"Başbakan'ın alnında kara bir leke gibi..."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Başbakan Erdoğan'ın aynaya bakmamızı önermesi ve lügatinde küfür olmadığını söylemesi, üstelik seviye hatırlatması yapan sözleri bayram günü, kara bir leke gibi Başbakan'ın alnına yapışmıştır'' dedi.
cumhuriyet.com.trPartisinin İstanbul İl Teşkilatı'nın, WOW Convention Center'da gerçekleştirdiği bayramlaşma törenine katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk milletinin bayramını kutladı.
Hiç kimsenin terörün sözcülüğünü yapmaya cüret edemeyeceğini kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu:
''Artık kontrolden çıkan AKP hükümeti, Türkiye'yi dipsiz ve karanlık bir kuyunun kenarına kadar getirmiştir. Mütareke yıllarındaki, işgal kuvvetlerince uzaktan kumanda edilen İstanbul hükümetleriyle, çok benzerlik gösteren bugünkü iktidar; adeta milletimizin birliğinden, kimliğinden ve dirliğinden rahatsız olmaktadır. Demokratikleşme parolasıyla başlattıkları ihanet yolu kapandıkça ve milli tepki çığ olup bu yolu kullanılmaz hale getirdikçe Başbakan Erdoğan küçülmekte, öfke patlaması yaşamakta, ağzından çıkanları kontrol etmekte zorlanmaktadır.''
Hakaret davası
Devlet Bahçeli ''Yıkım projesi'' diye adlandırdığı "Kürt Açılımı"nı, TBMM Genel Kurulu'nda görüşüldüğü esnada, kendisine ayrılan süre zarfında konuşmasını yaparken, ''İfadelerinden rahatsız olan Başbakan Erdoğan'ın, hakkında kullandığını tespit ettiği ağza alınmayacak sözlerini, burada tekrarlamaya terbiyesinin müsaade etmesinin düşünülemeyeceğini'' belirtti.
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bizim bölünme partisi olarak adını koyduğumuz bugünkü iktidar partisine ve yöneticilerine yönelik eleştirilerimiz, hiçbir zaman kişilikleri ile ilgili olmamıştır. İhanetle kol kola girip, Kandil ve İmralı'yla el altından pazarlık yapmaya kalkışan AKP zihniyetine, her zaman tenkitlerimizi siyasi tahammül ve demokratik sınırlar çerçevesinde yönelttik. Biz söyleyeceğimiz bir şey olursa, herkes bilmelidir ki düşüncelerimizi dolaştırmadan, geciktirmeden ve açık olarak herkesin yüzüne karşı ifade etmekten kaçınmayız ve çekinmeyiz.
Başbakan Erdoğan gibi, TBMM Genel Kurul salonunda konuşan ve milyonlarca insanımızın desteğini almış bir şahsiyete ağza alınamayacak sözleri sarf edebilecek kadar haddi, kontrolü, terbiyeyi, nezaketi ve zarafeti kaybetmemiz mümkün değildir. Buradan söylüyorum ki bizim için ne söylenmişse, öncelikle kötü söz sahibine misliyle ait olacaktır. Ve bu utanç duyulacak hakaretlerin de öncelikle şahsıma değil, dava arkadaşlarımıza ve aziz milletimize yapıldığını ve böyle kabul ettiğimizi açıklıkla beyan ediyorum. Nitekim hukuk yoluyla da gerekli tedbirleri alacağımızı, yüce adaletin bu densizliğin ve kendini bilmezliğin cezasını vereceğine içtenlikle inanıyorum. Daha da önemlisi, kadirbilir milletimizin, hayasız ve düşük siyaset anlayışından mutlaka hesap soracağını ve bunu asla karşılıksız bırakmayacağını düşünüyorum.''
''Başbakan Erdoğan'ın aynaya bakmamızı önermesi ve lügatinde küfür olmadığını söylemesi, üstelik seviye hatırlatması yapan sözleri bayram günü, kara bir leke gibi Başbakan'ın alnına yapışmıştır'' diyen MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları söyledi:
''Biz aynaya baktığımız zaman kırk yılın gururunu, millet varlığına adanan ömürleri, çekilen çileleri, dört duvar arasındaki işkenceleri, inandığı davası uğruna kendisini feda edenleri, vatan, bayrak, ezan, şehit diyen kahramanları ve burada daha saymakla bitiremeyeceğim bir çok değeri görüyoruz. Peki, Sayın Başbakan, siz baktığınız zaman aynada neyi görüyorsunuz? Başına çuval geçirilen Mehmetçiği mi? Şehitlere 'kelle', katile 'sayın' diyen gayri milli bir suratı mı?
Yoksa meşruiyetini Washington'da, Brüksel'de arayan, küresel güçlerin bölgesel taşeronunu mu? Veya çiftçimize 'ananı da al git' diyen kaba yüz ifadesini mi? Ya da küfürbaz ve ağzı bozuk bir kişiyi mi? Konuşmamın bu aşamasında diyeceğim kısaca şudur: Siz Türk milleti için bir talihsizliksiniz. Siz artık bir zaman kaybısınız ve sizinle geçen her gün heba olmuş zaman olarak hafızalardan silinmeyecektir. Ve tarih Başbakan Erdoğan'ı, ağzı bozuk, edep ve hayadan nasibini almamış, vaatten başka hiçbir şey bilmeyen, beceriksiz bir kişi olarak yazacaktır.
Dönemini de kaosların yaşandığı, kavgaların arttığı, bölücülerin küstahlaştığı, milletimizi parçalamaya çalışanların cesaretlendirildiği, fitnenin ve düzen bozucu güçlerin hakim olduğu bir zaman olarak hatırlayacaktır.''
