Büyük ozanı yitirdik

Türk şiirinin “Ulu Çınarı” Fazıl Hüsnü Dağlarca yaşamını yitirdi. Arkasında sayısız yapıt ve ödül bırakan Dağlarca için pazartesi günü Süreyya Operası’nda tören düzenlenecek. Büyük şair aynı gün son yolculuğuna uğurlanacak. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ölümü edebiyat dünyasını yasa boğdu.

cumhuriyet.com.tr

Şair ve Yazar Fazıl Hüsnü Dağlarca tedavi gördüğü Başkent Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde dün saat 17.00’ye doğru yaşamını yitirdi. Dağlarca’nın yaklaşık 15 gün önce enfeksiyon oluşan kateteri başarıyla değiştirilmiş ve uygulanan tedavi sonrası bilinci açılmıştı. Geçtiğimiz pazar günü kendisini görmeye gelen dostlarıyla konuşan, şakalaşan Dağlarca, salı akşamı artan solunum güçlüğünün düzelmemesi üzerine dün sabah yoğun bakıma alınmış ve solunum aygıtına bağlanmıştı. Dağlarca için 20 Ekim Pazartesi günü saat 11.00de Süreyya Operasında tören düzenlenecek ve cenazesi Söğütlüçeşme Camisi’nde öğlen kılınacak cenaze namazından sonra toprağa verilecek. Mezarlık yeri daha sonra açıklanacak.

Fazıl Hüsnü Dağlarca 1914 yılında İstanbulda doğdu.1933 yılında Kuleli Askeri Lisesini, 1935 yılında da Harp Okulunu bitirdi. Piyade subayı olarak Doğu ve Orta Anadolunun, Trakyanın birçok yerini dolaştı. 1950 yılında orduda hizmeti on beş yılı doldurunca, önyüzbaşı iken askerlikten ayrıldı. 1952-1960 yılları arasında Çalışma Bakanlığı İş Müfettişi olarak İstanbulda çalıştı. Aralık 1959’da Aksarayda Kitap Kitabevini açtı, yayımcılık yaptı, Türkçe adında bir de aylık dergi çıkardı (43 sayı,1960-1964). 1970 yılında kitabevini kapattı.

Bir öykü olan ilk yazısı ortaokul öğrencisiyken Yeni Adana gazetesinde bir yarışmada armağan kazanarak yayımlanan Dağlarca (1927), sanat dergilerinde ilk kez, Kuleli Lisesi son sınıfındayken Yavaşlayan Ömür şiiriyle yer aldı (İstanbul Dergisi, 1933). Daha sonra ise Varlık dergisine şiir vermeye başladı (Mayıs 1934). Harbiyeden subay çıktığı gün (30 Ağustos 1935) satışa çıkardığı ilk kitabıHavaya Çizilen Dünya oldu. Kitapta ölçülü, uyaklı, aşık tarzı denemeleri de bulunuyordu. İkinci kitabıÇocuk ve Allah 1940 yılında çıktı. İkinci kitabıyla, Cumhuriyet döneminin en güçlü şairleri arasında yerini aldı. Şiirinde mağara devri adamlarından modern çağın insanına kadar, insanoğlunun iç ve dış dünyasını, yurt ve dünya insanını, çok yönlü davranış ve çatışmalarıyla işlediği, soyut-somut durumlar üzerinde derinleştiği, bunları yaparken de, kendine özgü düşlemler, benzetmeler, simgeler hazinesinden güç aldığı görülür. 1970de sayısı 34’ü bulan kitapları arasında Çocuk ve Allah, Daha”, “Çakırın Destanı”, “Toprak Ana”, “Aç Yazı”, “Asu”, “Türk Olmak”, “Haydi özellikle önemlidir.

