Baykal: Onları oraya kim tayin etti?

Genel Başkanı Deniz Baykal, parti genel merkezindeki il başkanları toplantısından önce, Adli Tıp Kurumu'nun kararı, belediyelerin kapatılması ve ekonomik kriz hakkında açıklamalarda bulundu. Baykal, Adli Tıp Kurumu ile ilgili, kurumu en önemli bilirkişi kurumu olduğunu belirterek ''Üyelerinin üç tanesi sabıkalı. Daha önce de benzer olaylar yaşanmış. Kim oluşturuyor bunları? Onları oraya kim tayin etti?'' sorularını yöneltti.

cumhuriyet.com.tr

Genel Başkanı Deniz Baykal, parti genel merkezindeki il başkanları toplantısından önce açıklamalarda bulundu. CHP'nin geçmişte yaptığı önerilerin, başka iktidarlar tarafından da olsa hayata geçirildiğini ifade eden Baykal, bunlara örnekler verdi.

Dokunulmazlık konusunda arzu ettikleri gelişmenin sağlanamadığını kaydeden Baykal, parti programı çalışmalarından bahsetti ve tüzükte bazı değişikliklere gideceklerini anlattı.

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Deniz Baykal, bir gazetecinin, ''Hüseyin Üzmez ile ilgili Adli Tıp Kurumunun raporu tartışılıyor. AKP iktidarda olmasaydı bu olay yaşanır mıydı?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''AKP'nin iktidarda olmasının her türlü yozlaşmayı hızlandırıcı, kolaylaştırıcı bir etki getirdiği çok açıktır. Bu konuda benim hiçbir tereddütüm yok. Bu konuda yeterli, gerekli duyarlılık maalesef söz konusu değil. Adli Tıp Kurumu, en önemli bilirkişi kurumudur. Üyelerinin üç tanesi sabıkalı. Daha önce de benzer olaylar yaşanmış. Kim oluşturuyor bunları? Onları oraya kim tayin etti? Onları oraya tayin etme yetkisini, düzeni değiştirerek kim aldı? Aldıktan sonra kim yaptı ve sonucun sorumlusu kim? Çok açık. AKP iktidarı olmasaydı bu olur muydu ya da söz konusu olan yazar başka gazetenin yazarı olsaydı bu olur muydu? Soruları çoğaltabilirsiniz. Bunların hepsi bir yozlaşmayı ortaya koyuyor.''
 

Bir gazetecinin, ''Dünya ekonomik kriz yaşıyor. Birçok ülke programını gözden geçiriyor. Sizin programınızda ekonomik program pekişerek mi yer alacak, yoksa bir revizyon gereksinimi duyacak mısınız?'' sorusu üzerine Baykal, programlarının, zaten serbest piyasa ekonomisinin zaaflarına karşı duyarlı ve ''kendisini serbest piyasaya efsanesine teslim etmemiş, muhtemel sorunları öngören bir program'' olduğunu ifade etti.
 

Bazı belediyelerin kapatılması

Anayasa Mahkemesi'nin, nüfusu 2 binin altındaki belediyeleri kapatma kararını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Baykal, herhangi bir iktidarın, belediye olarak tanımlanan yerleşimlerin nüfusunun ne olacağını belirleyebileceğini, buna saygı duyacağını, bunun bir siyasi tercih olduğunu belirtti.
 

Yıllardır belediyeliği devam eden yerleşimleri, nüfusu 2 binin altına düştüğü için kapatmayı haklı bulmanın mümkün olmadığını savunan Baykal, ''Yıllardır belediye olan, gelişmiş olan ama nüfusu binbir türlü rastlantı sonucu, mevsimden, göçten, dikkatsizlikten dolayı 2 binin altında çıkmış olan yerlerin belediyelerinin elinden alınması yanlıştır'' dedi.
 

Bir gazetecinin, ''Doğalgaz zammına karşı parti olarak bir eylem planı düşünüyor musunuz?'' sorusunu yanıtlarken Baykal, zamma büyük tepki duyduğunu, kışa girerken dörtte bir zammın ''haksızlık ve yanlışlık'' olduğunu söyledi.

''Paraya ihtiyacın varsa başka yerden çıkar kardeşim. Kendi hatalarından kaynaklanan israfı vatandaşa ödettirmeye ne hakkın var?'' diyen Baykal, ''Tam kışa girerken tuzak kurmuş gibi, sessizce... Herkesin bütçesi allak bulak oldu. Çok yanlış olmuştur. Büyük tepki gösteriyorum. Herkesi de bu kadar haksızlık karşısında tepkisini ortaya koymaya davet ediyorum'' diye konuştu.

 

Etnik köken şereftir
 

Bir gazetecinin, ''Parti program taslağında 'etnik köken şereftir' diyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?'' sözleri üzerine Baykal, şunları kaydetti:
''Bizim anlayışımıza göre devlet, kimsenin etnik kimliği ile meşgul olmaz. Herkes kendi kimliğini özgürce ortaya koyar. Herkesin kimliği, onun şerefidir. Mezhebi, inancı, onun şerefidir. Devlet, bunu bilecek ve buna saygı gösterecek. Devlet, kimsenin etnik kimliğini değiştirmeye kalkmayacak. Etnik kökenimiz, bizim aynı milletin mensubu insanlar olmamıza, eşit vatandaş olmamıza engel değil. Devlet, kimliğe karışmayacak. Herkes kendi kimliğinin ötesinde bu milletin parçası olduğunu bilecek. Bu anlayışı ortaya koyduk. Etnik kimliği siyasi ayrışma nedeni haline getirmek yok, ayrımcılık yok, bölücülük yok, bunun için terör yapmak yok. Farklı etnik kimliğe sahip olunması kardeşçe yaşamamıza engel değil. 'Hayır, bizim kökenimiz ayrı, biz ayrılacağız...' Bunun bir anlamı yok, pratiği de yok.''