine ilişkin bir çalışma var'

Şimşek, toplantının ardından soruları cevaplandırdı. Gelir Vergisi mevzuatına ilişkin bir soru üzerine Şimşek, ''Basında bu yönde çıkan haberlerin bir çoğu doğru değil. Olmayan bir taslak üzerine yazılıp çiziliyor ve yorum yapılıyor. Ancak gelir vergisine ilişkin bir çalışma var. Vergi mevzuatını basitleştirme üzerine bir çalışma. Daha anlaşılabilir bir hale getirmek için. Sanki elimizdeki taslak bitmiş gibi sunuluyor. Bunlar doğru değil'' karşılığını verdi. ''Yolları asfalt değil beton yapın'' önerisine ilişkin Bakan Şimşek, ''İlgili bakanlık bu konunun en optimal olduğuna karar verirse biz de imkan veririz'' dedi.

Şimşek, kentsel dönüşüm ile ilgili bir soru üzerine şunları kaydetti: ''Kentsel dönüşüm sadece şehirlerimizin daha yaşanabilir olmasıyla ilgili değil, afet riskinin daha yönetilebilir noktaya çekilmesinde çok önemli. Türkiye ciddi bir afet riski ile karşı karşıya. Konuyla ilgili bir yasal düzenleme ve ilgili bakanlık da var. Onların genel sermayesindeki kaynakları da dahil olmak üzere yaklaşık 1 milyar lira civarında bir kaynak söz konusu. Devlet bu işi nasıl yapacak? Tüm bu konularda ilgili bakanlık palanlamayı yapıyor. Bu işin başarıyla yürütülmesi bizim için çok önemli. İşin ekonomik ve dönüşüm boyutunun dışında bir de sosyal boyutu var. Kentsel dönüşüm konusunda son derece iyimserim. Kentsel dönüşümle ilgili çok büyük rakamlardan bahsediliyor. Devletin ortaya koyacağı kaynak faiz ya da kira sübvansiyonu şeklinde olacağından bankacılık sistemini de harekete geçirerek, daha yüksek hacimli iş yapmanın önünü açabilirsiniz.''

 

'Biz devlet olarak özel sektör için Ar-Ge'nin önünü açtık'

Şimşek, ''Türkiye rekabetçilikte çok kötü seviyelere gidiyor, Türkiye rekabetçilikte ilk 30 ülke arasına girebilir mi?'' sorusuna karşılık şöyle konuştu: ''Türkiye orta okul terk bir millettir. 25 yaş üstü nüfusumuzun okulda geçirdiği süre 6,5 yıldır. Böyle bir beşeri sermaye ile siz katma değeri yüksek ürün rekabetinde zorlanırsınız. O nedenle zorunlu eğitimi 13-14 yıla çıkardık. Bu çok önemli ve yansıması zaman alacak. Eğitim kritik bir boyut. İkinci boyut ise Ar-Ge konusudur. Bizim ülkemiz uzun süre geleneksel yöntemlerle ilerledi. Sonra bir çok yeni ülkeler sahneye çıktı ve bizimle rekabet etmeye başladı. Çünkü basit ürünlerdi. Bangladeş Avrupa'ya tekstil ürünleri satışında de ilk 3'e girdi. Bu nedenle bizim katma değer zincirini yukarı çıkarmamız lazım. Bunun için Ar-Ge çok önemli. Bir yeni husus da markalaşmak. Türkiye marka tescilinde geçen yıl Avrupa'da birinci oldu. Biz devlet olarak özel sektör için Ar-Ge'nin önünü açtık. İkincisi biz devlet olarak Ar-Ge yapıyoruz. Özellikle savunma sanayinde yapıyoruz. Ar-Ge konusunu Türkiye başaracak ben buna inanıyorum, eğitim bunun çok uzun soluklu ayağıdır. Enerjide rekabette çok önemli bir unsurdur. Memleketin suyunu, rüzgarını enerjiye dönüştürmek için çok büyük çaba var.''

 

'Türkiye'nin geneline baktığınız zaman borçluluk oranı düşüktür'

Şimşek, ''Bazı şirket ve bankalar için aşırı borçlanma yönünde bir endişeniz ya da uyarınız var mı?'' sorusuna şöyle cevap verdi: ''Bir ülkenin veya şirketin borcunu muadiline göre kıyaslamak lazım. Türkiye'nin geneline baktığınız zaman borçluluk oranı düşüktür. Dünyada çok aşırı petrol zengini ülkeler hariç, en iyi bilançolarından birine sahibiz. Hane halkının borcunun milli gelire oranı yüzde 19-20 civarında. Şirketlerimizin 2002-2012 arasında yatırımları reel olarak yüzde 268 artmış. Bu yatırımların iç ve dış finansmanlarla elde edilmesi kadar doğal bir şey var mı? Şirketlerimizin değerinde 8 katlık bir artış söz konusu. Şirketlerin varlıklarını, yarattığı değeri dikkate alınmadan bu konun risk gibi ortaya konması sağlıklı değil''.

Şimşek, şu an devletin dışarıya borcu olmadığını ifade ederek, ''Hane halkı çok ciddi bir döviz ve altın birikimine sahip. Şirketlerimizi bu konuda izlemeye aldık. Gerektiğinde tedbirleri alıyoruz. 10 yıllık başarımızın arkasında yatan makro ihtiyati yaklaşımdır. Biz stres testlerini 2004'ten itibaren yapmaya başladık. Bankalara hedef sermaye oranı koyduk. 2008'de vatandaş dövizle borçlanamaz dedik ve yasakladık.' Hane halkının, devletin özel sektörün bilançosu bir çok ülkeye göre çok sağlıklı. Son yıllarda özel sektörün dış borçları artmıştır. Fakat bunun tek başına değerlendirilmesinin eksik olacağı kanaatindeyim'' diye konuştu.

Şimşek, doğurganlık oranının düşmesi ve istihdama ilişkin bir soru üzerine şunları kaydetti: ''Doğurganlık oranı nüfusta en belirleyici husustur. Doğu'da doğurganlık oranı 3,79'du. Batıda 1,59'du. Doğu'nun bir sorunu yok ama Doğu'dan ve Güneydoğu'dan, imkanların yetersiz olması nedeniyle büyükşehirlere bir nüfus hareketi oldu. Batman'da geri dönüş var çünkü GAP ile DAP ile birlikte yatırımlar hızlandı. Doğuda ve Güneydoğu'da hiç olmadığı kadar yatırım yaptık. Teşvikin amacı yatırımı cazip hale getirmektir. İstihdamı artırmak için yapıyoruz.''