Brexit, Berlin ile Paris dengesini bozabilir

Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ebru Canan-Sokullu, şu anki tablonun İngiltere ile AB arasında Brexit konusunda 29 Mart’a kadar kesin uzlaşısının olmayacağını gösterdiği düşüncesinde. Fransa ile Almanya’nın kıtadaki hırslı stratejik hedefleri açısından İngiltere’nin bir denge unsuru oluşturduğunu söyleyen Prof. Canan-Sokullu, Brexit’in yaşama geçmesiyle birlikte Birliğin finansal açıdan güçlü bir kaynağını yitireceğine de işaret ediyor.

Mine Esen/Cumhuriyet

-AB ile İngiltere, sancılı boşanma sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

AB’den anlaşmasız ayrılma seçeneği sadece İngiltere için değil, Birlik açısından da yeni gerilimleri beraberinde getirecektir. Öte yandan, AB liderliklerinden yeni müzakerelere kapının kapatıldığı mesajlarının yanı sıra unutmamamız gereken bir diğer unsur da geçen aralık ayında Birliğin en yüksek yargı organı olan Avrupa Adalet Divanı’nın İngiltere’nin AB’den ayrılmayı tek taraflı olarak iptal edebileceğini ilişkin kararı. Bu AB Komisyon Başkanı Juncker başta olmak üzere Birliğin Londra’ya yönelik “taviz yok” çıkışlarına karşılık Adalet Divanı’nın açık kapı bırakması anlamına geliyor. Bu İngiltere için bir anlamda can simidi olabilir. 

-İngiltere Başbakanı May’in müzakere süreci karnesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

May tüm eleştirilere karşın Brexit referandum sonucu kararının arkasında durdu, geri adım atmadı. Çıkış için elinden geleni yapmaya çalıştığını söyleyebiliriz, iç siyasetle birlikte AB ile de yoğun temas trafiği yürütüyor. Ama gerek İngiltere’de gerekse AB içerisinde siyasiler kadar kamuoyuna anlatmada da zorluklar yaşadığı ortada.

Güçlü ekonomi unsuru

- Herkesin birbirine küstüğü bir boşanmanın etkileri ne olur?

Birleşik Krallık’taki Brexit depremi İskoçya, İrlanda’da bağımsızlık cephesinin sesini yükseltmesine, bölünme kaygılarına yol açabilir. Ancak unutmamak lazım ki kriz havası ne kadar ağır olursa olsun İngiltere AB içinde Almanya’dan sonra ikinci, küresel açıdan bakarsak ise G7 içindeki en güçlü ekonomilerden birisi. Brexit’in yaşama geçmesiyle ABD ile İngiltere arasında ticaretin kendine daha avantajlı bir yol bulması da mümkün. Şu anki tabloda AB’nin kaybedeni Londra olur mantığı da bir noktada tam gerçeği yansıtmıyor. İngiltere’nin çıkışı gerçekleşirse ticari açıdan üçüncü taraflar için aşılması güç Avrupa kalesi aşınmış olacak. Bunun AB için etkileri de azımsanmayacak ölçüde. Göçten iklime pek çok konuda AB kurumlarına ciddi mali kaynak sağlayan güçlü bir ülke İngiltere. Balıkçılık konusunu es geçmemek gerek, Birliğin can alıcı politikalarından bir tanesi ve taraf ülkeler –özellikle İspanya, Fransa ve Hollanda açısından karasularında balıkçılık politikaları nasıl yeniden düzenlenecek, kotalar ne doğrultuda kim tarafından belirlenecek gibi pek çok sorunu beraberinde getiriyor. Brexit sonrası AB kuralları çerçevesinde kotalara İngiltere uymayabilir. İngiliz balıkçıları lehine kotaları azaltabilir, karasularına giriş çıkışı zorlaştırabilir. Fransa, İspanya, Hollanda balık sektörü bu konuda kaygı duyabilir. Bu, sorunlu alanlardan sadece birisi. 

