Başka bir dünya mümkün dedi, botanik bahçesi kurdu
Meltem Kurtsan, başka bir dünya mümkün diyerek, kimyasallardan uzak, tıbbi bitkiler, sebzeler, meyveler yetiştiriyor. Bodrum’da kurduğu HerbaFarm Akademi’de bugüne kadar 1000 civarında kişiye eğitim vermiş.
ŞEHRİBAN KIRAÇDavos’ta “Geleceğin Global Lideri” seçildi, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun “Yılın Kadın Girişimcisi” ödülünü aldı. Ama şu anda şehir hayatından uzakta, Bodrum Yalıkavak’ta yarattığı botanik bahçede herkesin imreneceği işlere imza atıyor.
Otacı markasının yaratıcısı Kurtsan Holding’in eski yönetim kurulu başkanı Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) kurucusu ve onursal başkanı Meltem Kurtsan’dan bahsediyorum. Eczacı anne babanın eczacı kızı, her daim doğayla iç içe, kimyasallara karşı olmuş. Kendi sebze meyvesini üretmiş, tıbbi bitkiler yetiştiriyor, insanlığa faydası olmayan sadece su tüketen palmiye ağıcı, çimen gibi bitkilerin yetiştirilmesine de karşı. Meltem Kurtsan ile emeklilik hayalim dediği Bodrum’da kurduğu yeni yaşam alanı HerbaFarm’ı ve başka bir dünyanın nasıl mümkün olabileceğini konuştuk.
* Eczacı bir aileden geliyorsunuz biraz anlatır mısınız hikayenizi?
Babam (Niyazi Kurtsan) parasız yatılı okumuş. Zorluklar içinde eczacı okumuş. Annem de eczacılığı seçmiş. Sonra İzmir’den İstanbul’a gelmişler. Benim içine doğduğum aile hep çalışan bir aileydi. İlk eczaneyi (Güneş) Kocamustafapaşa’da açtılar. Sonra da şu andaki Sirkeci’deki Büyük Eczaneye taşındılar. Ben o dönemde 10 yaşındaydım.
Yaz tatillerinde sürekli eczanede olur haftalık 50 TL harçlıkla ilaç kutulardık. Ben sadece aileye değil işe de doğmuşum, ben de kız kardeşim de eczacı olduk.
* Anne babanız eczacı ol dedi mi?
- Babam mantıkla anlatarak, telkin ederek, aslında bizi o dümenin suyuna çekti. Sonrasında Harvard Üniversitesi’ne yöneticilik eğitimlerine gittiğimde lider nasıl bir insandır diye sormuşlardı. Ben de lider kendi yoluna seni çeken ikna eden kişidir demiştim. Yani babam bir lider aslında bizi eşini kendi hayalleri doğrultusunda harekete geçirdi. Biz çocukluktan farkında olmadan eczacılıkla ilgili çok şeyi öğrenmiştik, o yüzden öğrencilik yıllarında hiç zorlanmadık.
* Eczacı olmasaydınız ne olurdunuz, bale geçmişiniz de var?
14 yıl bale yaptım. Konservatuarı da bitirdim. Liseyi bitirdiğimde ya bale ya eczacılık yüksek eğitimi yapacaktım. Tabi ki eczacılığı seçtim. Bale hayatımda bir kültür olarak kaldı. Ondan sonra yoga yaptım, tenis oynadım. Hareket etmediğim zaman kamburum çıkıyor.
* Pandemiyle bitkisel ürünlere ilgi arttı. Oysa aileniz 1980’de Otacı’yı kurmuş, nasıl bir ileri görüşlülük?
Babam çocukluğunda Gümülcine’de bir kaza geçiriyor. Dedem tedavi için tıbbi bitkilere başvuruyor. Kimyasal ilaçlardan çok bitkilere yönelmesinde bunun önemli etkisi var.
* Bu sizi de etkilemiş yani?
Biz küçükken de babam İstanbul’da Silivri’nin bir köyünde arazi almıştı. Orada da tıbbi bitkiler, sebze meyve ekiyorduk. Hep bir gün emekli olursam yine doğal hayatın içinde olmalıyım diyordum. Bodrum’a geldiğimde bu araziyi gördüğümde baktım her tarafından kekikler, ölmez çiçeği, defne fışkırıyor. İşte burası dedim tam tıbbi bitkiler bahçesi araziyi aldım. 40’lı yaşların başındaydım babama dedim ki artık kendi yoluma bakayım. Bu arada babam rahatsızlandı, Bodrum işini yarıda bırakıp İstanbul’a döndüm. Babam ölmeden önce dedi ki bu şapkayı sana devrediyorum. Ben şirkette ikinci kuşağım. 10. senenin sonunda ayrılacağım ve Bodrum’a yaşamaya başlayacağım demiştim. Benim iki oğlum kardeşimin iki kızı vardı. Çocuklardan birer tanesini şirket için yetiştirdik.
Profesyonel bir yönetim kurulu oluşturduk. Annem de kalmak istedi. Biz de hissedar olarak oradayız. Önemli kararlarda bize danışıyorlar.
HERBAFARM İLE YENİ BİR YAŞAM
* Şimdi Bodrum’dasınız nasıl şekillendi burası?
