Baykal: Topyekûn imha teşebbüsü sona ermeli
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 2009 yılında bu olumsuz tablonun millet tarafından görülüp değerlendirildiği bir yıl olmasını umut ettiğini belirtti. Toplantıda Gazze saldırılarına da değinen Baykal, bu "topyekûn imha teşebbüsünün" sonlandırılması gerektiğini söyleyerek, "ateşkes artık siyasetin değil, insanlığın bir talebi olmuştur" diye konuştu.
cumhuriyet.com.trCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Baykal'ın 2009 yılı beklentileri
Deniz Baykal, konuşmasına 2009 dileklerini ileterek başladı. 2008 yılının başta ekonomi olmak üzere her alanda sıkıntıların giderek ağırlaştığı bir yıl olduğunu ifade eden Baykal, 2009 yılının Türkiye için bir aydınlanma, bilinçlenme ve gerçekleri doğru değerlendirme için fırsat yılı olmasını diledi.
Hükümetin sıkıntılara çözüm üretmek yerine, ülkenin temel kurumlarını tahrip etmek, siyasi denetim altına almak için çaba harcadığını ileri süren Baykal, 2009 yılı ve bu yıl içinde gerçekleşecek yerel seçimlerin bütün bu olumsuz tablonun millet tarafından görülüp değerlendirildiği bir yıl olmasını umut ettiğini söyledi.
'Hangi akıl bu olayı zihninde mazur gösterebilir?'
Baykal konuşmasında Gazze saldırılarına da değinerek, bir coğrafya parçasının uzun süre ambargo altında tutulduğunu, insanların kendi kaderlerine terk edildiğini ardından hava saldırısı ve kara harekatı düzenlendiğini anlatan Baykal, 10 günün sonunda 600'e yakın kişinin öldüğünü, 3000'in üzerinde kişinin de yaralandığını ifade etti. Baykal, bu rakamların yaşanan faciayı izah etmeye yetmeyeceğini söyleyerek, ''Böyle bir tablonun sorumluluğunu hangi vicdan üstlenebilir, hangi yürek bunun acısını taşımaya kendinde güç bulabilir, hangi akıl bu olayı zihninde mazur gösterebilir?'' diye sordu.
'Topyekûn imha teşebbüsü'
İnsanlık tarihinin karanlık, utanç verici sayfalarından birinin Gazze'de yaşandığını ve yaşanmakta olduğunu ifade ederek, ''Böylesine bir topyekun imha teşebbüsünün dünyanın gözleri önünde sergilenmesine anlayış göstermek herkes için utanç vericidir'' dedi.
'Bu yolun sonu çıkmaz'
Bu olayın, İsrail'i daha güvenli bir ülke, insanlarını da daha huzurlu hale getirmesinin mümkün olmadığına işaret eden Baykal, ''Bu yolun sonu çıkmaz. Buradan kimseye huzur yok, buradan kimseye barış yok. Buradan kimseye aynalara bakabilme hakkı ve olanağı yok'' diye konuştu.
'Bu kısır döngü ortadan kaldırılmalı'
Filistin halkının Orta Doğu'nun en aydınlık toplumlarından biri olduğunu ve Arap dünyası içinde çok özel bir yerde bulunduklarını belirten Baykal, ancak bölgede 60 yıldır çözüm olmadığını, çözümsüzlüğün de şiddeti doğurduğunu ifade etti. Çözümsüzlüğün şiddeti beslediğini, şiddetin terörü davet ettiğini, terörün de çözümsüzlüğü getirdiğini savunan Baykal, bu kısır döngüyü ortadan kaldıracak tek yolun çözümün hayata geçirilmesi olduğunu söyledi. Baykal, Filistin'in bağımsız bir devlet olması şeklindeki çözüm üzerinde geniş bir mutabakat bulunduğunu ifade ederek, ancak iki devlete dayalı bu çözümü herkesin kabul etmediğini, etmediği için de şiddete ve teröre başvurduğunu ileri sürdü.
'Ateşkes artık siyasetin değil, insanlığın bir talebi olmuştur'
Derhal Gazze'de yaşanan faciaya son verilmesi gerektiğini vurgulayan Baykal, ''Ateşkes sözünden ister hoşlanırlar, ister hoşlanmazlar ama ateşkes artık siyasetin değil, insanlığın bir talebi olmuştur. Bunu herkes görmelidir'' dedi.
'Erdoğan, Olmert ile ne konuştuğunu açıklamalıdır'
Genel Başkan Deniz Baykal, İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in, Ankara ziyareti sırasında Gazze saldırısıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a bilgi verip vermediğini de sorarak, ''Başbakan Erdoğan, Olmert ile ne konuştuğunu açıklamalıdır'' dedi.
