''Başbakan fren tutmaz hale gelmişti''
TESAV Başkanı Erol Tuncer, son yerel seçimlerde seçmenin AKP'ye çok ciddi bir uyarıda bulunduğuna işaret ederek, "AKP'nin otoriterlik iddiasından, çoğulculuk yerine çoğunlukçuluk yaklaşımından vazgeçmesi gerekiyor. Demokrasi çoğunluğa değil çoğulculuğa dayanıyor. Benim Meclis'te çoğunluğum var ben ne istersem yaparım diyemezsiniz öyle işleyen bir demokrasi sağlıklı bir demokrasi olmaz'' dedi. Ayrıca Tuncer, AKP'nin oylarında yaşanan düşüşün ufak olmadığını yüzde 50'yi tutturmayı düşünen bir partinin yüzde 40'ın bile altına düşmesinin, büyük ve anlamlı bir düşüş olduğunu söyledi.
Tolga YenigünCumhuriyet Halk Partisi'nin, Doğu ve Güney Doğu'da var olması gerektiğinin üzerinde duran TESAV (Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı) Başkanı Erol Tuncer, ''Oralar yaşam biçimi itibariyle gelir düzeyi, eğitimin geriliği ile sosyal demokrat partilere en çok ihtiyacı olan yerlerdir. Ama buralar bizim partilerin en zayıf oldukları yerler'' diye konuştu. CHP'nin çalışmalarına ilçelerden başlaması gerektiğini belirten Tuncer, yaşanan parti içi sorunların çok kapsamlı şekilde ele alınamaması durumunda var olan tablonun değişmeyeceğini söyledi. CHP'nin1980 öncesinde varoşlarda varolduğunu vurgulayan Tuncer, 12 Eylül'den sonraki partileşme sürecinde varoşların unutulduğunun üzerinde durdu. Erol Tuncer'in 'Yerel Seçim' sonuçlarına ilişkin sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
- Yerel seçimleri genel olarak yorumlarsak öne çıkan veriler nelerdir?
ET: Adalet ve Kalkınma Partisi geriledi ve yüzde 46,6'dan ben 2007'ye göre kıyaslıyacağım. (çünkü en taze geçmiş o) Oradan 38,8'e düştü yani yüzde 40 sınırının bile altına düştü. En anlamlı yanı bu Adalet ve Kalkınma Partisi hep büyümeye alışmıştı. 2002'de 41,6'ya çıktı 2007'de 46,6'ya ilk defa düştü bu önemli. Bu seçmenin Adalet ve Kalkınma Partisi'ne ciddi bir uyarısıdır, ciddi bir uyarıda bulunarak politikalarını beğenmiyorum, bildirdim dedi. Ama erken seçim gerektirmeyecek bir oy oranı ile. Şimdi muhalefet partilerinin durumu şöyle Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi'ne bakacak olursak CHP 2,1 MHP'de 1,8 puan ilerledi. Bunun anlamı şu Adalet ve Kalkanma Partisi 12 büyükşehir belediyesinden 2'sini kaybetti. 46 il merkezinde vardı 35'e indi. CHP ve MHP'ye gelecek olursak hem oylarını, hem belediye sayılarını arttırdılar ama her iki partinin de oy oranı sınırlı . Ben bunu şöyle yorumluyorum AKP'den oyunu çekerken hepsini bu iki partiye yönlendirmedi. İkisini de ciddi bir iktidar alternatifi olarak görmedi. Onlar bu imajı veremediler besbelli. İkinci nokta budur. Üçüncüsü iki parti yüzde 5'i aştı bunlardar birisi DTP ve bu seçimde belediye sayısını ve oy oranını anlamlı bir şekilde arttırmış partidir o. Yüzde 5'in üstüne çıkmakla hem geçen seçime göre gelişme gösterdi, hem de bir gün baraj yüzde 5'lere düşürülürse onu aşabileceğini gösterdi. Aynı durumda olan bir başka parti Saadet Partisi'dir. Şimdi DTP'nin kazançlarından biri önemi şurada Adalet ve Kalkınma Partisi orada, Doğu ve Güney Doğu'da yüksek oyla birinciydi. Yüzde 55'ler dolayında, ortalaması buydu. Şimdi DTP ilerleyince AKP oralarda yüzde 30-40'a düştü.Önemli bir gerileme, DTP'nin ilerlemesi onları geriletti çünkü orada başka ciddi oy olan parti yok. Bir de Saadet Partisi var hem yüzde 5'i aştı, bir önemi budur bence. Bir başka önemi de Saadet Partisi'nin şudur, Saadet Partisi AKP'nin Milli Görüşçü tabanından oy çekiyor. O bakımdan önem çekiyor yani yükselebilirim diyor.
