Bilinmeze gidiyorlar
Onlara metroda rastladık. İstanbul’un en soğuk günlerinden birinde kent merkezine ailecek dilenmeye gidiyorlar. Gözlerinde türlü endişeyle...
Erk Acarer / CumhuriyetSuriye İnsan Hakları Örgütü 2014 yılı raporu, savaşın devam ettiği ülkede 6 milyona yaklaşan sığınmacı sayısı olduğuna dikkat çekiyor. Suriye içerisinde yer değiştirmek zorunda olanların sayısının da 7 milyonun üzerinde olduğu kaydediliyor. SNHR’nin, iç savaşa ilişkin raporunda, 2013 sonunda, 3.1 milyon olan sığınmacı sayısının 2 milyon 735 bin artarak 5 milyon 835 bine ulaştığı, bunların yüzde 50’den fazlasını çocukların, yüzde 35’ini kadınların, yüzde 15’ini ise erkeklerin oluşturduğu belirtiliyor. Rakamlar, genel yargıyı ve “dünyanın acı tarihindeki” geleneği bir kez daha temize çekiyor: Savaşlardan en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor.
Aynı raporun Türkiye’yi ilgilendiren kısmı da son derece çarpıcı. Türkiye; Lübnan, Ürdün ve Irak’ın önünde 1.9 milyon kişiyle en çok Suriyeli sığınmacının bulunduğu ülke olarak ilk sırada yer alıyor.
Sayıları çok daha fazla
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) ortak çalışmasıyla oluşturulan 2014 raporu ise SNHR’yi doğruluyor. Kasım 2014 itibarıyla hazırlanan rapor, Türkiye’de resmi olmayan rakamlara göre 2 milyon civarında Suriyelinin yaşadığını gösteriyor. Resmi verilerin kullanıldığı raporda, sığınmacıların sadece 228 bininin kamplarda yaşadığı kaydediliyor. Açıkçası savaştan kaçan insanların yüzde 90’ı kamp dışında yaşam mücadelesi veriyorlar. “Sığınamayanların” başta sınır bölgeleri olmak üzere ağırlıklı olarak 16 kentte bulunduğu resmi verilere yansıyor.
Buz gibi yolculuk
Suriyeli sığınmacıların yaşama tutunabilmek için tercih ettikleri şehirlerden biri de taşı toprağı altın İstanbul. Resmi veriler, savaştan kaçıp gelenlerin 330 bininin İstanbul’da yaşadığını gösteriyor. Aslında sayının çok daha fazla olduğu biliniyor. Çünkü bu rakam, oturma izni olan ve kayıtlara geçmiş olanlarla sabit. 30 bine yakınının yaşamını dilenerek sağladığı bilgisi durumun vahametini ortaya koyuyor. İstanbul’un köhne mahalleleri, yıkılmaya yüz tutmuş evleri ve öteden beri garibanı sırtında
taşıyan Eminönü, Küçükpazar’ın bit garantili, perdesiz, kalorifersiz otel odaları... İstanbul’un lapa lapa
kar yağan en soğuk günlerinden birinde, manzaralarına ve bir drama tanık oluyoruz. Süleymaniye’nin aşağı tarafındaki mahallede yaşayan bir ailenin “o buz gibi” yolculuğunu izliyoruz. Oturdukları mahalleden dilenmek için şehir merkezine çoluğuyla çocuğuyla gelen aileler metro vagonlarında düşünceli gözlerle objektife yansıyor.
Lapa lapa yağan kar altında belki de dünyanın en zor mesleğini icra edecekler. Çocuklar bu yükle büyüyecek, büyüyünce ne olmak istediklerini onlara kimse sormayacak. Avuç açıp kazanabildikleri parayla akşam karınlarını doyurup günlük ya da aylık kiraya katkı yapacak. Dilencilik merkezleri İstanbul’un AVM’leriyle ünlü en pahalı semtleri... İstanbul... Şehirde çelişkiler üzerinden bir yaşam akıyor. Tıpkı ülke gibi, tıpkı dünya gibi...