'Bu ülkeye barış gelecek'

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ''Bu ülkeye barış gelecek. Ya AK Parti gidecek barış gelecek ya AK Parti düzelecek barış gelecek'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Irak'ın kuzeyindeki Kandil ve Mahmur kamplarından 19 Ekim 2009 günü gelen 34 kişi arasında yer alan 13 kişinin Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmasından sonra Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan gruba seslendi. Başbakan Erdoğan'ın ülkenin içine düştüğü durumun birinci derecede sorumlusu olduğunu unutturmaya çalıştığını, muhalefet lideri gibi şikayet ettiğini savunan Demirtaş, ''Senin şikayet etme hakkın yok, hesap vereceksin, hesap. Bu ülkeyi bu hale getirdiğin için hesap vermek zorundasın'' dedi.

Demirtaş, sorunun öyle içinden çıkılmayacak, çözülmeyecek bir sorun olmadığını, çözüm için tek yolun diyalog olduğunu belirterek, herkese diyalog çağrısında bulunduklarını söyledi. Demirtaş, şöyle dedi: ''Ordu bile silahla bu iş çözülmez derken, PKK bu iş silahla çözülmez derken, hükümet halen 'kararlılıkla savaşı sürdüreceğiz' demektedir. Herkes arşivini bir yoklasın, Tansu Çiller'in konuşması ile şu anda Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşması arasında hiçbir fark yok. Aynı konuşmaları tekrar ediyor. Başbakan 'anaların gözyaşı akmayacak ve biz bu kanı durduracağız' noktasından çok kısa süre sonra gerçek yüzünü ortaya koymuş, Tansu Çiller hükümetinin yaptığı gibi, bir savaş Başbakanı olduğunu ilan etmiştir. İki haftadır Başbakan ağzını savaşla açıp, savaşla kapatıyor. Barışı kim getirecek o zaman? Hükümet olarak barış adına tek bir çözüm yolu göstermiyorsan, kim barışı getirecek? Eğer sen barışı getirmeyeceksen, o koltukta ne işin var? O koltuk şikayet etme makamı, yeri değildir. Çözüm üretme yeridir, bütün ölümlerden siyasi sorumluluk sizde ise, bu ölümleri durduracak çözümü üretme mekanizmasını da siz bulmak zorundasınız.''

Parti olarak bütün güçleriyle en akılcı yolu işaret ettiklerini, ''diyalog kurulsun'' dediklerini savunan Demirtaş, ''Bu ülkede Kürtler savaş istemiyor, Türkler savaş istemiyor. Ama bu konuda çözüm üretmeyen hükümeti de herkesin sorgulaması lazım'' diye konuştu. Demirtaş, halkın beklentisinin de diyalog kanallarının açılması yönünde olduğunu ifade ederek, ''Ama pratikteki uygulamalar gösteriyor ki; hükümet barış konusunda samimi de değil cesareti de yok iradesi de yok isteği de yok'' dedi.
 

'BDP çözümde çok önemli bir aktördür'

Demirtaş, BDP olarak Başbakan'a, devlete, hükümete açık bir şekilde mesaj vermek istediklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''BDP çözümde çok önemli bir aktördür. BDP'nin sorunun çözümü konusunda sağlıklı ve sonuç alıcı projeleri, düşünceleri vardır. BDP 20 yıldır bu siyasetin içerisinde en deneyimli siyasi aktör olarak Mecliste bulunuyor. Neden bundan faydalanmıyorsunuz? Gelin bir araya gelelim. Hükümet kendi heyetini oluştursun, bakanların, müsteşarların içerisinde bulunduğu bir heyetle, BDP heyeti bir araya gelsin, bir yol haritası üzerinde çalışalım. Meydanlardan öyle savaş naraları atarak, herkesi hakaretle, küfürle ötekileştirip, bu işin içinden kurtulamazsınız. Bu akan kandan sorumlusunuz. Biz vicdanen sorumluyuz, siz siyasetten sorumlusunuz ve biz vicdanımızın, ahlakımızın, siyasi misyonumuzun gereği olarak bu diyaloğa açığız. Bu ülkeye barış gelecek. Ya AK parti gidecek barış gelecek, ya AK parti düzelecek barış gelecek. Ama barış gelecek Başbakan'ın artık bunu kafasına sokması lazım. Barış AKP'den değerlidir.''

