'Bu yıl 12 bin 800 şirket iflas bayrağını çekecek'

Euler Hermes, bu yıl Türkiye’de 12 bin 800 kurumsal iflas yaşanacağını öngördü. Şirket cari açığın Türkiye’nin ‘aşil topuğu’ olmaya devam ettiğine dikkat çekti.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye’de, kur ve likidite riskleri devam ederken; şirketlerin ödeme davranışlarındaki bozulma da sürüyor.

Bu yıl yüzde 4 artış yaşanan şirket iflaslarının 2018’de Kredi Garanti Fonu (KGF) desteği ve iflas ertelemeye bağlı kredi yapılandırmalarının etkisiyle yüzde 4 gerilemesi beklenirken; kur hassasiyeti yüksek kimya, tekstil ve elektronik en riskli sektörler olarak öne çıkıyor. Alacak sigortası şirketi Euler Hermes Türkiye için 2017’de yüzde 5.2, 2018’de ise yüzde 3.5 büyüme öngördü. Şirkete göre, 2017’de Türkiye’de kurumsal iflasların sayısı yüzde 4 artarak 12 bin 800’e ulaşacak.

Likidite azalacak

Euler Hermes’in ‘Uluslararası Ticarete Global Bakış’ toplantısında makroekonomik gelişmeleri değerlendiren Euler Hermes Baş Ekonomisti Ludovic Subran, küresel büyümede yukarı revizyonların aşağı revizyonlardan daha baskın olduğunu ancak ABD ve AB başta olmak üzere para politikası değişiklikleri ve faiz oranlarında artışla birlikte küresel likiditenin önümüzdeki dönemde azalacağını söyledi.

Siyaset vurgusu

Risklerin, sınır ötesi likidite girişlerinde azalmaya neden olduğunu ve tüm gelişmekte olan ülkelerin (EM) bu sorunla karşı karşıya bulunduğunu belirten Subran, Türkiye’nin ise yabancı yatırımcılar için ‘görece çekicilik’ sorunu yaşadığını söyledi. Türkiye’nin ise yüksek enflasyon ve siyasi söylemler nedeniyle yatırımcıların kafasında soru işaretleri yarattığını belirten Subran şöyle konuştu:

* Teoride Türkiye yabancı yatırımcılardan daha fazla istifade etmeli çünkü daha güçlü bir büyümeye sahip. Sorun ise enflasyon. Bu büyük fark yaratıyor. İkinci unsur ise siyasi. Bazı fonlar Türkiye’de daha fazla risk almaktan endişe ediyorlar. Türkiye pasif değil aktif bir siyaset yürütüyor. Örneğin Almanya ile yaşanan durum... Bazı uluslararası fonlar rakamlara değil; çıkan gürültüye bakıyor. Hergün ya Türkiye’den bir açıklama geliyor, ya da Türkiye ile ilgili bir açıklama geliyor. Bu da oynaklığı artırıyor.

* Merkez Bankası’nın faizleri artırması Türkiye’ye yatırımcı çekilmesini olumlu etkileyecek.

* Kamu maliyesi sağlamlığını korusa da yeni borç daha pahalı hale geliyor. 2017’de finansal önlemlerin bütçe açığı GSYİH’nin yüzde eksi 3.2 oranı getirmesi bekleniyor.

Cari açık aşil topuğu

Cari açık ve finansman konularının Türkiye ekonomisinin hâlâ ‘aşil topuğu’ olmaya devam ettiğini vurgulayan Subran, “Yeni kısa vadeli dış borçlanma yoluyla büyük oranda finanse edilen yüksek cari açık uzun süredir devam eden bir risk” dedi. Subran, zayıf TL’nin ihracata fayda sağladığını; ancak artan petrol fiyatlarıyla birlikte ithalat maliyetlerini yükselttiğine dikkat çekti. TL’deki yüksek değer kaybının döviz ile borçlanan şirketleri olumsuz etkilediğini belirten Subran, “Büyümenin yavaşlaması, cari açık ve devam eden dolarizasyonun etkisiyle 2018’de volatilite ile beraber yüzde 10’luk daha değer kaybı yaşanmasını bekliyoruz” dedi. Euler Hermes Türkiye Genel Müdürü Özlem Özüner, Türkiye’de şirketlerin alacak tahsil sürelerinin (DSO) küresel ortalamanın 16 gün üzerinde olduğunu belirten Özüner,“Türkiye’de ortalama DSO 80 gün. Bu süre inşaatta 111, elektronikte 110 güne çıkıyor. İleri teknoloji, kağıt, ilaç ve makine sektörleri ödemelerde 3 aydan daha uzun süre bekliyor” dedi. Toplam kredilerde 2018’de temerrüt beklentisi yüzde 3; KGF kredilerinde ise yüzde 5-10 seviyesinde bulunuyor.