Beton zeminde 'oyun'
Minikler dün "okullu" oldu. Annelerinin eteklerine yapışmış, babalarına sarılmış, bırakmak istemiyorlar onları. Aileler "çocuğum damgalanır" korkusuyla rapor almamış ama içleri de rahat değil...
cumhuriyet.com.tr4+4+4 sistemi, dün 66 aylık miniklerin “okullu” olmasıyla başladı. Çoğu hiç okulöncesi eğitim almamış olan minikler ve velileri, “uyum programı”nın ilk gününü çok tedirgin geçirdi. Çocuğu damgalanmasın diye rapor almayan veliler, ilk gün okul bahçelerinden ayrılmadı, teneffüslerde çocuklarını tuvalete götürdü, karnını doyurdu.
Bu hafta boyunca günün 3 saatini okulda geçirecek olan minikler, bahçesi uygun olmayan okullarda hep sınıflarda kalacak.
Kurtuluş’ta bir ilköğretim okulunun bahçesindeyiz. Minikler, annelerinin eteklerine yapışmış tedirgin bir bekleyiş içindeler. Ağlayan yok, ama mutlu görünen de yok! Hepsi forma giymiş.
Minicik çocuklarda forma yakışmamış...
Koyu gri etek ve pantalon, beyaz tişört. Hiç yakışmamış bu forma minicik çocuklara. Hele de kızların etekleri çok uzun, bol. Nasıl oynayacak çocuklar bu uzun eteklerle? Şortlar, taytlar, eşofmanlar giyseler daha uygun olmaz mı yaşlarına?
5.5 yaş civarındaki çocukların anneleri çok tedirgin. Çocukları damgalanır korkusuyla rapor almamışlar, ama içleri hiç rahat değil. Okulun 1-E şubesi öğrencilerinden 69 aylık Ali, hiç okulöncesi eğitim almamış. Annesi Feriha Yalvaç, oğlunu geçen yıl bu okulda anasınıfına yazdırmak istemiş, ama küçük olduğu için kabul edilmemiş, özel anaokulu için de paraları yokmuş. Rapor için gittikleri Şişli Etfal Hastanesi’nden de elleri boş dönünce, Ali, hiç hazır olmadan “okullu” oluvermiş.
Mine’nin annesi Hatice Karabulut, hemşire olduğu için rapor almayı aklından bile geçirmemiş. Karabulut, “Sağlık Bakanlığı’nda, alınan her ilaç, her rapor, her tetkik, sağlık dosyalarına işleniyor, ‘gelişimi uygun değil’ raporları da bu dosyada ömür boyu kalacak, hangi çocuğun ne zaman karşısına çıkacağı belli olmaz. Ama gene de çevremizde çok rapor alan oldu, mecbur kaldılar çocukları çok küçük olduğu için. Veliler topyekûn ayaklanmalıydı bu sisteme karşı, o zaman geri adım atılabilirdi belki” diyor.
Boya badanaile hazırlık!
Okul müdürü bahçede konuşma yapıyor, “4+4+4’e en hazır okullardan biriyiz. Boyamız, badanamız, tadilat işlerimiz yapıldı” diyor.
4+4+4+’e en hazır okulda bile...
Bahçe denilen yer küçük, beton zeminli bir alan.
Çocuklar koşarken düşse, başını, kolunu çarpsa ne olur diye düşünmeden edemiyor insan.
Öğretmenlerden öğrendiğimize göre, çok yaralanmalar oluyormuş zaten. 1. sınıfların çok oyun saati olacak. Bu “4+4+4’e en hazır” okulda, miniklerin oynayacağı alanın, çocuk parklarındaki gibi kauçuk zeminle kaplanması gerekmez miydi?
‘Eğer kâğıt yoksa eteğime silerim’
“Bahçe, 1. sınıfa başlayan miniklere hiç uygun değil, ama belki okulun içi gerçekten hazırdır 4+4+4’e” diyerek giriyoruz içeriye. Mine, sınıfına girmeden tuvalete gitmek istiyor, birlikte gidiyoruz. Üç kabin var, üçü de alafranga. Tuvalet kâğıdı da yok, kâğıt takabilecek bir mekanizma da. Tuvalet musluğuna uzun bir hortum takılı. Çocukların ayakları takılmaz mı bu hortumlara?
Mine’ye annesi yardım ediyor tuvalette. “Tuvalet kâğıdı olmadan çocuklar ne yapar?” deyince Mine yanıtlıyor: “Eteğime silerim!” Mine’nin boyu yaşıtlarına göre uzun olduğu için musluğa yetişebiliyor. Sıvı sabun bitti bitecek! Muhtemelen ilk teneffüste biter, yenisi konulana kadar çocuklar ellerini bile temizleyemeyecek. Bu ortamda, kâğıt havlu ya da el kurutma makinesinden söz etmek bile yersiz kaçacak! Çocuklar anneleri gittikten sonra bu tuvaletleri nasıl kullanacak? Elleri musluğa yetişemeyenlere kim yardım edecek bu kalabalıkta? Bu okul çok kalabalık değil, girdiğimiz sınıf 35 kişi, gelmeyenler de varmış. Bir sırada üç çocuk oturuyor. Her çocuğa bir sıra olması gerekirken sıkış sıkış oturmuşlar. Bu mu hazır olmak? Renksiz, albenisiz, sevimsiz bir sınıf. Çocukların ilgisini çekecek, onları mutlu edecek, eğlendirecek hiçbir şey görünmüyor ortada. Haksızlık da etmeyelim, karatahtada, camlarda ‘gülen surat’ çizimleri var!