Bordurm’daki bir arazi arayışıyla şekillendi HerbaFarm Akademi. 11 yıl önce benim mezun olduğum okulda İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fatültesi’nde Fitoterapi bitkilerle tedavi yüksek lisans programının açıldığını öğrendim ve sınavlara girip kazandım. Derken Bodrum’a gelince bitkileri yeni baştan öğrenmiş oldum. HerbaFarm ile kendime bir yaşam alanı oluşturmaya başladım. Sebzeler, meyveler, tıbbi bitkiler ekmeye başladım. İnsanlar şimdi anlıyorlar bu hayatın kıymetini. O dönemde arkadaşlarım gelip gittiğinde niye kendini izole ettin diyordu.
NE CANLI YAYINI DAĞ BAŞINDAYIM
* Gerçekten kendinizi izole ettiniz mi?
Burada 4-5 yıl yalnız kaldım ve benim mayalanma sürecim oldu.
Biz eczacılıkta tıbbi bitkileri öğreniyoruz ama onları yetiştirmeyi öğrenmiyoruz. Balıkesir’de çiftçi eğitim programına katıldım. Benim çiftliği ekolojik çiftlik yaptım, organik sertifikası aldım. Gönüllüler gelmeye başladı. Benim de cesaretim arttı.
Başka bir yaşam mümkün noktasındaydım. Kimyasallara karşıyım. Derken eğitimler düzenlemeye başladım. Doğal kozmetiğe çok ilgi var. Kantaronu nasıl toplarsın o yağdan nasıl krem elde edersin falan. Bunu eğitimlerde anlatırken bir katılımcı Instagram hesabından canlı yayınlamış. Benim tabi sosyal medyadan haberim yok. Oğlum aradı anne şu anda canlı yayındasın diye. Yok oğlum ne canlı yayını dağ başındayım dedim. Tabi şimdi Instagram’a da katıldım. Şu anda 2 kimyager, 1 herbalist, 1 aroma terapist toplam 7 kişi çalışıyoruz burada.
* Şu anda pandemi var, eğitimler aksadı mı?
Tabi ki birebir eğitim veriyordum. Şimdi online oldu eğitimler. Aromaterapi çok öne çıktı. Eskiden eğitimlere katılmak için Bodrum’a gelmek gerekiyordu. Şimdi dünyanın her tarafından öğrencilerim var. 6-7 yıldır bu eğitimleri veriyoruz 1000 kişiye ulaştık. Aslında insanlara iş kurduruyorum. Mesela lavanta yağı elde etmiş olanın yağını Otacı ile buluşturuyorum. Otacı da ithal etmekten kurtuluyor.
PALMİYE DİKİLMESİN ÇİMEN EKİLMESİN
* HerbaFarm’da kaç çeşit bitki var?
Bahçem botanik bahçe kıvamında. Her şeyden azar azar var. Bahçemde 100 bitki vardır. Şimdi buraya randevuyla girilecek bir yapı üzerinde çalışıyorum. Her bitkinin yanına bitkinin ne olduğu neye yaradığı nasıl yetiştirildiği yazacak. Mesela benim bahçemde palmiye ağacı yok. İnsanlar niye palmiye, maymun çıkmaz ağacı diker ve sularlar anlamam. Ondan hiçbir şey elde edemezler. Hiç olmazsa zeytin ağacı dikilsin. Doğada zaten su kaynakları azalıyor. Artık çimen ekilmesin mesela. Bunları sulamak için su harcanmasın. Ektiğiniz üründen bir faydanız olsun. Mesela balkonunuza biberiye, kekik, lavanta ekin. Hiç olmazsa çayını yaparsınız.
SAĞLIKLI YEMEK PİŞİRME MERAKLISIYIM
* Günlük hayatınız nasıl geçiyor?
İstanbul hayatımı bitirmek istiyordum ama şu anda torunlarım var sorumluluklarım var.
Eğer Bordum’da olsaydım sabah kümesten yumurtaları toplayacaktım. Tereleri, maydanozları koparacaktım. Bilgisayarın başına oturup eğitime hazırlanacaktım. Veteriner gelecekti.Yürüyüşe gidecektim. Hangi ağaçların budanacağına bakacaktım.
* Ne tür tutkularınız var?
Güne yogayla başlıyorum. Sağlıklı yemek pişirme meraklısıyım. Mutlaka mutfakta oluyorum.
* Bu dönem ne okuyor, ne dinliyor ne izliyorsunuz?
Eğitimler verdiğim için literatür okuyorum. Mesleğimle ilgili okumalar yapıyorum. Klasik müzik seviyorum. Youtube’den iyi habercileri dinlerim.
Genellikle tarihi ve gerçek filmleri seviyorum. Öğreticilik benim için önemli. Netflix’e üye oldum.
* Kadına şiddet çok arttı, ne oldu da bu kadar arttı?
KAGİDER döneminde 10 yıl kadın hareketinin içinde oldum. Enerjimizden ayırdık. Biz bu kadar enerjiyi bir işe ayırsaydık şimdi o kadar büyük bir iş yaratırdık ki. Benim yaşadığım duygu çok yavaş gidiyor bu iş. Açıkçası üzülüyorum, hayal kırıklığı yaşıyorum, sorunları halledemedik. Şiddet olaylarına bakamıyorum içim almıyor gerçekten.
* Başarılı olmak için kadınlar ne yapmalı?
Kadınların biraz kendilerini geliştirmeye bakması gerekiyor. Kader kurbanı modundan çıkıp biraz ileriye bakacak umut olacak bir şeylere kendilerini vermeleri gerekiyor.