Bizim sorunlarımız

Şimdi de domuz gribi. Kanada’da görülen virüs yayıla yayıla ilerliyor, yazılanlara göre. Önlemler elbette önemli. Hem yurtdışı giriş çıkışlar için, hem de yurtiçi önlemleri…

Elbette bunlar tıbbın işi. Ama birey olarak bizlerin de alacağı önlemler elbette var. Bunlar yayın organlarınca gündeme gelmekte, getirilmekte. Yerine getirip uygulamak da bizim işimiz artık. Eh, sağlığımız için bu kadarını da yapalım . Kayıtsız kalmadan ama abartıp, paniklemeden.

Bizim DNA’larımızda mı var, bilmiyorum. Her ikisini de pek severiz. Kendi çabamız yerine başkalarından bekleriz.

Bu genel anlamda da öyle. Ekonomimizi IMF’ye ve Dünya Bankası’na emanet etmişiz. Borç alarak işi götürüyoruz. Nereye değin gider bilemem. Yabancı gelsin, yatırım yapsın diye; neredeyse yalvar yakarız. Başka konularda da bu yönlerimiz gizli saklı değil. Kendi kültürümüz konusunda bile takıntılarımız yok mu? Yok olur mu? Neyimiz tamam ki, o eksik olsun! Bir grubumuz çağdaş, uygarlıktan, bilimden, Cumhuriyetten yana iken ve Atatürk yolu varken... Bunlar bir kenara konacak sorunlar değil. Bazıları zamana bırakılsa da en azından çözüm aranmalı, hem de akılcı ve bilimsel yollardan…

Krizi de unutmuş değilim. Buna bağlı olarak artan işsizlik ve işten çıkarılmalar, kapanmak zorunda kalan işyerleri, fabrikalar… Unutulur mu hiç.

Denize de dökemeyiz hiçbirini… Çünkü onlar bizim sorunlarımız. Bizim sorunlarımızı bana göre, yine biz çözmeliyiz. Bize yakışanı bu olmalı.

Çünkü:

“Biz biliriz bizim işlerimizi/İşimiz kimseden sorulmamıştır…”

Ve çünkü: Başka Türkiye yok