'Başbakan yargılanmalı'

Hakim karşısına çıkan Gezi Dayanışması üyeleri "Suç işleyenler başka yerde aranmalı" dedi.

Canan Coşkun/Cumhuriyet

Taksim Dayanışması üyesi olan 26 kişinin “suç işlemek” amacıyla “örgüt kurmak, yönetmek, örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla yargılanmasına başlandı. 5 yıldan 13 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Mimarlar Odası ÇED Danışma Kurulu üyesi Ayşe Mücella Yapıcı, insanlık dışı çıplak aramaya maruz bırakıldığını belirterek, “Bizim yerimize suçluların burada yargılandığını görmeden ölmek istemiyorum” dedi. İstanbul Tabip Odası eski Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu da “Gezi’nin talepleri mahkeme kararı ile yerine getirilebilecek talepler değil” diye konuştu.

İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya 19 tutuksuz sanık katıldı. Duruşmaya CHP'li Sezgin Tanrıkulu, CHP'li Melda Onur, HDP'li Levent Tüzel, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, TTB Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan ve İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören de izleyici olarak katıldı. Mücella Yapıcı, Taksim Dayanışması’nın Taksim Yayalaştırma Projesi’ne ilişkin İmar Planları hakkında yasal ve demokratik yollarla mücadele etmek üzere bir araya gelen demokratik ve meşru bir platform olduğunu ifade etti. Yapıcı, duyarlı yurttaşlar tarafından parka sahip çıkıldığını anlatarak, “Bize gaz sıkılırken, kepçe işine devam ediyor, parkın suyunu ve elektriğini koparmıştı” dedi. Yapıcı, 30 sivil giyimli erkek polisin yüzleri ve gözleri hedef alarak gaz bombaları attığını, saldırıdan sonra polislere zabıta yeleği giydirildiğine dikkat çekerek, “Yüzüme yaklaşık 50 cm’den iki gaz tüpü boşaltılmış ve sağlık durumum çok ciddi tehdit altına girmiştir” dedi.

 

‘Hava durumu gibi park’

Yapıcı; “Dünyanın hiçbir yerinde park, vali beyin isteği ile açılıp kapanmaz. Biz, şu anda Türkiye’de hava durumu gibi bir parka sahibiz. 8 Temmuz 2013’te Taksim Dayanışması bileşenlerinin temsilcileriyle birlikte İstanbul Valisi’nin bir biçimde açılışını yaptığı Gezi Parkı’na gitmek isterken kızımla polis tarafından gözaltına alındık, polis kalkanları ile itildik, üzerimize TOMA ile su sıkıldı” dedi.

Yapıcı, gözaltında sözlü tacize uğradıklarını da vurgulayarak, “İnsanlık dışı çıplak aramaya maruz bırakıldım. Tuvalete götürülmedim. Götürüldüğüm tuvalette kamera olduğuna şahit oldum. 2 saatte bir ilaç almam gerekiyordu. Polisler, ‘Yok öyle. Biz, senin hizmetçin miyiz? Sabah akşam içersin’ dediler” dedi. Yapıcı, “Asıl adalet 27 Mayıs 2013 tarihinden bugüne polisin uyguladığı veya göz yumduğu şiddet nedeniyle hayatını kaybeden gençlerimizin anısı önünde herkesin saygı ile eğilmesi ve faillerinin cezasız bırakılmamasıdır, bizlerin yargılanması değildir” diye konuştu.

Ali Çerkezoğlu ise, 8 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun İl Emniyet Müdürü ile birlikte basın toplantısı düzenleyerek Gezi Parkı’nın “yeniden halkın hizmetine” açıldığını ilan ettikleri gün İstiklal Caddesi’nden parka giderken gözaltına alındığını anımsattı. Çerkezoğlu, “Açılışı yapılan parka gitmek suçundan gözaltına alınmış olmamızın akılla bir izahı olabilir mi?” diye sordu.

Taksim Dayanışması üyeleri dava öncesi sabah saatlerinde adliye önünde toplanarak “Her yer Taksim, her yer direniş” ve “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganları attılar. Grup adına basın açıklaması yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, yargılanması gerekenin Başabakan, hükümet yetkilileri, vali, emniyet müdürü ve emniyet mensupları olduğuna dikkat çekerek “Çünkü, halka acımasızca saldıran onlardır. Ve tarih önünde er ya da geç yargılanacaklardır” dedi.

 

İtibarsızlaştırma çalışması

İstanbul Tabip Odası eski Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu; “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” iddiasıyla yargılandıkları için Gezi ve Haziran direnişinin itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını kaydederek, “TOMA’nın üzerine çıkarak suyun yönünü değiştirebilen meşruluk duygusu ve cesaretle, Gökçek’in ‘fışkıyesini’ kıran ve ‘Mustafa Keser’in askerleriyiz’ diyebilen ironiyi içeren zekâyla, Taksim’le Lice’yi, laik teyzelerle, anti-kapitalist ya da değil direnen ‘başörtülü bacılarımızı’ yan yana getirebilen bu kapsayıcılıkla baş etmenin zor, hatta imkânsız olduğunu herkesin bilmesinde yarar var” diye konuştu.