Basel II'nin yol haritası halâ belirsiz

Türk bankacılık sektöründe, son altı aylık dönemde Basel II uygulamasında en olumlu olarak değerlendirilen gelişme "düzenleme taslaklarının" yayımlanarak görüşe açılması olurken, en olumsuz olarak değerlendirilen gelişme ise Basel II'ye geçiş süreci ve yol haritasının belli olmaması oldu.

cumhuriyet.com.tr

BBDK, Bankacılık Sektörü Basel II İlerleme Raporu Ekim 2010 sayısını yayımladı. CRD ve Basel II taslaklarının Nisan 2010 itibarıyla sektörün ve kamuoyunun görüşlerine sunulduğuna dikkat çekilen rapor'da, taslaklara ilişkin olarak iletilen görüşlerin değerlendirilmesi sürecinin halen devam ettiğine dikkat çekildi.

Bankaların CRD ve Basel II'ye uyum konusunda yürüttükleri çalışmaların yakından takip edilmesi amacıyla bankalardan 6'şar aylık dönemler için ilerleme anketinin istendiğinin anımsatılarak, son 6 aylık dönemde yaşanan gelişmeler hakkında bilgi verildi. Rapor'a göre CRD ve Basel II uygulamasında son altı ayda en olumlu olarak değerlendirilen gelişme Basel II düzenleme taslaklarının yayımlanarak görüşe açılması, en olumsuz olarak değerlendirilen gelişme ise Basel II'ye geçiş süreci ve yol haritasının belli olmaması oldu. Kredi riskinin hesaplanmasında bankaların büyük bir kısmı uygulamanın başlamasını takip eden 3 yıl içerisinde ileri yöntemlere geçmeyi planlarken, bu çalışmalar kapsamında veri biriktirmekte, yine büyük kısmı stres testleri uygulamakta ve bankaların tamamına yakını kredi riski analiz sonuçlarını karar alma süreçlerinde kullandı.

Operasyonel risk hesaplamasında bankaların büyük çoğunluğu nihai olarak ileri ölçüm yaklaşımını hedefledi ve operasyonel risk analiz sonuçlarını karar alma süreçlerinde kullandı.

Sektörün yüzde 95'i yasal sermaye hesaplamalarında içsel model kullanımıni planladı

Piyasa risklerinin ölçümünde bankaların tamamına yakını içsel modeller kullanmakta, stres testleri uygulamakta, analiz sonuçlarını karar alma süreçlerinde kullanmakta ve sektörün yüzde 95'i yasal sermaye hesaplamalarında içsel model kullanımını planladı. CRD ve Basel II ile ilgili olarak, bankacılık sektörü toplam aktif büyüklüğünün yüzde 8.7'sini oluşturan bankalar ekonomik sermaye tahsisi uygulamasına gerek görmez iken, yüzde 3.3'ü ekonomik sermaye tahsisini uygulamakta, kalan kısım ise konuya ilişkin çalışmalarını sürdürdü.

Karşı taraf risklerine ilişkin stratejileri yeni oluşturuyor

Bankaların ikinci yapısal blok kapsamında ele alınan yapısal faiz oranı riski, likidite riski ve yoğunlaşma risklerini çoğunlukla tanımlamış oldukları, ancak karşı taraf risklerine ilişkin strateji ve politikalarını yeni oluşturmaya başladıkları görüldü. Üçüncü yapısal blok kapsamında ise bankacılık sektörünün kamuya açıklama yükümlülüklerine büyük ölçüde uyumlu olduğu görüldü.

Bankaların yüzde 99'u CRD ve Basel II çalışmalrını yürütecek üst yönetimi oluşturdu


Rapora göre Türk bankacılık sektörü toplam aktif büyüklüğünün yüzde 48.1'ini oluşturan bankalar bireysel bazda, yüzde 35.5'ini oluşturan bankalar ise konsolide bazda CRD ve Basel II'ye geçişe ilişkin strateji ve politikalarını yönetim kurullarının onayına sundu veya söz konusu strateji ve politikaları yönetim kurullarına onaylatarak uygulamaya koydu.

Bankacılık sektörünün yüzde 99'u CRD ve Basel II çalışmalarını yürütecek üst yönetimini, yüzde 88'i birimlerini oluşturdu. Yüzde 82'si sorumlu personelini, yüzde 70'i ise komitelerini belirledi.

İçsel ölüm yöntemlerinde büyük uyum

CRD ve Basel II'ye uyum durumu anketler üzerinden incelendiğinde kredi riskinde bankaların yüzde 99'unun standart yaklaşıma, yüzde 53'ünün ise içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşıma yüzde 50 ila yüzde 100 arasında uyum sağladığı görüldü.

Bankaların tamamı piyasa riskinde standart yönteme uyum sağlarken, içsel ölçüm yöntemlerinde ve değerlemeye ilişkin hususlarda büyük ölçüde (yüzde 75- 100) uyumlu olan bankaların oranı sırasıyla yüzde 86 ve yüzde 83 olarak belirlendi.

Spesifik riske ilişkin hususlara büyük ölçüde uyumlu olduğunu belirten bankaların oranı yüzde 38 seviyesinde kaldı. Operasyonel riskte bankaların tamamı şu anda kullanılmakta olan temel gösterge yaklaşımına uyum sağlarken, standart yaklaşımda yüzde 75 ile yüzde 100 arasında uyum sağlayan bankaların oranı yüzde 31'de kaldı. İkinci yapısal bloğa uyumun birinci yapısal bloğa kıyasla daha düşük düzeyde olduğu dikkat çekti. Kredi riskinin birinci yapısal blokta kapsanmayan hükümlerine ilişkin uyum durumunun yüzde 75-100 aralığında olduğunu belirten bankalar sektörün sadece yüzde 9'unu oluşturdu.

Yapısal faiz oranı riski ve likidite riskine ilişkin uyum düzeyi yüzde 50-100 aralığında olan bankaların Türk bankacılık sistemi aktif büyüklüğü içindeki payı ise yüzde 99 düzeyinde. Üçüncü yapısal blok hükümlerine ise bankaların yüzde 93'ünün yüzde 50 ile yüzde 100 arasında uyum sağladığı görüldü. CRD ve Basel II ile ilgili karşılaşılan sorunlara ve kısıtlara bakıldığında bankaların öncelikli engelinin veri eksikliği olduğu görüldü. Bu kısıtı, mevzuattaki belirsizlikler ve teknolojide karşılaşılan sorunlar takip etti.