Çağlayan'ın ithalat hedefi tahminleri

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Aralık ayında 18-20 milyar dolar civarında bir ithalatın gerçekleşeceğini ve 2010 yılı ithalatının yüzde 30'luk artışla 183 milyar dolar düzeyinde olacağını tahmin ettiklerini bildirdi.

cumhuriyet.com.tr

Çağlayan, ''İthalatımızda 11 aylık TÜİK kesinleşmiş verilerle, Aralık ayı projeksiyonlarımızı birleştirdiğimizde, 2010 yılında 183 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiğini varsayarsak; dış ticaret açığımızın 70 milyar dolar düzeyinde, ihracatın ithalatı karşılama oranının da yüzde 62,5 oranında gerçekleşmesini bekliyoruz'' dedi. İthalat rakamlarına ilişkin basın toplantısında Çağlayan, dünyanın global krizi yaşarken, sadece Türkiye'nin değil, bütün dünyanın hedefinin ihracatı artırmak, herkesin derdinin selden kütük kapmak olduğunu söyledi.

2010 yılında 107,5 milyar dolar olarak hedeflenen, sonrasında Orta Vadeli Program'da 111,7 milyar dolar olarak revize edilen ihracatın 11 aylık TÜİK verilerine Aralık ayı TİM verileri de eklendiğinde, geçtiğimiz yıla göre yüzde 11,3 oranında artarak 113,7 milyar dolar seviyesine yükseldiğini, bu ay sonunda açıklanacak olan TÜİK verilerine göre bu rakamın 114 milyar doların üzerine çıkmasını beklediklerini bildiren Çağlayan, ''Yeterli mi, tabii ki değil. Daha fazla ihracat yapmak istiyoruz'' dedi.

2010 yılı Ocak-Kasım döneminde ithalatın, 2009'un aynı dönemine göre yüzde 31 oranında artarak 164,9 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiğini kaydeden Çağlayan, ''Aralık ayında da 18-20 milyar dolar civarında bir ithalatın gerçekleşeceğini ve 2010 yılı ithalatımızın yüzde 30'luk bir artışla 183 milyar dolar düzeyinde olacağını tahmin ediyoruz. Bu çerçevede, ithalatımızda 11 aylık TÜİK kesinleşmiş verilerle, aralık ayı projeksiyonlarımızı birleştirdiğimizde, 2010 yılında 183 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiğini varsayarsak; dış ticaret açığımızın 70 milyar dolar düzeyinde, ihracatın ithalatı karşılama oranının da yüzde 62,5 oranında gerçekleşmesini bekliyoruz'' diye konuştu.
 

''Enerji kaynakları ithal etmek zorunda olmasak..."

Zafer Çağlayan, kesinleşen 11 aylık 2010 yılı verilerine göre, en çok ithalat yapılan ilk 10 ülkenin sırasıyla Rusya, Almanya, Çin, ABD, İtalya, Fransa, İran, İspanya, İngiltere ve Ukrayna, ilk 10 ülkenin 164,9 milyar dolarlık 11 aylık toplam ithalat içindeki payının 95,5 milyar dolarla yüzde 58 olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Burada bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum; ithalatımızdaki ilk 10 ülke içinde yer alan ve en çok petrol, doğal gaz ve kömür ithal ettiğimiz Rusya ile İran pazarlarıyla dış ticaretimiz çok enteresan bir yapıdadır. 11 ayda Rusya'ya ihracatımız 4,1 milyar dolar, ithalatımız ise 19,1 milyar dolar. İran'a ihracatımız da 2,7 milyar dolar, ithalatımız ise 6,9 milyar dolar. Bu iki ülkeyi toplam olarak alırsak 11 ayda 6,8 milyar dolar ihracat, 26 milyar dolar da ithalatımız var.

Bu durumda dış ticaret açığımız 19,2 milyar dolara ulaşıyor. Fakat bu iki ülkeden yaptığımız enerji kaynakları yani petrol, doğal gaz ve kömür ithalatımız ise 20,1 milyar dolara ulaşıyor. Yani, biz enerji kaynakları ithal etmek zorunda olmasak, Rusya ve İran'la olan dış ticaretimizde yaklaşık bir milyar dolar fazla vermiş olacaktık.

