‘Benim hikâyem acaba çok mu naif?’

Mehmet Basutçu, Venedik Film Festivali’nde gösterimi yapılan ‘Anons’ filminin yönetmeni ve oyuncularıyla konuştu.

Mehmet Basutçu / Venedik

“Anons”, Avrupa basını yanında, önemli Amerikan dergi ve gazetelerinde de olumlu, uzun yazılarla karşılandı. Filmin absürt mizahından, sabit kamera dilinin ustaca kullanan yalın mizanseninden övgüyle söz edildi. “Anons”un yönetmeni Mahmut Fazıl Coşkun ve oyuncularıyla filmin temasal ve biçimsel tercihlerini konuştuk.

“Anons”un sinema dili, önceki filmlerinizden çok daha yalın, minimalist bir dil. Zor bir konuya farklı bir bakış getirmenin gerektirdiği bir biçem tercihi miydi?

Hayata ve olaylara daha mesafeli ve uzaktan bakmayı tercih eden biriyim. Sanırım bu benim kişiliğimde var. Bu bakış önceki filmlerimde de vardı. “Anons”ta da bunu sürdürdüm diyebilirim. Zamanın absürt bir bekleyiş üzerine kurulduğu bir 60’lar gecesinde, ordudan tasfiye edilmiş dört askerin bir gece boyu süren yolculuğunu anlatıyorum. Klasik hikâye anlatımının ve biçimin dışına çıktım. Biçimsel olarak da bu “bekleyiş”in filmini yapmaya çalıştım. Bu biraz da Türkiye’ye benziyor galiba... Konu ne kadar çetrefilli olsa da, resmi tarih söyleminin dışına çıkmalıydım. Daha kişisel ve satirik bir film oldu. Tabii “Anons”ta bu dili kurmak kolay değildi. Oldukça politik bir meseleyi nasıl tersyüz edebilirdim? Ciddi ve otoriter bir dünyayı soğuk bir mizahla nasıl sarsabilirdim? Bu sorular filmin biçimsel dünyasını kurarken yol gösterici oldu. Filmlerimde cevaplar veren bir sinemacı olmadım hiç.

Modern ve geleneksel, doğu ile batı, askerler ile siviller... Bu çatışma çocukluğumdan bugüne hayatımızda hep oldu. İdeolojiler sürekli olarak hayatımıza yön vermek ve bizi hizaya çekmek istiyorlar. Ben, “Anons“ta kadraj dışında bıraktığım dünyayı ve sıradan insanın olaylara bakışını seyirciye göstermek istiyorum. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın edebiyatındaki “zamanın müphemliği” ve arada kalmışlığın ironisi beni çok heyecanlandırıyor. Bu filmi yaparken onun eserlerinden de ilham aldım. “Anons”ta, biraz da olsa bu müphemliğe yaklaşmışımdır umarım.

‘Politik tarafa çekilmesin’

Temmuz 2016 darbe girişimi, hazırlık aşamasındaki filme ne kattı, ya da neler götürdü? “Anons”un yanlış yorumlanmasından çekindiğiniz oldu mu?

Senaryo yazımına 2016’daki darbe girişiminden çok önce başlamıştık, hatta 15 Temmuz günü film için mekân bakıyordum... Eve gelip olayı öğrendiğimde yaşadığım şaşkınlık ve tuhaflığı anlatamam. Uzun zamandır çalıştığım hikâye birden tekrar ve çok canlı bir şekilde yeniden yaşanmaktaydı. Daha sonra filmi biraz erteleme kararı aldık. Bu sırada bu filmi çekip çekmeme konusuda çok düşündüm. O gece yaşananların korkunçluğu, darbeci askerlerin gözünü kırpmadan sivillere ateş açması, “Benim hikâyem acaba çok mu naif” sorusunu sordurdu bana. Bu filmi yapmaya karar verdiğimde yeni bir darbe ihtimali hiç aklıma gelmemişti. Sanki askeri darbeler çok eskide kalmış bir şeydi, fakat 15 Temmuz’da doğal olarak tam da siyasetin ve gündemin ortasına oturmuştu. Tabii bunlar bir yana, “Anons”un bu gündemle ilişkilendirilmesi, politik bir alana çekilmesi filme büyük bir haksızlık olur diye düşünüyorum.

‘Fazladan mimiğe  bile özen gösterdik’

Türk sinemasında örnekleri az olan mesafeli, minimalist anlatım diline nasıl hazırlandınız? Filmi izleyince, sette hissettiklerinizden farklı bir biçemle karşılaştınız mı, sorusunu oyuncular yanıtlıyorlar:

Murat Kılıç: Biz senaryoyu okuduktan sonra Mahmut’la birkaç prova yaptık. Bildiğiniz gibi konu çok hassas bir konu. Herhangi bir tarafa çekildiğinde de, filmin sanatsal yönünü çok kayba uğratabilecek bir konu aslında. Dolayısıyla, yönetmenin objektif durarak yaratmak istediği kara komedi biçemini, biz çekimlerden önce gayet iyi anlamıştık. Hepimiz, oyuncu olarak buna en iyi nasıl hizmet ederiz düşüncesiyle hazırlandık. Sete gelip çekimlere başladığımızda, oyunculuğumuzun zaman zaman bu anlayışın dışına çıktığı olduysa da, Mahmut’un ufak düzeltmeleriyle, biz yönetmenin taraf tutmadan her şeyi olduğu gibi aktarma biçemine katkıda bulunmaya çabaladık.

Ali Seçkiner: Elimize gelen ön dosyada, Mahmut ne yapmak istediğini, oyunculuk tavrına dair ne beklediğini çok iyi anlatmıştı zaten. Ayrıca, Ercan Kesal’ın senaryosu da bu yaklaşımı katmanlandıran bir metin. Bir araya geldiğimizde, oyuncular olarak anladıklarımızı üst üste koyduk; birbirimize olan yardım ve katkılarla, arada yönetmenin de uyarılarıyla sonuca ulaşabildik. Sorunun ikinci bölümüne gelince, bu özneye uzaklık, tarafsızlık ve genelde mesafeli durumu sette çok iyi anlamış, hissetmiştik. Filmi hepimiz ilk defa burada gördük. Kurgu, montaj gibi teknik süreçlerin içinde olmadığımız için, bu aşamalardaki gelişmelerden haberdar değildik ama, “Anons”un bitmiş halini izlerken, sette anladıklarımızın, duyumsadıklarımızın dışında bir şeyle karşılaşmadık.

Murat Kılıç: Çekimler sırasında, yapacağımız fazladan bir mimiğin bile bu işi başka bir yere götüreceğinin bilincindeydik. Karakterlerimizi, olabildiğince nötr durarak yorumlamaya özen gösterdik.