'Basit cinayetler değil'
Almanya'da 2000-2006 yılları arasında sekiz Türk ve bir Yunan işletmecinin öldürüldüğü dönerci cinayetlerinin Neonaziler tarafından işlendiğinin ortaya çıkması, Türk dönercileri tedirgin etmeye başladı. Göçmen kökenli işyeri sahipleri Alman medyasının söz konusu olayları ısrarla 'dönerciler cinayeti' olarak kamuoyuna yansıtmasından şikayetçi.
cumhuriyet.com.trMerkezi Almanya'nın Hamburg kentinde bulunan Döner Kalite Derneği Başkanı ve Çelik Dönerin sahibi Ertan Çelik, düzenlediği basın toplantısında bugüne kadar Alman medyasının söz konusu cinayetleri ısrarla 'dönerciler cinayeti' olarak kamuoyuna yansıttığını ancak olayın basit bir cinayet olmadığını söyledi. Almanya'da 2000 yılından beri göçmen kökenli işyeri sahiplerinin cinayetlerinin Neonazi yeraltı örgütü grupları tarafından yapıldığının tespit edildiğini ve böylelikle Alman demokrasinin büyük yara aldığını ifade eden Çelik, "Göçün 50. yılını kutladığımız bugünlerde Federal Meclis'te (Bundestag) hala göçmenlere çifte vatandaşlık hakkının verilmemesi için oy birliği ile karar alınıyor. 11 Eylül saldırısından sonra antiterör yasasını çıkaran Federal Meclis, neden NPD'yi (Alman Milliyetçi Demokratik Partisi) kapatacak kararlar almıyor" dedi. Almanya'da özellikle göçmen kuruluşların faaliyetleri konusunda bilgi alabilmek için Alman istihbarat teşkilatının (BND) bu derneklerin içine ajan yerleştirdiğini ileri süren Çelik, "dönerci cinayetleri" olarak kamuoyuna lanse edilen cinayetlerin arkasında başka şeylerin çıkabileceğini öne sürdü.
Yeşiller Partisinin kardeş parti konumundaki Yeşil Alternatif Liste (GAL) Hamburg Eyalet Meclis Üyesi Filiz Demirel ise, göçün 50. yıldönümünde göçmenlerin ırkçı cinayetlere kurban gitmelerinin büyük bir utanç olduğunu söyledi. Alman hükümetinin ırkçı, aşırı sağcı terörün üzerine yeterince gitmediğini ileri süren Demirel, "Alman hükümeti aşırı sağcı, ırkçı terörün üzerine yeterince gitmemektedir. Bu cinayetlerin boyutlarının daha da derin olduğunu düşünüyorum. Almanya'nın doğusunda hala NPD dışındaki partilerin seçim afişleri sokaklarda asılamamaktadır. Bütün bunlar Almanya için utanç verici" diye konuştu.
Öte yandan Hamburg Türk Toplumu, Hamburg Sınırsız Göçmen Girişimciler Derneği, Hamburg Yahudi Toplumu ve Hamburg Yunan Toplumu yaptıkları ortak yazılı basın açıklamasında Neonazi cinayetlerine karşı sessiz yürüyüş düzenleyerek kamuoyunun dikkatini çekmek istediklerini kaydettiler.
Söz konusu sessiz yürüyüşün 19 Kasım Cumartesi günü, saat 13.00'de Altona tren istasyonu önünde gerçekleştirileceği bildirildi.
Devlet Bakanı'ndan birlik çağrısı
Alman hükümetinin göç ve uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer, Türklerin yetkili Alman makamlarına güvenini yitirmemesi için cinayetlerin hızlı ve eksiksiz bir şekilde aydınlatılması ve insanların yabancı düşmanlığı ve ırkçılık yerine birbirine daha fazla yaklaşması gerektiğini belirterek, "İnsanların bu zor anlarda da birbirine elini uzatması lazım. Burada söz konusu olan sadece Türkler değil, herkes" dedi.
NPD'nin kapatılması sorunları çözmez
Böhmer, aşırı sağcı Almanya'nın Milliyetçi Demokratik Partisi'nin (NPD) de izlenmesi ve gerekirse yasaklanması gerektiğini, ancak NPD'nin kapatılmasıyla sorunların çözülemeyeceğini, aşırı sağın sebeplerinin araştırılmasının şart olduğunu ifade etti.
Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un gelecek hafta içinde bazı kurbanların yakınlarıyla bir araya geleceğini hatırlatan Böhmer, toplantıya kendisinin, Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich'in ve Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger ile partilerin Federal Meclis grubundan bazı temsilcilerinin de katılacağını kaydetti.
Cinayetlerin Federal Meclis'te görüşüleceğine de inandığını, yarın da Almanya İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanının, eyaletlerin güvenlik makamlarından yetkililer ile bir araya geleceğini belirten Böhmer, cinayetlerin bugüne kadar aydınlatılamamış olmasının üzücü olduğunu, Başbakan Angela Merkel'in de bunun Almanya için utanç verici bir durum olduğunu söyleyerek, uygun sözleri bulmuş olduğunu ifade etti.
Böhmer ayrıca, cinayetleri işleyen aşırı sağcıları desteklemekle suçlanan Holger G. adlı kişinin Ludwigshafen kentindeki bina yangınıyla bir ilgisi olduğu şeklinde çıkan bazı haberlerin doğru olmadığını, burada bir isim yanlışlığının söz konusu olduğunu, yine de olayları yakından izlediklerini, Almanya'nın, tüm insanların barış içinde birlikte yaşadığı bir ülke olmasını istediklerini ve bu ülkede yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa yer olmadığını sözlerine ekledi.