İthalatımızın ülke gruplarına göre dağılımına bakacak olursak, 2010 yılı Ocak-Kasım döneminde AB, 64 milyar dolarlık ithalat ve yüzde 38,8'lik pay ile ihracatımızda olduğu gibi ilk sırada yer almaktadır. Asya ülkelerinden yapılan ithalat toplam ithalatımızın yüzde 31,2'sini, Amerika kıtasından yapılan ithalat yüzde 8,9'unu, Afrika ülkelerinden yapılan ithalat ise toplam ithalatımızın yüzde 3,6'sını oluşturmaktadır.''

 

''Sadece kur meselesine takılmış gibi gösterilmek rahatsız edici"

Dış Ticaret Müsteşarlığı olarak döviz kazandırıcı işlemlere çok büyük önem verdiklerini, bu çerçevede lojistik, sağlık, yazılım, sinema ve dizi film sektörlerine yönelik çalışmaların son aşamaya geldiğini bildiren Çağlayan, ''Bu tablonun değişmesi için yeni politikalar geliştirirken sadece kur meselesine takılmış gibi gösterilmek gerçekten rahatsız edici bir konu. Biz ihracat artışını, dış ticaret açığının azalmasını sadece döviz kurunun düşüklüğüne bağlamıyoruz. Ancak bütün dünyanın söylediği gibi, 'en önemli faktördür' diyoruz. Ayrıca, 'döviz kurunun düşüklüğünün ihracatçıya olan etkisinden çok, ekonomide, üretimde, istihdamda yarattığı tahribat çok daha büyük' diyoruz'' şeklinde konuştu.

Düşük kurun ithalatı patlattığını, özellikle otomotiv ve makine sektöründe bunun çok ciddi şekilde yaşandığını ifade eden Delvte Bakanı, ithal otomotivde 4-5 ay sonrasına teslimat günü verildiğini, aynı şekilde sanayicinin üretimde kullanacağı makinesini kurun düşüklüğünden dolayı yerli makine alma yerine ithalat yaparak tedarik etme yoluna gittiğini söyledi.

Ülke ihracatında öne çıkan sektörleri girdi tedarik perspektifinden derinlemesine mercek altına aldıklarını, demir-çelik ve demir dışı metaller incelemesini tamamladıklarını, otomotivde son aşamaya geldiklerini, makine sektörü incelemesine ise halen devam ettiklerini anlatan Çağlayan, ara malı ithalatında daha düşük maliyetli, daha etkin bir tedarik zinciri oluşturulmasının ihracatı artırıcı etki yaratacağını, Girdi Tedarik Stratejisi çalışması ile sadece ihracatçıların ihtiyaç duyduğu girdileri daha etkin, daha düşük maliyetli temin etmelerini sağlamayı değil, esasen ara malı ithalatına bağımlı ihracatın bağımlılığının giderilmesini ve bu şekilde cari açığın azaltılmasını amaçladıklarını kaydetti.

Hammadde olarak hurda kullanmak üzere yapılanan demir-çelik sektöründe Türkiye'ye yılda yaklaşık 9 milyar dolarlık hurda ithal edildiğini, Türkiye'nin, dünyada demir-çelik hurda yeterlilik oranı en düşük, ithalata bağımlılık oranı en yüksek ülke konumunda bulunduğunu dile getiren Bakan Çağlayan, ''Kendi kendine yeterlilik oranı en düşük, ithalata bağımlılık oranı ise en yüksek olan ülkemiz dünyanın bir numaralı hurda ithalatçısıdır. Hurda, adı geçen sanayi tesislerimizin toplam üretim maliyeti içinde yaklaşık yüzde 70'lik paya sahip bulunmaktadır. Bu alanda maliyetleri azaltacak şekilde ortak depolama merkezi gibi bir yatırım suretiyle, uzun vadeli tedarik güvenliğinin temini yanında yaklaşık yüzde 10'luk aracı paylarının devre dışı kalması sağlanacak, bu suretle nihai ürün maliyetlerinde yüzde 7'lik net bir düşüş temin edilebilecektir'' diye konuştu.

İhracata Dönük Üretim Stratejisi Değerlendirme Kurulunun 25 Şubat'ta gerçekleştirilecek 4. toplantısında yapılacak değerlendirmeler sonrasında, kimya, tekstil ve tarım sektörlerinin girdi tedarik stratejisi çerçevesinde incelemeye alınacağını bildiren Çağlayan, diğer değişkenler sabit kabul edilirse, Türkiye'nin GSYH'si yüzde 1 arttığında, ithalatının yüzde 1,84 yükseldiğini kaydetti.
 

