"Bu kötü gidişi mutlaka durduracağız"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, ''En büyük güvencemiz demokrasidir ve biz demokrasi yolunda halkın iradesiyle bu kötü gidişi mutlaka durduracağız'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Giresun Üniversitesi'nce düzenlenen, ''2009 Dış Politikasının Değerlendirilmesi ve 2010'a Bakış'' konulu panele katılmak için geldiği Giresun'da, Belediye Başkanı Kerim Aksu'yu ziyaret etti. Başkan Aksu, Öymen'e 'fındık başımızın tacı' yazılı minyatür heykel ile ahşap sepette fındık hediye etti.

Öymen ve beraberindeki CHP Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim ile partililer daha sonra CHP İl Teşkilatını ziyaret etti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, burada düzenlediği basın toplantısında, iktidar partisinin çalışmalarının başarısız olduğunu belirterek, ''Yedi yıldır iktidardalar ve yedi yıl öncesine nazaran Türkiye'de asayiş, güvenlik durumu, terörle mücadele durumu ileriye gitmemiştir, geriye gitmiştir. Bunun sebebi de hükümetin Kuzey Irak'taki terör merkezini tasfiye etmek için yeterli adımları atamamış olmasıdır. Bunu yapacak cesareti gösterememiş olmasıdır. Ondan önceki hükümetler 32 defa sınır ötesi operasyonlar yapmışlardı. Barzani ve Talabani'yi PKK ile mücadeleye ikna etmişlerdi. Maalesef bu hükümet zamanında Kuzey Irak'taki terör örgütünün merkezi, karargahı hiçbir baskı altına girmeden bugüne kadar faaliyetlerini serbestçe sürdürme imkanı bulmuştur'' diye konuştu.

''Tokat Reşadiye'de yaşananlar içimizi kanattı. İçimizi ağlattı'' diyen Öymen, ''Bu ülkede güvenlikten sorumlu olan devlet, hükümet, öncelikle Kuzey Irak'taki terörü tasfiye etmeden bu gibi acıların yaşanması maalesef kaçınılmaz olur. Türk ordusunun, terörle mücadele edecek gücü var. Hem yurt içinde hem yurt dışında. Ama o orduya bu görevi verecek 'siyasi irade var mı' mesele budur.''

En büyük güçlerinin demokrasi olduğunu bildiren Onur Öymen, ''Biz demokrasi yolunda halkın iradesiyle bu kötü gidişi mutlaka durduracağız'' dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, bir gazetecinin ''TEKEL işçilerinin Ankara'daki eylemiyle'' ilgili sorusuna ise şu cevabı verdi:
''Hükümet memura, emekliye karşı son derece insafsızdır. Onları üvey evlat görmektedir. Üvey evlat muamelesi yapmaktadır. TEKEL işçilerinin maruz kaldığı muameleyi hiç bir medeni ülkede göremezsiniz. İnsanları işten atacaksınız, o da hakkını aramak için gelecek, demokratik hakkını kullanacak, bunu biber gazı, tazyikli suyla önlemeye çalışacaksınız. Milletvekillerine büyük bir saygısızlık göstererek, onlarla dayanışma halinde olan milletvekillerinin gözüne biber gazı sıkacaksınız. Hangi ülkede oluyor, bu bizden başka nerede var? Ne Meclise, ne işçiye, ne emekliye, ne fındık üreticisine saygınız var. Hiç kimseye saygınız yok. Sadece kendi yandaşlarınızı düşünüyorsunuz. Sadece onların çıkarları söz konusu olduğu zaman bir adım atabiliyorsunuz, onun dışında yoktur.''

