Bir okuma şöleni

Tahsin Yücel'in 14 öyküden oluşan Golyan Devrimi adlı yapıtı, Bin Bir Gece Masalları tadında, ince ironisiyle, okuru sıkmayan, olağanüstü güzellikte bir kitap. Tahsin Yücel'in ne denli büyük bir yazar olduğunu, kurgu ve dil ustası oldugunu, Golyan Devrimi'ni okuyunca bir kez daha anlıyoruz. Yücel, anlatılanların köklerinin bizde olduğunu ustaca sezdiriyor, bir bellek tazelemesine götürüyor okuru.

cumhuriyet.com.tr

Hayristan adlı düşsel Arap ülkesinin son elli altmış yıllık çalkantılarını, tortularını, Başkan'ı, Başbakan'ı, bakanları, generalleri, dönek gazetecileri, işadamlarını ve randevuevi patroniçelerini enine boyuna anlatıyor Tahsin Yücel. Aslında anlatılanların köklerinin bizde olduğunu ustaca sezdiriyor, bir bellek tazelemesine götürüyor okuru. Öyküler birbirinin içinden çıkarak okura zaman boyutunda bir bütünlük ve devamlılık duygusu veriyor.Öykülerdeki Hayristan ülkesinin ruhu hastadır. Ülke iyi yönetilmemektedir. Yoğun bakımdadır. Dünyanın en borçlu ülkesidir. Bin türlü belanın, işsizliğin, yalanın geçerli olduğu ülkede, emperyalizmin oyuncağı olmuş hükümetler, dinsel sömürü, Allah satıcılığı, türban baskısı dizboyudur. Sıradan insanlar, 'Bakalım sonumuz ne olacak?' düşleri içindedir. İrtica ve bölücülükle ortak hareket eden emperyalizme, ülke, varını yoğun satmış, bütün kültürel değerlerini kemirtmiştir. Kitapta yer alan Tarih ve Talih öyküsünde, Hayristan'in gazetesi 'Halas'in ünlü başyazarı Harun Elmansur anlatılıyor. Harun Elmansur bir İngiliz gibi yetişmiştir. Yazılarını İngilizce yazmaktadır. Ülkesinde İngiliz sömürgeciliğine karşı çıkanların aksine, İngiliz çıkarlarını, İngilizlerden daha iyi koruyan, beyni, kişiliği hadım edilmiş bir sömürge aydınıdır. Harun Elmansur, ülke gerçeklerini iktidara göre yorumlayan, devlet başkanının etekleri arasından çıkmayan, rahat yasama olanaklarına kavuşabilmek için kıldığı namazın kıblesini bile değiştiren fırıldak bir gazeteci tipidir. Golyan Devrimi okuyucuları anımsayacaklardır, Harun Elmansur tipi gazetecilerin ülkemizdeki çokluğunu ve bunların kimler olduklarını..

'Başkanlar ve Kadınlar'

Başkanlar ve Kadınlar, öyküsünde Başkan Elhalas'in kadınlara olan düşkünlüğü, polis müdürünün eşiyle olan aşk ilişkisi anlatılıyor. Başkan, polis müdürünün eşiyle üst katta sevişirken, müdür hazretleri, onların güvenliğini elinden geldiğince sağlamaya çalışır. Bu olay kurmaca bir öykü değildir ve ülkemizde 1950'li yıllarda yaşanmıştır. Büyük İkili de ülkenin randevuevi patroniçesi Kadriye ile işadamı Halil Elcemal'in ilişkilerini okuyacaksınız. Diğer bir öyküde ise, ülkede 'dönek'liğin mimari ve siyasi travesti, ünlü gazeteci Mecit Elfahri ile oğulları anlatılıyor. Mecit Elfahri, Atatürk'ü, Lozan'ı, Kurtuluş Savaşı'nı, bağımsızlığı, sosyalizmi savunan, emperyalizme şiddetle karşı çıkan biridir. Ne ki özel yaşamında hovardanın tekidir. Karısını aldatmaktadır. Aldatmalardan bıkan karısı Ziyneti, kocasından intikam almaya kararlıdır. Apartmanın önünden geçmekte olan, iri yarı, genç, gür sesli, 'eskici' parçasını alır içeri. Kocasının gardırobundaki bütün elbiseleri yere atarak üstünde inatla ve hırsla sevişir onunla. Bu ilişki sürer. Sonra iki oğlan doğurur. Mecit Elfahri, oğullarının kendisine benzemesiyle öğünür. Oysa oğullarının kendisiyle bir benzerliği yoktur. Onları Sorbonne, Oxfordda okutur. Oğullar yurda dönünce, babalarının o güne kadar savunduğu bütün görüşlere karşı çıkarlar. Onlara göre Kurtuluş Savaşı palavradır. Kurtuluş Savaşı'na katılanlar bu ülkeye en büyük kötülüğü yapmışlar, ülkemiz ve halkımıza büyük zararlar vermişlerdir. Oğulları, emperyalizmin sadık neferleri olmuşlardır. Mecit Elfahri, oğullarının etkisiyle çalıştığı gazeteyi ve elli yıldır savunduğu temel görüşleri değiştirir. İnsanları ezenlerin karşısına dikileceği yerde, kendi çıkarının en yükseğine ulaşabilmek için daha önce yazdıklarının karşısına geçerek, 'dönek'liğin doruğuna çıkar. Dönüştürücü ve Alıntı Ustası adlı öykülerin kahramanları aynıdır. Hayristan'ın Nobel Edebiyat Ödülü adayı Faruk Elmukrim'dir. Elmukrim su gibi İngilizce bilir, romanlarını İngilizce yazar. Dünya edebiyatına mal olmuş bazı büyük yapıtları okuyup kendince özümseyerek, roman konularını, mekânlarını değiştirerek sözüm ona 'yeni roman akımı' adı altında yayımlar ve dönüştürü ustalığının doruğuna çıkar. Aynı zamanda çok iyi bir pazarlamacıdır Elmukrim. Sonuçta beklediği Nobel Edebiyat Ödülü'nü alacaktır.

