Bizi Nâzım'la Che tanıştırdı
Eşi Adys Cupull ile birlikte 30 kitabın yaratıcısı olan Kübalı yazar Frolian Gonzalez'in Che Guevara ile ilgili 16 eseri var. Gonzalez, Che ile ilgili çalışmaları sırasında Nâzım Hikmet'i tanıdıklarını anlatıyor.
cumhuriyet.com.trBu yıl TÜYAP’ın onur konuklarından biri olarak İstanbul’a gelen Kübalı yazar Frolian Gonzalez, eşi Adys Cupull ile uzun yıllar Che Guevara üzerine çalışmalar yapmış. Gonzalez, başlangıçta Küba’nın ulusal kahramanları Jose Marti ve Julio Antonio Mella ile ilgilendiklerini ancak 80’lerde Bolivya’da diplomatik görev üstlendiği dönemde (1983-87) Che’ye yöneldiklerini anlatıyor. Bundan sonra zorlu bir işe kalkışıyorlar, Che’nin bulunduğu her yeri ziyaret edip izini sürüyorlar. Ormanlar, kamp yerleri, köyler, 10 Ekim 1967’de katledildiği nokta ve sonra Villagrande... Onun temas ettiği tüm noktalardan insanlarla konuşuyorlar, 300’den fazla kişiyle: Eski CIA ajanları, öğretmenler, Che’ye ihanet eden köylüler, askerler...
Bu çalışmaları sırasında, onu anlamak için her bir satırına araştırmacı bir şekilde eğilirken Nâzım Hikmet’in bir dizesiyle karşılaşıyorlar. Bundan sonra Nâzım’ı keşfediyorlar. Küba ziyaretini, Küba dostu olduğunu, sonra Sovyetler Birliği’nde sürgünde ölüşünü öğreniyorlar. Böylelikle Kübalılar, Che sayesinde Nâzım’ı yeniden tanımış oluyor.
Eşiyle birlikte 30 kadar kitap çalışmasına imza atmış olan Gonzalez, bu kitapların 16’sının Che ile ilgili olduğunu belirtiyor. Onlarca dile çevrilmiş olan kitaplardan biri de “CIA, Che’ye karşı” ismiyle Türkçede yayımlandı.
Yaramaz bir çocuk
Gonzalez ile, Che’den ve Nâzım’dan konuşuyoruz.
- Siz çok uzun zaman Che üzerine çalıştınız, Che Guevara’yı tarif eden en temel nitelikleri nelerdir diye soracak olsam ne yanıt verirdiniz? Ve bilmediğimiz yönleri üzerine neler söyleyebilirsiniz?
- Evet, Che ile ilgili 16 eser vücuda getirdik bugüne dek. Bolivya’da Che’nin bir anı gibi saklandığını, bir aziz gibi görüldüğünü fark ettik. Ama hayat öyle değil. Che de bir insandı. Büyük, cesur bir insandı. Ama sadece bir insandı. Bu nedenle, çocukluğunu anlamaya çalıştık, gençliğini anlamaya çalıştık. Fark ettik ki, çok yaramaz bir çocukmuş. Bunu bize, çocukken bulunduğu bir dağ köyü olan Alta Gracia’da onunla birlikte olmuş olan kişiler anlattı. Che’yi annesi buraya götürüyor, astımının tedavisine iyi geleceğini düşündükleri için. Astımı tedavi olmuyor ama, Che çok hareketli bir çocukluk geçiriyor. Anlatılanlara göre, köyün zengin ve fakir çocukları arasında köprü olmuş. Bir de Che kişiliğine dair önemli ipuçları içeren bir anısı var.
Evlerinin yanında çok büyük bir ağaç varmış. Bir gün bir arkadaşıyla birlikte bir kediyi ve şapkayı alıp ağaca çıkıyorlar. Bir deney yapacaklar. Kediyi şapkaya bağlayıp aşağıya bırakıyorlar. Tabii kedi dört ayak üzerine düşüyor. Ama kedinin bu özelliğini bilmeyen Che, deneyinin başarıya ulaştığını zannediyor. Daha sonra bir ileriki aşamaya geçiyorlar ve Che’nin kız kardeşi ve bir şemsiyeyle aynı deneyi yapmaya kalkıyorlar. Çevredeki komşular can havliyle ağacın altına gelip onu durdurmaya çalışıyor. Bu arada, deneyin mutlaka yapılmasını isteyen kızkardeş yaygarayı koparıyor. Ancak Che uyarıları dinliyor. Burada Che’nin ‘araştırmacı’ özelliğinin yanında önemli bir başka özelliğini görüyoruz: Bir şey yanlış gittiğinde bunun farkına varma.
Kendini geliştirme yolunda olanlar, bu gelişim sonucunda başkalarına yardım etmek isteyenler söz konusu olduğunda biz diyoruz ki, ‘Evet Che böyle biriydi.’ Bizim için Che kendini başkasının yerine koyabilme, empati anlamına geliyor. Adaletsizliğe karşı savaşmak, kendisini öne çıkarmadan herşeyi kollektivizm içinde çözmek.