 

'Bir hükümet ülkeyi güvenlik içerisinde yaşatabiliyorsa başarılıdır'

Öymen, ''2009 yılında, biz ülke güvenliğini sağlamak için dış politikayı yeterince kullanabildik mi, kullanamadık mı? En önemli ölçü bu. Diğer bütün ölçüler, hepsi önemli ama bütün ölçüler güvenlik kadar önemli değil'' diye konuştu. ''Bir hükümet ülkeyi güvenlik içerisinde yaşatabiliyorsa bunun başarı olduğunu'' ifade eden Öymen, şunları kaydetti: ''Eğer yaşatamamış ise diğer alanlarda yakaladığı başarının önemi sınırlı kalır. Şimdi diplomasiyi nasıl kullanacaksınız bunu sağlamakta? Diplomasiyi şöyle kullanacaksınız. Eğer sizin güvenliğinize yönelik saldırılar başka bir ülke kaynaklıysa ki Türkiye'de böyledir. Şu anda, bildiğiniz gibi, bu Kuzey Irak'tan kaynaklanıyor. O zaman diplomasiyi öyle kullanacaksınız ki bu diplomasi yolu ile o komşu ülke bu terörist saldırıları durdurmak zorunda kalacak. Örneği var. PKK'nın merkezi karargahı vaktiyle Suriye idi. Nasıl oldu da biz Suriye'yi tek bir operasyon yapmadan, tek bir mermi atmadan bu terör örgütü liderini ülke topraklarından çıkarmaya ikna ettik? Nasıl oldu da tüm kamplarını kapattırdık? Diplomasi yolu ile... Ama bunun altında kararlı demokrasi yatıyor. Bugüne gelirsek bugün aynı kararlığı gösterebiliyor muyuz? Irak'taki duruma bakın. Ülkesindeki bütün terör örgütleri ile mücadele ediyor, PKK hariç. Başka kim yapacak bunu? Kuzey Irak'taki yerel yönetim. Bunlar evvelce yapılır mıydı? Barzani ve Talabani PKK ile mücadele etti, Türkiye'nin yardımı ile... Neticede ne oldu? Terör asgari düzeye girdi. Türkiye'de bu sırada 32 defa sınır ötesi operasyon yaptı. AK Parti iktidarı hükümete geldiğinde 2002 yılında, bir yılda verdiğimiz şehit sayısı 6'dır. Tokat'ta bir günde verdiğimiz şehitten daha az. Nasıl yaptık bunu, diplomasi ile...''

Öymen, bugün Bağdat'ta bir toplantı yapıldığını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
''Türkiye, Irak ve ABD. İşte çok doğru kararlar almışlar. Önemli gelişmeler bekleyecekmişiz. Biz bu müziği çok dinledik ama ne yazık ki elle tutulur bir sonuç alamadık. Vaktiyle Öcalan'ın yakalanmasında ABD'nin çok etkisinin olduğu söyleniyor. Bugün son 7 senede Kuzey Irak'ta yakalanıp da teslim edilen terörist bulunmamaktadır. Bir tanesi yakalanıp yargılanmış değildir. 4. Cenevre Protokolü, uluslararası anlaşma, ABD'ye Irak'ta asker bulundurduğu için güvenliği sağlama hükümlüğü veriyor. Niye yaptıramıyorsunuz bunu? ABD'ye gittiniz, Obama ile ne konuştunuz? Giderken sayın Başbakan bu konuları konuşacaklarını belirtmişti. Gayet tabi bu konular konuşulacak. Esas meselemiz bu.''

Onur Öymen, ''terörle mücadelede 2009 yılında Türk diplomasinin başarılı bir sonuç aldığının söylenemeyeceğini'' savunarak, ''Amaç sonuç almak. Sonuç alabiliyor musunuz, alamıyor musunuz? Maalesef sonuç alamadık. Şu Silopi'de yaşananlar hükümetin terörle mücadelede müzakere yöntemini seçtiğinin kanıtıdır. Başka hangi ülkede bunu görüyorsunuz? Silahı bırakmamış bir terör örgütü ile temas ederek, onu takdir ve teskin etmeye çalışarak sonuç almaya gayret eden hangi ülke var?'' dedi.