Baykal, şöyle konuştu:
''Bu görüşmeden hemen sonra, bu büyük insanlık faciası ortaya çıktı. Acaba Başbakan Erdoğan, bu konuda Olmert tarafından bilgilendirildi mi bilgilendirilmedi mi? Bizim hükümet çevreleri, 'Yok böyle bir şey konuşmadı. Konuşma, sadece Suriye-İsrail sorunlarıyla ilgiliydi' diyor. Mısır basını, Mısır'a İsrail'in bilgi verdiğini söylüyor. Şimdi biz merak ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na bilgi verildi mi verilmedi mi? Başbakan diyor ki 'Bize karşı bir saygısızlık yapıldığını düşünüyoruz. Görüştük Başbakanla ama arkasından bu olay oldu' diyerek, sanki o görüşmede bu konu ele alınmadı izlenimini vermeye çalışıyor. Görüşüldü mü görüşülmedi mi? Eğer görüşülmediyse, bu Türkiye'ye karşı çok büyük saygısızlıktır. Türkiye, Orta Doğu'da İsrail'in bütün dünyayı ayağa kaldıracak böyle bir askeri operasyon konusunda kendisine bilgi vermemesini, saatlerce kendisiyle konuşup buradan ayrılmasını kabul edemez. Böyle bir ilişki tarzı düşünülemez. Eğer bilgi verdiyse, Türkiye'nin askeri müdahaleye kadar sessiz kalıp, askeri müdahale ortaya çıktıktan sonra en ağır ifadelerle İsrail aleyhinde nutuklar atması samimiyetten yoksun demektir. Türkiye, bu konuda aydınlatıldı mı aydınlatılmadı mı?''
''Al gülüm ver gülüm...''
Baykal, Türkiye ile İsrail'in son dönemde anlaşmalar imzaladığını, bazı uzmanlara göre iki ülke arasındaki savunma işbirliğinin 1,8 milyar dolar düzeyinde olduğunu belirterek, şöyle dedi:
''Şimdi Türkiye, İsrail ile bir yandan al gülüm ver gülüm, içli dışlı, can ciğer, kuzu sarması. Öte yanda bir bakıyorsunuz, böyle olaylar kendini gösterince, Başbakan veriyor veriştiriyor. Bu ne perhiz ne lahana turşusu... Öyle anlaşılıyor ki İsrail yetkilileri 'Canım bırakın konuşsun, fazla aldırmayın. O böyle konuşacak ama biz onlarla işbirliğimizi, beraber çalışmamızı, dayanışmamızı, karşılıklı desteğimizi sürdüreceğiz' diye düşünüyor. Bunu İsrail yönetimi mazur görebilir ama bunun samimiyetsizliğini, Türkiye halkı görürse; dünya, Türk dış politikasının, söylenen sözlerinin tam tersine dayalı bir dış politika olduğu teşhise ulaşırsa, bunun zararını hiç kimse ödeyemez. Başbakan, maalesef Türk dış politikasına güven kaybı tablosu hediye etmiştir.''
Uluslararası kampanya önerisi
Baykal, şimdi herkese düşen görevin, bir büyük uluslararası baskıyı İsrail hükümetine yöneltmek olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Derhal ateş kesilmesi için aktif bir biçimde Mısır'da, Suudi Arabistan'da değil, ABD, İngiltere'de, Fransa'da, İtalya'da Türkiye, oraların kamuoyunu harekete geçirerek ateş kesilmesi konusunda ciddi kampanya açmalıdır.''
Doğalgaz faciasında 7 gencin ölümü
Deniz Baykal, Ankara'da doğalgaz faciasında 7 gencin yaşamını yitirmesine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.
''Pırıl pırıl, ülkenin geleceği'' gençlerin, ölüme terk edildiğini ifade eden Baykal, bu olayda hiçbir demagojinin örtbas edemeyeceği gerçeklerin bulunduğunu söyledi. Baykal, ihbar üzerine yetkililerinin apartmana geldiğini, ihbarı yapanların kurtarıldığını ancak, tek bacaya bağlı doğalgaz sistemi ve ters rüzgarın görülmesine rağmen diğer 2 dairede incelemelerde bulunulmadığını belirtti.
Ortada çok açık bir şekilde görevi ihmal, görevi ihmal nedeniyle ölüme sebebiyet vermenin olduğunu belirten Baykal, "Bu tablo, Ankara'nın hangi zihniyetin elinde olduğunu bize gösteriyor" diye konuştu.
Baykal, (Başkent Doğalgaz A.Ş) Genel Müdürü'nün, kendisini dinleyenleri ''geri zekalı'' zannederek, açıklamalarda bulunduğunu savunarak, ''Bunları söylediği yetmiyor, arkasından çocuklara, zihninde, içinde, ruhundaki bütün çarpıklığı yansıtan iftara ve suçlamalar yönelterek, mazur göstermeye çalışıyor'' dedi.
'Tekzip yiyen ne hisseder?'
Baykal, telekulak tartışmalarına da yer verdiği konuşmasında, bu konunun gelecek günlerde gündemi çok meşgul edeceğini söyledi.
Yapılan yasal düzenlemeyle ''Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'' oluşturulduğunu, kurum başkanını Başbakan'ın tayin ettiğini anımsatan Baykal, hiçbir demokratik ülkede böyle bir uygulamanın bulunmadığını savundu.
''Türkiye dinleniyor, yüz binlerce telefon dinleniyor'' diyen Baykal, bir mahkeme kararıyla, olaya yönelik değil, Türkiye'yi kapsayan dinleme yapılabildiğini belirtti.
Baykal, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün dinlenildiğini söylemesinin ardından, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, İçişler Bakanı, Emniyet Genel Müdürü ve Ankara Emniyet Müdürü'nün böyle bir şeyin olmadığını açıkladıklarını ifade etti. Baykal, ancak savcılığın incelemesinden sonra, dinleme yapıldığının tespit edildiğini anımsatarak, ''Devlet adamlığı, siyaset nedir? İşinize gelmeyen konularda gerçek dışı açıklamalar yaparak, konuları örtbas etmek devlet adamlığı mı, siyaset mi? Savcının açıklamasıyla tekzip yiyen Hükümet Sözcüsü, ilgili bakan ne hisseder, bunları gören vatandaş ne hisseder? Güven duygusu mu doğar?'' diye sordu.