Bir ulusun kurtuluşa, çağdaşlığa kapı açan ‘Büyük Zafer’inin 99. yılı
Yoksul ve yorgun Anadolu insanının, kadınıyla erkeğiyle işgale ve mandacılığa karşı şahlanışının 99. yıldönümünü kutluyoruz.
cumhuriyet.com.trYıl 1918...
Türkiye, İtilaf devletleri tarafından işgal altına alınmış ve Türkler Anadolu’dan tamamen silinmek isteniyor.
Mustafa Kemal önderliğinde kurulan ordu, Birinci ve İkinci İnönü Savaşları’nda düşmanı durdurmuştur. Fakat Yunanlar bu kayıptan sonra İngilizlerden cephane desteği almış ve Türkler, kendilerinden hem sayı olarak hem de cephane olarak çok daha üstün bir konumda olan Yunan ordusuna karşı Kütahya-Eskişehir’de mağlubiyet almıştır. Bunun üzerine Mustafa Kemal, İsmet Paşa’ya ordunun Sakarya üzerinden Polatlı’ya çekilmesini emreder. İsmet Paşa ise bunun mümkün olmadığını, bulundukları yerden Mustafa Kemal’in geri çekilmesini emrettiği alan arasında kilometrelerce fark olduğunu ve bu sırada halkın korunmasız kalacağını söyler. Fakat mecburen emri yerine getirir. Mustafa Kemal’in geri çekildiğini, kaçtığını düşünen Yunan askerleri daha da cesaretlenir.
DÖNÜM NOKTASI
Mustafa Kemal ise Türklerin Orta Asya’dan beri kullandıkları taktiksel bir yöntem izlemektedir. 12 Ağustos 1921’de ordunun başına, Başkomutan olarak geçen Mustafa Kemal, Yunan ordularını beklemeye başlar. Yunan ordusu, 9 gün boyunca ilerledikten sonra gelir ve tam 22 gün 22 gece süren, dünya tarihinin en uzun meydan muharebesi olan Sakarya Meydan Muharebesi başlamış olur. Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası sayılan ve Atatürk tarafından “Melhame-i Kübra” olarak anılan Sakarya Muharebesi, Türklerin savunma durumundan taarruza geçerek aldığı önemli bir zafer niteliği taşımaktadır. Bu zafer üzerine, Yunan komutan, Anastasios Papulas birliklerini kaydırmaya, yani geri çekmeye başlamış ve Yunan ordusu Türkler’e karşı ağır bir yenilgi almıştır.
RESMEN DELİLİK
Mustafa Kemal, Türk istikbalini ve 11 yıldır savaş içinde olan halkı kurtarmak için sürekli çalışır. Fakat yapılan tüm toplantılarda yer alan İngiliz ajanları sebebiyle alacağı her kararı gizlilik ile yürütmek zorundadır. Bunun üzerine, 28 Temmuz 1922’de Akşehir’de düzenlenen, Mustafa Kemal’in, Büyük Taarruz planlarını yaptığı, gizli bir içtima niteliği taşıyan, Türkiye’nin kaderini değiştiren bir futbol maçı yapılır. Maçın bittiği akşam, Mustafa Kemal, beklenmedik bir şekilde diğer komutanlara taarruz emrini verir. Neredeyse herkes şaşkın bir şekilde, bunun resmen delilik olduğunu düşünür.
YUNANLILARIN BOZGUNU
Mustafa Kemal’in Akşehir’de düzenlediği son toplantıdan sonra tüm birlikler harekete geçer. Herkesin Ankara’da sandığı Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve Fevzi Paşa da hemen arkasındadır. Sessiz yürüyüş başlamıştır. Saatler sabaha karşı dördü gösterdiğinde ordular hedefine ulaşır ve İsmet Paşa komutasındaki Türk topları birbiri ardından ateşlenir. Güneyde bozguna uğrayan Yunan ordusu geri çekilir. Mustafa Kemal’in planı tam olarak istediği gibi ilerlemektedir. Yalnızca Çiğiltepe’deki birlik ilerleyememiştir. Mustafa Kemal Paşa, 27 Ağustos sabahı Albay Reşat Paşa’yı arayarak Çiğiltepe’yi ne zaman alacaklarını sorar. Albay Reşat Paşa ise yarım saat sonra alacağının sözünü vererek telefonu kapatır. Fakat Albay Reşat Bey sözünü tutamadığı, tepeyi yarım saatte alamadığı için intihar ederek yaşamına son verir. Albay Reşat Paşa’nın ölümünden kısa bir süre sonra Çiğiltepe alınır. Atatürk ise çok sevdiği Reşad Bey’in ölümüne oldukça müteessir olmuş ve soyadı kanunu çıktıktan sonra, Reşat Bey’in ailesine , “Çiğiltepe” soyadını vermiştir.
MUCİZENİN SIRRI
Bu plana hiddetle karşı çıkan Yakup Şevki Paşa ise pişmanlığını dile getirerek, “Ben tecrübesiz, kararsız, korkak bir asker değilim. Ama ne iddia ettimse tersi çıktı. Neye karşı durdumsa mahcup oldum. Yahu bu mucizenin sırrı ne?” diye sorar. Fevzi Paşa, Yakup Şevki Paşa’nın elini okşayarak cevaplar:
“Mustafa Kemal Paşa”