''Döviz kurundaki yüzde 1'lik artış, ithalatı yüzde 0.43 artıtıyor"

Zafer Çağlayan, bakanlığına bağlı DTM'ce yapılan bir modelleme çalışmasında reel efektif döviz kurundaki yüzde 1'lik bir artışın, yani TL'deki değerlenmenin, toplam ithalatı yüzde 0,43 civarında artırdığının tespit edildiğini, aynı çalışmada, reel kurdaki değişmelerin, ihracattan daha fazla ithalatı etkilediğinin ortaya konduğunu belirterek, ''Buna göre 2010 yılında TL reel olarak değer kazanmamış olsaydı, 2010 yılında 8 milyar dolar civarında daha az ithalat yapılacaktı'' dedi.

Bu sorun hakkında geç de olsa gerekli tedbirlerin Merkez Bankası tarafından alınmaya başlandığını görmenin sevindirici olduğunu, bundan sonraki süreçte meselenin kökenine inilerek tasarruf oranının ve mevcut para politikası sonucu Türkiye'ye kısa vadeli sermaye girişlerinin tartışılması gerektiğini vurgulayan Çağlayan, şöyle dedi:

''İhracatçının rekabet gücünü destekleyen ve ithalat baskısına yol açmayan bir kur yapısına kavuşmak dış ticaretimiz açısından büyük önem arz etmektedir. Özellikle krizden çıkış döneminde ABD'nin, Çin'in, Brezilya'nın, Japonya'nın kendi para birimlerinin değerlenmesini engellemek amacıyla giriştiği çabaları biliyorsunuz. Merkez Bankası ne yazık ki; tüm uyarılarımıza rağmen bu sürecin içerisinde etkin rol alamamıştır.''
 

İzleme ve riske dayalı denetim sistemi

İthalat politikalarının izlenmesi ve riske dayalı olarak denetlenmesine ilişkin olarak planlanan yeni bir proje olan İzleme ve Riske Dayalı Denetim Sistemi'ne de (İRDS) değinen Çağlayan, sistemi, 2011 yılı içerisinde modifiye ederek genişleteceklerini ve ithalat politikalarını da aynı sistematik yaklaşım içerisinde ele almak üzere bu yılın ilk yarısında hayata geçireceklerini söyledi.

Dünyanın değiştiğinin, rekabet koşullarının farklılaştığının bilincinde olduklarını, bu nedenle dengeli bir dış ticaret yapısının gerekliliğine inandıklarını ifade eden Bakan Çağlayan, konuşmasını şöyle tamamladı:

''Bunu gerçekleştirmek için üretim altyapımızın bizi geleceğe taşıyacak nitelikte katma değer yaratan ve teknoloji yoğunluğu yüksek ürünlere yönelmiş bir hüviyet kazanması gerekiyor. Hedefimiz büyük; 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat yapmayı, dünyanın sayılı ekonomileri içinde yer almayı planlıyoruz. Buna paralel olarak halihazırda yüzde 62 düzeyinde olan ihracatın ithalatı karşılama oranını 2023 yılına kadar yüzde 80'ler düzeyine çıkarmayı hedefliyoruz.

Üretimin rekabetçi bir düzeye getirilmesi, ancak uzun vadede uygulanacak sanayi stratejileri ile mümkün olabilecektir. Bunun için ülkemiz ara malı üretiminin artırılması gerekmektedir. Bu kapsamda oluşturduğumuz Girdi Tedarik Stratejisi, ihracata dönük üretimde daha etkin ve düşük maliyetli üretim için bir yol haritası oluşturacaktır.
Çalışmanın amacı bugüne dek ithal ettiğimiz bazı ara mallarının, özellikle rekabetçi olabileceğimiz alanlarda, ülkemizde üretilebilme imkanı olup olmadığını tespit etmektir.

Bu sayede ortaya çıkacak eylem planları ile uzun vadede daha fazla katma değerin yurt içinde kalmasını sağlayacak nitelikte politikalar geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bu çerçevede ithalat ve ihracatımızı daha dengeli olacak bir şekilde, ekonomimizin genel büyüme perspektifi açısından yönetmeye devam edeceğiz. İthalatta, elimizdeki yeni enstrümanları ve yasaların verdiği her türlü yetkiyi kullanarak gerekli denetim ve kontrolleri yapmaya ve yerli üreticilerimizi ithalattan kaynaklanabilecek haksız rekabete karşı korumaya devam edeceğiz. Artan ithalat ve ithalattan kaynaklanabilecek haksız rekabetten dolayı sıkıntı yaşayabilecek üreticilerimizi Bakanlığıma bağlı DTM'ye başvurmaya ve haklarını aramaya davet ediyorum.''