Bir ara Sözcü dergisine 1960 ve Vatan dergisine 1961-1962 yazdığı, özdeyiş niteliğinde kısa düzyazıları bir yana bırakılırsa, yalnız şiirle uğraşan ve şiirleri Türkiyenin hemen hemen bütün edebiyat dergilerinde yayımlanmış olan Dağlarcanın kitaplarından bazıları ilk baskı yıllarıyla şunlardır:

Havaya Çizilen Dünya (1935), Çocuk ve Allah (1940), Daha (1943), Çakırın Destanı (1945), Taş Devri (1945), Üç Şehitler Destanı (1949), Toprak Ana (1950), Aç Yazı (1951), İstiklal Savaşı- Samsundan Ankaraya (1951), İstiklal Savaşı- İnönüler (1951), Sivaslı Karınca (1951), İstanbul-Fetih Destanı (1953), Anıtkabir (1953), Asu (1955), Delice Böcek (1957), Batı Acısı (1958), Mevlanada Olmak-Gezi (1958), Hoolar (1960), Özgürlük Alanı (1960), Cezayir Türküsü (Fransızca, İngilizce ve Arapça çevirileriyle birlikte, 1961), Aylam (1962), Türk Olmak (1963), Yedi Memetler (1964), Çanakkale Destanı (1965), Dışarıdan Gazel (1965), Kazmalama (1965), Yeryağ (1965), Vietnam Savaşımız (İngilizcesiyle, 1966), Kubilay Destanı (1968), Haydi (1968), 19 Mayıs Destanı (1969), Vietnam Körü / destan-oyun, (1970), Hiroşima (Fransızca,İngilizce çevirileriyle, 1970), Malazgirt Ululaması (1971), Kınalı Kuzu Ağıdı (1972), Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1973), Horoz (1977), Hollandalı Dörtlükler (1977), Çukurova Koçaklaması (1979), Nötron Bombası (1981), Yunus Emrede Olmak (1981), Çıplak (1981), İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler (1985), Uzaklarda Giyinmek (1990), Dildeki Bilgisayar (1992), O1923 / Tapınağa Asılmış Gövdeler (1998), Seviştilerken (1999), İmin Yürüyüşü / Biçimlerle Soyunmak (1999), Ötekinde Olmak (Oralarda / İkisi) (2000), Dün Geceki / En Sevmek (Şeyh Galibe Çiçekler) (2000), İçimdeki Şiir Hayvanı (2007).

Dağlarca çok sevdiği çocuklar için de şiirler yazdı. Bu alanda ilk kitabı Açıl Susam Açıl Yugoslavyada basıldı. (Üsküp, 1967),bunu İstanbulda çıkan Kuş Ayak” (1971), “Arkaüstü” (1974), “Yeryüzü Çocukları” (1974), “Yanık Çocuklar Koçaklaması” (1976), “Balina ile Mandalina” (1977),“Yaramaz Sözcükler” (1979), “Göz Masalı” (1979), “Şeker Yiyen Resimler” (1980), “Yazıları Seven Ayı” (1980), “Cinoğlan” (1981), “Hin ile Hincik” (1981), “Güneş Doğduran (1981), Kaçan Ayılar Ülkesinde (1982) kitapları izledi.

 

Birçok ödülü var

Yazar yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda ödül kazanmıştır. Bunlardan bazıları şunlar:

Türkiyede; bir şiiriyle (Çakırın Destanı kitabındadır) CHP Şiir Yarışmasında üçüncülük (1946); Asu kitabıyla 1956 Yeditepe Şiir Armağanı; Delice Böcek kitabıyla Türk Dil Kurumu 1958 Şiir Ödülü; Türkiye Milli Talebe Federasyonunun Turhan Emeksiz Armağanı (1966). Arkın Çocuk Edebiyatı 1973 Yarışmasında seçici kurul, üç şiirine “yarışma üstün onur ödülü” verdi ; Horoz adlı kitabıyla Sedat Simavi Vakfı Ödülünü Peride Celal ile bölüştü (Aralık 1977) ve Milliyet Sanat Dergisince de “1974 Yılının Sanatçısı” seçildi.

Yurtdışında; Pittsburg, Amerika’daki International Poetry Forum /Uluslararası Şiir Forumu, Dağlarcayı En İyi Türk şairi seçti (1967). Struga (Yugoslavya) Şiir Festivallerinin 13.sünde ödül Altın Çelenk Dağlarcaya verildi (Ağustos 1974).