Gazetecilerin BDP Milletvekili Ufuk Uras'ın PKK'nın silah bırakması ile ilgili açıklamaları ve sınır ötesi operasyonlarla ilgili sorularını yanıtlayan Demirtaş, ''Sayın Ufuk Uras'ın ifade ettiği bizim söylediğimizden farklı bir şey değil. Biz PKK silah bırakmasın demiyoruz. Çıksın dağlarda yıllarca savaşsın, yüzyıl dağda kalsın, eylem yapsın falan demiyoruz. Tam tersine bu ülkede savaşın durmasını en çok isteyen biziz. Nasıl duracak savaş, onun yöntemlerini gösteriyoruz. BDP içerisinde bırakın çatlağı barış konusunda büyük bir kenetlenme var. Ufuk Bey'in ifade ettiği barışın gerçekleşebilmesinin yol haritasının ipuçlarıdır'' diye konuştu. Kendilerinin de PKK'nın silah bırakması gerektiğini söylediklerini belirten Demirtaş, ''Bunun yolunu yöntemini gösteriyoruz. Hükümet bu konuda hazırlık yapmalı, bunun önünü açmalı. Bunun çalışmasını yapmalı. Sadece çıkıp 'PKK silah bıraksın' dediğiniz zaman bunun kaşlığı olmuyor. Hiçbir parti bizim kadar bu savaşın mağduriyetini yaşamış bir parti kadar, barış isteyemez. Herkes bu ülkede barış isteyebilir buna saygı duyarız, ama biz barışa hasretiz artık bunun anlaşılması lazım'' dedi.

Demirtaş, halkın barış istediğini, kendilerinin de bunu ifade etmeye çalıştığını belirterek, şöyle devam etti: ''Artık kendi halkını bu kadar kandıran, aldatan, kendi makamını korumak için 20 yaşındaki çocukları cephelere, mevzilere süren hükümetten, Genelkurmaydan da artık herkesin hesap sorması lazım. Yeter artık, yeter yani, bu iş Kandil sorunu değil, bu iş Kürt sorunudur. Bu sorun Kandil'de operasyon yapmakla çözülmez. Kan akıyor kan, bunu nasıl durduracaksınız bu çıkın anlatın. Biz bir yol gösteriyoruz. Size destek olacağız diyoruz. Bir tek insanın burnu kanamadan, Türkiye bölünmeden, parçalanmadan, ülkemizin birlik ve bütünlüğünü koruyarak, özgürlük ve demokrasiyi geliştirerek, bu iş çözülebilir diye yol gösteriyoruz. Ne Kandil'i, ne operasyonu? 30 senedir yapıyorsunuz. Sayın Genelkurmay Başkanı istifa etmeniz lazım, başarısızsınız. Çözümsüzlük siyaseti ile yıllardır, 'yönetiyorum' adı altında 50 bin canın gitmesine yol açtınız. Bu ülkenin 500 milyar dolarının kaybına neden oldunuz. Hesap vermeniz lazım. Bu ülkenin 20 yaşındaki çocuğunu koruyamıyorsunuz. Ne Kandil'i, İstanbul'da Halkalı'da, Diyarbakır'da vatandaşın canını koruyamıyorsunuz, hiçbir yerde koruyamıyorsunuz. İçişleri Bakanı istifa etmelidir. Ne koordinasyonu, neyin koordinasyonunu yapabildi bu güne kadar.''

Demirtaş, kara harekatı, hava harekatı hiçbirini kabul etmediklerini, dağda bulunanların silah bırakmak istediğini, buna hazır olan, bunun için çözüm bekleyen ''yol göster de ineyim'' diyen bir örgütün olduğunu ileri sürdü.