AB içinde Berlin-Paris hattının Birliğe yönelik uzun süredir ortak savunma, ordu kurulması hedefi var. İngiltere’siz bu ne kadar mümkün...

Güvenlik konusunda NATO’dan tamamen bağımsız bir Avrupa Ordusu kurulması fikrinin öyle hemen yaşama geçebilecek bir noktada olduğu düşüncesinde değilim. Özellikle ulusal kimlik vurgulu iktidarların çıktığı Avrupa coğrafyasında, AB üyesi ülkelerin kendi aralarında ve ayrıca NATO ile de görüş ayrılıkları sürerken ortak Avrupa Ordusu projesi şu aşamada ivedi bir şekilde hayata geçebilecek gibi görünmüyor. Bir de Avrupa’nın iki güçlü lokomotifi Berlin-Paris hattında İngiltere bir denge unsurudur. Almanya’nın Doğu Avrupa’ya yakınlık politikası Fransa’yı genel olarak tarihsel olarak tedirgin etmiştir. Fransa’nın ta Napolyon döneminden beri istediği kıta Avrupası’nda en güçlü olma hedefi ise şu an için yaşama geçebilecek gibi değil. Bu da Berlin- Paris hattının tarihsel güç dengesi açısından İngiltere’ye duyulan ihtiyacını ortaya koyuyor bir bakıma.

AP seçimleri önemli

-İngiltere’de yeni bir referandum olasılığı mümkün mü?

İngiltere’nin AB’den çıkışı bu tartışmalı sürece bakarsak 2022’ye de sarkabilir, böyle bir durumda yeni bir referandum olasılığını da dışlayamayız, çünkü kamuoyunda bu talepte olan kesimler azımsanmayacak kadar ve artan bir şekilde seslerini duyuruyor. Ayrıca 26 Mayıs’ta sonuçlanacak

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri de önemli. Diyelim ki bu seçimler öncesinde İngiltere AB’den çıkışını yaptı, peki o zaman AP’de İngiliz vekillerden boşalan sandalyelere ilişkin dağılım nasıl yapılacak, denge nasıl sağlanacak. Tüm bunlar üye ülkelerin ulusal çıkarları açısından son derece önemli süreçler. Ki burada aşırı sağcı, popülist, AB’ye şüpheyle yaklaşan siyasi akımların etkisini artırdığını ve AP seçimlerinde oylarını ve vekillerini arttırma olasılıklarını da hesaba katmamız gerekiyor.

‘TÜRKİYE  DESTEKÇİSİNİ KAYBEDECEK’

Brexit süreciyle birlikte İngiltere’ye giden Türkiye vatandaşlarına çalışma, işyeri açma olanağı veren Ankara Anlaşması’nın akıbetinin nasıl şekilleneceği önemli. Bu çerçevede taraflar arasında görüşmeler de sürüyor zaten. Diğer yandan ise Ankara-Brüksel hattında gerilim kaynaklarından olan sığınmacılara yönelik mali yardım ve aday ülkelerin Birlik bütçesinden alacakları mali yardım kotalarında daralma kararının Türkiye’yi ne yönde sıkıntıya sokabileceği konuları düşünüldüğünde Birliğe ciddi bütçe katkısı yapan İngiltere’nin ayrılmasıyla bütçe krizi daha da belirsiz hale gelebilir. İngiltere’nin Gümrük Birliği’nden çıkma olasılığı, buna üye Türkiye için ticari ilişkileri ilerletmesi önünde ciddi bir engel teşkil edecektir. Sonuç olarak unutulmaması gereken asıl konu, Türkiye’nin üyeliği sürecinde Türk tarafının AB içindeki en önemli destekçilerinden olan İngiltere’nin desteğinden yoksun kalması olasılığı esas itibarıyla Ankara için en temel sorun olarak kabul edilmelidir.