Bu daha başlangıç müziğe devam!
Foma grubu sessiz ama derinden emin adımlarla müziğine devam ediyor. "Zagazuga" isimli yeni parçalarını da yayımladılar.
cumhuriyet.com.trZagazuga “Gezi” olaylarından üç yıl önce yazılsa da kehaneti doğru bir şarkı. Çünkü Zagazuga, yaşadığımız toplumun gittikçe baskı altına alınması, nefes alabildiğimiz alanın süratle daralması ve bu konuda ses çıkarmamız gerektiği üzerine bir çığlık!
\n\nVokalde Evren Uysal, davulda Murat Tümer, basta Batur Yurtsever, gitar ve klavyede Dağhan Kök’ten oluşan Foma’nın “Ağzımda Tabanca” albümü kırgın ve öfkeli bir hissiyata sahip ama asla umutsuz değil. Zaten Foma’yı yaratan da bu umut.
\n\n-“Ağzımda Tabanca” çok şeyi anlatıyor ama derdini bir de sizden dinleyelim?
\n\n“Ağzımda Tabanca” her birimizin yaşadığı sevinç, coşku, hayal kırıklıkları, bireysel ve toplumsal travmalar ve kalp kırıklıklarının neticesinde geldiğimiz noktayı anlatıyor. Öyle bir an geliyor ki nefes alamaz oluyorsun ve işte o anda attığın çığlık “Ağzımda Tabanca”. Sesini duyan oluyor mu? Sen duydun mesela. Bazıları duymuyor, diğerleriyse duysa bile duymamış gibi yapıp yoluna devam ediyor.
\n\n-“Ağzımda Tabanca”da anlaşılabilir bir sound ve söz dizimi var. Nasıl bir süreçten geçtiniz de bugüne geldiniz?
\n\nBiz tanıtım EP’miz “Foma”yı 2008, ilk albümümüz “Albüm”ü de 2009’da yayımlamıştık. Albüm kayıtlarının bitiminden piyasaya çıktığı zamana kadar olan süreçte de boş durmadık ve üretim devam ediyordu. O şarkıları da 2009 sonbaharında kaydettik ve aslında “Ağzımda Tabanca” Ocak 2010’da her şeyiyle hazırdı ancak iki buçuk sene sonra Mayıs 2012’de piyasaya sürdük. “Albüm” toplamda daha karmaşık duyguların derlendiği bir duygu bütününü yansıtıyordu ve bugün hâlâ zevkle ve gururla dinlediğimiz bir albüm oldu. “Ağzımda Tabanca” ise daha direkt, kırgın ve öfkeli olduğumuz bir dönemi anlatıyor.
\n\n-Şarkılarınız coşkulu ve öfkeli. Ne yaşıyorsanız onlarda bulmak mümkün. Nasıldır üretim süreciniz?
\n\nTüm müzikleri birlikte ortaya çıkartıyoruz. Her hafta en az 2 gün düzenli olarak stüdyomuzda bir araya gelir bazen saatlerce çalar, bazen de sadece sohbet eder aletlere o gün elimizi bile sürmeyiz. Foma’nın temelinde yatan ve bizleri bir arada tutan şey en çok iyi dost olmamızın yanı sıra birbirimizden sonsuz keyif de almamız.
\n\n- “Zagazuga”ı yayımladınız şimdi de. Son iki ayımızın özeti bu şarkı ve klip. Sizin için nasıl geçti bu günler?
\n\nZagazuga Gezi olaylarından üç yıl önce yazıldı. İçinde yaşadığımız toplumun gittikçe baskı altına alınması, nefes alabildiğimiz alanın süratle daralması gibi konular herkes gibi bizi de yıllar öncesinden beri rahatsız ediyor, bu konuda ses çıkarmamız ve derdimizi anlatmamız gerektiğini düşünüyorduk. O duygularla yazılan bir şarkı. Ülkede son iki aydır yaşanan uyanış gerek kuralları koyanlara gerekse tüm dünyaya bu ülkenin düşünen ve hisseden insanlarının baskıya boyun eğmeyeceği ve sadece kendilerinin değil toplumun her kesiminin haklarını sonuna kadar savunacakları mesajı vermesi bakımından bir örnek oldu. Yaşanan olayların yarattığı sosyal travma daha da devam edecek gibi görünüyor. Kural koyucuların anlaması gereken şey ise artık yeni bir dünya düzeni var ve herkes bir diğerinin seçim ve yaşam şekline saygı duymak durumunda. Geçmişte yaşanan acıların giderilmesi geçmişle intikam duygusuyla hesaplaşmak olmadığı gibi ortaçağ kafasının da ne bireylere ne de topluma bir fayda getirmeyeceği aşikâr.
\n\n- “Foma Rock” diyebileceğimiz bir tavrınız var. Dinleyince hemen fark ediliyorsunuz. Peki, öncelikleriniz neler müziğinizde?
\n\nBirincil önceliğimiz hiç bir şekilde hesap kitap yapmadan içimize sinen müziği yapmak. İkincisi ise yaşadıklarımızı yazmak. Bir araya geldiğimizde herhangi birimizin baskın olduğu değil ‘ortak’ bir ses çıkartmak için yola koyulduk ve bunu becerebildik!
\n\n- Rock müzik Türkiye’de bir muamma, hem sertleşme sorunu var hem de poplaşma. Nedir bu konudaki yorumlarınız?
\n\nAslında sertleşme ve poplaşma sorunu olmayan birçok üretim yapılıyor memlekette ancak yeraltından çıkamıyor bir türlü. Ana akım medya her nedense hâlâ bunlara yer açmıyor. Durum böyle olunca da göz önüne sadece diğer örnekler çıkıyor. Bugün bazı müzik televizyon kanalları ve radyoları “popüler” olmayan şarkıyı asla çalmıyor. Sonra da ‘Sektör çöktü’ diye şikâyet ediyorlar. Peki siz çalmazsanız nasıl tanınacak o şarkı? Müziğe de hızlı tüketim malzemesi muamelesi yaparsan sonra sektör gelişmiyor diye şikâyet etmeyeceksin zira o sektörün bir dişlisi de sensin dostum!
\n