Golyan Devrimi ve sürü toplumu

Denizde toplu bir biçimde yaşayan minicik Golyan balıkları üzerinde bilim adamları bir deney yaparlar. Balıklardan birinin beynini açarak sürüde birlikteliği sağlayan beynin ön bölümünü keser atarlar. Gerekli bakımı yaptıktan sonra yarım beyinli balığı türdeşlerinin arasına bırakırlar. Ne var ki, içinde yer aldığı sürüyü rahatlıkla bırakan, ayrı baş çeken bir balık olmuştur. Yarım beyinli balık böyle olunca, diğer balıklar da onun peşinden giderler. Böylece yarım beyinli balık, tam beyinli balıkların tartışmasız önderi olur. Hepsi yarım beyinli balığı izler. İnanılmaz bir sürü toplumu olur çıkarlar. İslam tarihinde Muaviye'nin Şam'a gelen Hz. Ali taraftarı tüccara söylediği: 'Ali'ye selam söyle! De ki, Muaviye'nin dişi deveye göz göre göre erkek deve diyecek yüz bin adamı var' sözlerini anımsattı bu öykü bana. Onca iletişim çağında, günümüzde, dişi deveye erkek deve diyecek milyonlarca insan olduğunu da unutmayalım. Yarım beyinli başkan, 'iki kere iki dört eder' dediğinde, yüz binler, isterik çığlıkları atarak, 'Yaşa', Varol!!' sesleriyle inletirler ortalığı.Almanya'da dünyayı ateşe veren Hitler, İtalya'da Mussolini, günümüz ABD'sinde Bush, seçimle gelmediler mi? Adnan Menderes yıllar önce, 'odunu aday göstersem mebus seçtiririm' dediğinde, halkın 'Biz odunu seçecek kadar aptal mıyız?' demesi gerekirken, Menderes'i alkışlamadılar mı?Yarım beyinli liderin yönettiği Hayristan, her yıl kötüye gider. Ülkede her gün bir düzine insanı öldürten terörist başı Elyesevi'yi dünyanın en büyük devletinin elinden alarak, yaşam boyu deliğe tıkayan Başbakan Naim Eltalihi'ye düşman kesilirler. Yarım beyinli Başbakan, yoksul halka ikişer üçer kiloluk yiyecek paketleri dağıttırır. Valiler, kaymakamlar da teker teker evlere gidecek, halka ihtiyaçlarını soracaklardır. Ülke insanları yüzyıllardır hiç değişmemiş bir hayatın yoksul dokusu içinde, yerleşik ahlak anlayışları, küflenmiş gelenekleriyle yazgılarını sürdürmeye çalışırlar. Her seçimde bir şeylerin değişeceğini sanırlarsa da tersi olur. Hayristan yıl be yıl gericiliğe doğru yol alır. Karaçarşafsız, türbansız sokağa çıkan kadınlar, meçhul kişilerce öldürülerek, başları türbanlanarak toprağa verilir. Yaklaşan gerici bataklığın, alçaklığın, çürümenin kokusundan başka bir şey değildir, yarım beyinlilerin yönettiği Golyan Ülkesi... Golyan Devrimi/ Tahsin Yücel/ Can yayınları/ 272 s.