''Hükümet'in 'İmralı canisinin' durumunun düzeltilmesi ve tecrit koşullarının hafifletilmesi için harekete geçmesinin de bu açılım süreci kapsamında görülmesi gerektiğini'' söyleyen Bahçeli, ''İktidarın hoşgörüsü ve izniyle terör örgütünü İmralı'dan yöneten terörist başının yanına şimdi de yoldaş teröristler gönderildi. İmralı Adası, artık PKK militanlarına tahsisli özel dinlenme kampı ve terör misafirhanesi statüsü kazanmış, PKK'nın bir talebi daha karşılanmıştır'' dedi.
"Bu süreçte İmralı ve terör örgütü asla muhatap alınamaz" diyenlerin, terörist başı ile aracılı görüşme kanalları açtığını belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
''İmralı canisinin sözde yol haritası elde tutularak bu süreçte karşılıklı atılacak adımların koordinasyonu ve uyumlaştırılması için harekete geçildi. Adı ve etiketi sahte olan, teşhisten tanıma, kavramsal temelden çözüm reçetesine kadar bütün unsurlarıyla sakat olan bu açılım, devletin teröre teslim olmasının şartlarının ele alınacağı ve bölücü taleplerin hayata geçirileceği bir sürecin başlatılmasını amaçlamaktadır. Böyle bir süreç çerçevesinde, terör örgütünün eylemlerini durdurması karşılığında Türkiye'nin terörle mücadelesinin ve askeri operasyonların askıya alınması ve sınırlandırılması, dağdan inme karşılığında teröristlerin siyasi aftan yararlandırılması ve PKK'nın taleplerini karşılayacak bir siyasi çözüm süreci başlatılması hiçbir şart altında kabul edilemeyecektir. Böyle bir sakat denkleme dayanan bir pazarlığın kabulü ve savunulması düşünülemeyecektir. Köken farklılıklarını derinleştirmek, bunları toplumsal kırılma hattı haline getirmek, bin yıldır bir arada iç içe yaşayan Türk Milleti'nin bünyesinde ayrışma, etnik husumet ve ayrılık tohumları yeşertmek, açık bir çatışma ve bölünme reçetesidir.''
Etnik bölücülük hak mücadelesi olarak görülemez
Kaynaştırıcı bir millet yapısı içinde bin yıldır birlikte yaşayan Türk vatandaşlarının böyle bir zeminde ayrıştırılması sürecinin başlatılmasının, özerklikten ayrılıkçılığa ve bölünmeye giden yolu açacağını iddia eden Bahçeli, Türkiye'nin milli birliğini, kuruluş ilkelerini ve yapısını yıkmanın, meşru kimlik talebinin, etnik bölücülüğün de meşru hak mücadelesi olarak görülemeyeceğini söyledi.
Bu süreçte, demokrasiyi, insan hakları ve özgürlükleri etnik ayrışma dinamiği ve bölünme aracı olarak görmeyi ''izahı olmayan bir gaflet ve garabet'' olarak nitelendiren Bahçeli, ''terör örgütünün bölücü emellerini ve taleplerini sahiplenmenin, bu amaçla bölünme modelleri arayışına girmenin, devletin varlığına, milletin birliğine, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kastetmek'' olduğunu kaydetti. Bahçeli, ''Bu açık bir Anayasa suçudur, aynı zamanda bir ihanettir ve ihanetin tanımı da anlamı da burada aranmalıdır'' dedi.
Bu konudaki endişe ve görüşlerinin bir vehim ürünü olmadığını, iftira ve karalama olarak da görülmemesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, bunların Başbakan'ın bugüne kadarki söylem ve icraatlarının ortaya koyduğu somut gerçeklere dayanan tespitler olduğunu belirtti.
Bahçeli, şöyle devam etti:
''Bunlara hakaret ve iftira diyerek tepki gösteren, PKK açılımına karşı çıkanları ülkeyi kafalarında bölmekle suçlayan Sayın Başbakan'a bu gerçekleri hatırlatmak isterim. Bu yol sağduyu ve milli birlik yolu değil, bir gaflet ve bölücülük yoludur. Bu yola sapanları tarih ve millet affetmeyecek, bu yolun yolcuları milli vicdanda mahkum olacaktır. Bu açılım bir açmazdır, kör bir çıkmazdır. Hükümetin iddia ettiği gibi milli bir mesele değil, birliğimize ve bütünlüğümüze yönelik açık bir tehlikedir.
Türkiye süratle tarihi bir yol ayrımına gelmekte, çok ağır sonuçları olacak bir ayrışma ve çatışma ortamına sürüklenmektedir. Türkiye'nin partisi olduğunu söyleyen ve anlamsız bir 'bölge partisi' tartışması başlatan AKP, milletten aldığı oyları bölünme ruhsatı olarak görmekte ve 'bölme partisi' olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bu gidişatın durdurulamaması halinde, bunun Türk milletine faturası çok ağır olacaktır. Bu süreci harekete geçirenler bu vebalın altından kalkamayacaktır.'
Seneryo yazarı okyanus ötesinden
Bu proje'nin patent sahibi ve kılavuzunun ''İmralı canisi'', senaryo yazarının okyanus ötesinden, Irak'taki ara bulucularının ise Barzani ve Talabani olduğunu savunan Bahçeli ''Taşeronu ise Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan'ı ve hükümetidir. Bu projenin muhatabı, bundan yararlanacak olan da asla Türk milleti değildir ve olmayacaktır'' dedi.