Baykal: Gül oyuna alet olmamalı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Anayasa paketinde iktidarı zora sokacak talebi Hürriyet aracılığıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e iletti.
cumhuriyet.com.trCumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu yöntemi izlerse pakette sadece muhalefetin oy verdiği maddeler değişeceği için hükümet sıkıntıya girecek.
Hürriyet'ten Okan Konuralp'ın haberine göre Baykal’ın konuyla ilgili değerlendirmeleri şöyle:
"Halka, Meclis’e tuzak"
Değişiklik HSYK ve parti kapatmalarla ilgili yapılıyor. Diğer maddelerin varlığı, örneğin 15. maddenin yüzü suyu hürmetine yargı bağımsızlığını ihmal etmemizi beklemesinler. Değişikliğin bir paket halinde hazırlanmış olması, halka ve Meclis’e karşı bir tuzağın kurulmuş olduğunun kanıtıdır. Cumhurbaşkanı bu oyuna alet olmamalıdır.
"367’den fazla çıkarsa"
Cumhurbaşkanı, değişikliğin bir paket halinde sunma oyununa alet olmamalı. Önüne bazı maddeler 367’nin üzerinde oy almış olarak gelirse, onları referanduma sunmadan geçirmeli. Bu bir cumhurbaşkanından herkesin beklemeye hakkı olduğu tutum. ‘Hayır 367’den fazla oy alsa da ben bu paket oyununa alet olacağım. 367’den fazla oy olarak geçen maddeler olsa bile, tümünü referandumun içine sokacağım. Halkoyuna sunacağım’ derse... Halk oyuna sunarsa, geçmiş olan Anayasa değişikliği maddesi de geçmemiş olacak. O riski neden alıyorsun. Ayırması gerekir onları, oyuna alet olmamalıdır. Olmayacağının da ortaya çıkması lazım.
"Sivil darbe yapılıyor"
Çatışmalar artık yargı yoluyla yapılıyor. Çatışmalar; kaba kuvvetle, tankla tüfekle değil; yargı üzerinden götürülüyor. İhbar mektuplarıyla, gizli tanıklarla, afaki iddianamelerle günümüz iç siyaset mücadeleleri yürütülüyor. HSYK bunun bir parçasıdır. Dokunulmazlığa sığınıp hakim önüne çıkmaktan kaçınanlar hakimleri mi seçecek? Darbe yapmak isteyen bir cunta Silahlı Kuvvetler’in kritik noktalarına kendi adamlarını yerleştirir. Sivil darbe yapmakta olanlar ise yargının uygun yerlerine adamlarını yerleştirme çalışıyor.
"Türkiye taşıyamaz"
HSYK’yı, dolayısıyla adaleti siyasetin dışında tutmak mutlak bir zorunluluk. Dışarıda tutulmaması halinde yaşanabilecek vahim olayları hayal bile etmek istemiyorum. HSYK’ya yönelik bu düzenleme iktidarın yargı bağımsızlığına yönelik bir ilk müdahelesi olarak önümüze geliyor. İşe HSYK’dan başlamayı uygun görmüşler. Bu değişiklik artık mahkemelere siyasetin yön vereceği anlamını gelir. Türkiye siyasete endeksli bir adaleti taşıyamaz.
"Tuzak kurarak olmaz"
Anayasa değişikliği selden kütük kapar gibi acele acele hazırlanmaz. Seçime bir yıl kala iktidardaki parti acil ihtiyaçlarını karşılamak için bir paket hazırlıyor. Kim hazırladı, neden hazırladı; hiç bunların yanıtları yok. Örneğin bizim de milletvekilliği dokunulmazlığı konusunda önerilerimiz var. Ancak süreç ‘Sen bunları bırak, bizimkine ne diyorsun’ noktasına gidiyor. Anayasa değişikliği birbirimize tuzak kurarak olmaz. Taş atan çocuklarla ilgili aradığın muhatabı, anayasa değişikliği konusunda neden aramıyorsun.
"AKP’nin kendi ihtiyacı"
Anayasa değişikliği gibi bir konunun AKP’nin mutfak işi gibi düşünülmesi yanlıştır. Seçime neredeyse bir yıl kalmışken AKP, kendi ihtiyacını esas alarak bir tasarı hazırlıyor. Sonra o tasarıyı bir parlamento içi olay olarak düşünüyor. Kabul eden, etmeyen varsa bakacak ve yürüyecek gidecek. Bu anayasa değişikliği için uygun olmayan bir yöntemdir. Eğer ciddi bir anayasa hazırlayacaksanız, ‘Ben yaptım oldu’ anlayışıyla olmaz.
Parti kapatmaları
Kapatılması söz konusu olan bir partinin mensuplarının, yargının bu davayı açıp açmamasına karar verecek olması, garip bir olay. Partiler arası ilişkiyi, koalisyonları, partilerin birbirlerinden beklentileri düşünüldüğünde, böyle değişiklik sürecin, siyasi keyfiliğe bağlanmasına kapı aralar. Örneğin, teröre bulaşmış bir partinin kapatılmasıyla ilgili karar alınacaksa, bin türlü pazarlığın kapısı açılır.
"Darbe tehlikesi kalktı"
Türkiye’de ortaya çıkan iddialar, yargı süreçleri, soruşturmalar, gözaltıların arkasında hiç kuşku yok, bir ciddi plan, hazırlık, karargâh, bir senaryo vardır. Türkiye daha bunu görmeden ne kadar devam edebilir, anlamıyorum, ki Türkiye’de yaşanan olaylar bir darbe tehlikesini ortadan kaldırmak için değil, darbe tehlikesinin ortadan kalkmış olması sayesinde gerçekleşmektedir. Yaşadığımız olayların arkasındaki düşünce darbeyi önleme düşüncesi olmadığı çok açık. Darbe hukuku işliyor, darbe uygulaması işliyor Türkiye’de.
"CHP’deki değişim talebine saygılıyım"
Türkiye’nin bu manzarası karşısında ödün vermeden alnın teriyle oluşturulmuş bir emek var. Bu noktada elbette bir siyasi parti olarak, Türkiye’nin sıkıntılarıyla ilgili çözüm önerilerimizi etkili bir şekilde kamuoyuna taşımalıyız. Bu noktada değişim talebi özlemlerini anlıyorum, buna saygı da duyuyorum. Ancak herkesin de şunu anlamasını istiyorum ki CHP’yi bugüne taşıyan ahlaki bir çekirdek ve duruş vardır. Bunun önemini de kimsenin unutmaya hakkı yoktur. CHP’yi yüzde 4’ler seviyesinden, Türkiye’nin bugün özenle izlenen siyasi partisi haline dönüştüren süreci sağlayanlara saygı duymak zorundadır. Önümüzdeki kurultayda yoğun bir değişiklik ortaya çıkacak ancak bunu CHP’lilere karşı hasmane bir durum gibi değerlendirmek isteyenlerin tavırları doğru değil. Bu noktaya, sorumluluk üstlenmiş arkadaşların emekleriyle, tutarlı ve ciddi davranışlarıyla geldik.