Çağlayan, endişeli
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, TL'nin aşırı değerlenmesi nedeniyle Türkiye'nin bir ''ithalat cenneti'' olmasından endişe ettiğini söyledi.
cumhuriyet.com.trİzmir'de Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve Deniz Ticaret Odası tarafından düzenlenen Dış Ticaret ve Ekonomik Gelişmeler Toplantısı'nda bir konuşma yapan Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin 2002 sonrası dönemde kabuk değiştirdiğini, bu değişimde en önemli rolü sanayici ve ihracatçının oynadığını belirtti.
Türkiye'nin son küresel krizde ciddi bir sınavdan geçtiğini, önemli bir birikime sahip olduğunu belirten Bakan Çağlayan, kriz dünyanın birçok ülkesini tahrip ederken, Türkiye'nin ihracatını yüz milyar doların altına düşürmeyen ve iki kez üst üste kredi derecesi artırılan bir ülke olduğunu, 2010 yılı ilk çeyreğinde de dünyanın en yüksek ikinci büyüme performansına ulaştığını kaydetti.
Bakan Çağlayan, ülkenin bu dönemdeki başarısında mali disiplini elden bırakmamasının önemli bir etkisinin bulunduğunu anlattı.
Kendisinden önce konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar'ın ''referandumun ardından bir seçim dönemine girileceğini, bu dönemde seçim ekonomisi uygulanmayacağını umduklarını'' söylediğini belirten Bakan Çağlayan şöyle konuştu:
''Ben eski sanayiciyim, seçimler yaklaştığında titremeye başlardım. (Eyvah seçim ekonomisi geliyor, bu faturayı nasıl ödeyeceğiz) diye. 2002'den bu yana yaklaşık 2 yılda bir seçim yapmışız, eğer seçim ekonomisi uygulamış olsaydık bugün çıkıp karşınızda bu kadar rahat konuşamazdım. Uyarıları kabul ediyorum haklıdır, doğrudur. Ama artık Türkiye'nin böyle bir lüksü yok. Rahat olun. Türkiye'de seçim ekonomisi uygulanacağını bekleyenler inanın ki 2011 yılı geldiğinde göreceğiz mutlaka mahcup olacaklar.''
"İhracatçıların dolmuşuna binmek"
İhracat odaklı üretim stratejisi hakkında bilgi veren Çağlayan, Türkiye'nin lojistik, bankacılık, müteahhitlik ve turizm gibi hizmet ihracatında çok önemli gelişmeler kaydettiğini, dış ticaret fazlası verdiğini, bu dallara ağırlık verilmesi gerektiğini dile getirdi.
Çağlayan, bu stratejiye göre bundan böyle üretim, yatırım teşvikleri ve desteklerin, ihracat odağı dikkate alınarak düzenleneceğine ancak burada dolar-avro paritesi gibi müdahale edemedikleri konular bulunduğuna dikkati çekti.
Yılbaşında 1 milyar avro ihracat için 1,44 milyar dolar ihracat yazarken, Haziran'da 1,30 milyar dolar yazılabildiğini, ihracatta sanal bir düşüş olduğunu kaydeden Çağlayan, bunun bazı kesimlerce yanlış değerlendirildiğini ifade etti.
Türkiye'nin pariteden dolayı Haziran ayı ihracatını 765 milyon dolar eksik göstermek zorunda kaldığını belirten Çağlayan, şöyle konuştu:
''Birileri çıkıyor (Türkiye'nin ekseni kaydı, Avrupa'daki ihracat pazarlarını kaybetti) diye hariçten gazel okuyor, abesle iştigal ediyor. Türkiye'nin avro bazında Avrupa'ya yaptığı ihracatı yüzde 18.5 arttı. Oradaki pazarımızı kaybetmedik. Bilakis artırdık.
Diğer konu, TL'nin aşırı değerlenmesidir. Bu konuda bazı kesimler, (zaten hangi bakan bu koltuğa otursa ihracatçıların dolmuşuna biner, kalkar Merkez Bankası'na, kura söylenmeye başlar) diyor. Ben zaten ihracatçıların dolmuşuna binmek üzere buraya gelmişim, bakan olmuşum. Bundan şeref duyarım.''
Konuşmasında kur şikayetlerine karşın ihracatçıların daha verimli çalışması gerektiği yönündeki görüşleri de eleştiren Bakan Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''(İhracatçılar sadece kur ister başka şey söylemez) diyenlere cevap veriyorum. (sanayicimiz verimli çalışsın) diyorlar. Sen verimli çalışmanın ne olduğunu biliyor musun? Hiç hayatında bir gün fabrika çalıştırdın mı? İşçinin maaşını ödemek için çırpındın mı? Otur verimli çalış, senin söylemene gerek yok benim sanayicim verimli çalışmayı zaten öğrendi. Ama benim sanayicimin çalışarak yaptığı verimlilik ertesi gün TL değer kazanınca ortadan gidiyor. Ne yapacak sanayici? Bunlar yanlış noktaya çekiliyor. TL'nin aşırı değerlenmesinden dolayı bırakın ihracatın azalması, artmasını koydum bir kenara, ben işin başka bir boyutundayım. Türkiye ithalat cenneti oluyor. Benden önce konuşanlar (2010 yılında ithalatımız 170 milyar dolar seviyesinde olacak, cari açık çok önemli olacak) dedi, doğru.''
Bakan Çağlayan, ithalata bağımlı hale gelinmesinin endişe verici olduğunu kaydederek, ''TL'nin aşırı değerlenmesinin ortaya çıkardığı esas problem, benim yırtındığım nokta, ihracatın ithalatı karşılama oranının giderek düşmesi ve Türkiye'nin hammadde ve ara malında ithalat bağımlısı haline gelmesidir. Hammaddeyi ithal edeceksin çaren yok. Ama ara malında niye dışarıdan alıyorum. Türkiye'de üretmek pahalı hale geliyor. Eskiden bir makinanın parçalarını ithal edenler artık tamamını ithal etmeye başladı'' dedi.
Bakan Çağlayan konuşmasında, Anayasa Değişikliği paketiyle ilgili de bilgi vererek, Türkiye'nin ekonomik alanda sağladığı hızlı büyümeyle 1980'den bu yana birkaç beden büyüdüğünü, bu büyüklüğe ve 2023 hedeflerine uygun bir anayasal düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu belirtti.