- Özellikle İstanbul'da CHP'nin oylarınının 10 puan yükseltmesi ve Kemal Kılıçdaroğlu-Gürsel Tekin faktörlerini nasıl yorumluyorsunuz?
ET: Cumhuriyet Halk Partisi 1980'den öncesinde varoşlarda vardı. Ben o zamanın aktif politikacısıydım. Her zaman söylüyorum varoşlar bizimdi. Ancak 12 Eylül'den sonraki partiler ve o partileşme sürecinde varoşlar unutuldu. Cumhuriyet Halk Partisi yalnız kent merkezlerinden oy alır bir parti haline geldi. Şimdi Gürsel Tekin'in orada sağladığı dinamizm varoşlara el uzatmasıdır. Varoşlarla ilişki kurabilmesidir, hem de seçim zamanını beklemeden seçimden önce kurmaya başlamış oldu. Kemal Kılıdaroğlu'nun da kimliği kişiliği yolsuzluklara karşı duruşu tavrı ikisi bir araya gelince Cumhuriyet Halk Partisi'nin oyları yükseldi bu diğer illere örnektir bunu yapabilen illerde oylar yükselir.
- Şanlıurfa’da ceketi koysak seçtiririz” diyen AKP’li vekillerin iddiasına, Urfalıların Eşref Ahmet Fakıbaba'yı seçerek verdiği cevabı nasıl değerlendirirsiniz?
ET: Bu Seçimde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oy kaybetmesinin bir çok nedeni var. Küresel kriz bir neden, insanların Adalet ve Kalkınma Partisi'ni yaşam tarzına bir müdahale olarak algılamaları ayrı bir neden, bir önemli etken de iktidar partisinin ve Başbakan'ın fren tutmaz hale gelmiş olması uygun tanım bulamıyorum. Büyük kesimleri karşısına alması kredi kartı mağdurlarına sahtekar demesi, işyerini kapatanları suçlaması, çaresizlikten iş yeri kapatıyor adam. Sonra bu ceket söyleminin oradaki milletvekillerinden birine ait olduğu anlaşıldı, önce Başbakan dediği söylendi ama onun söylemediği anlaşıldı. Bu halkın tepkisine yol açtı bir kere Eşref Ahmet Fakıbaba sevilen bir adammış. Yani orada doktor olarak, ayrıca belediye hizmetleri var 5 yıllık anlaşılan başarılı da, bir de bu tepki biraraya gelince Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oylarını da geçerek seçildi. Bu seçimin bir özelliği de adayların belediye seçimlerinde ne kadar önemli olduğunun vurgulanmasıdır. İşte Kılıçdaroğlu'nun oyları arttırması, Fakıbaba'nın seçilmesi. Ankara'da Mansur Yavaş'ın MHP'nin oylarını epeyce yükseltmiş olması daha böyle epey bir örnek var. Eskişehir'de DSP'nin adayı Yılmaz Büyükerşen partisi Türkiye ölçeğinde 2,8 oy aldı, ama kendisi yüzde 50'yi aştı. Seçimin vurgularından biri de bu örneklerdir bence.
- Oylar sayılırken bilgisayar sistemindeki arızaları ile özellikle Ankara ve İstanbul'da yaşanan elektrik kesintileri ve ardından gelen oyların çalındığı iddiaları sonrasındaki itirazlar hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyim?
ET: Birşey söyleyemem, kimler inceleme yapıyorsa gerçeği onlar ortaya çıkaracak. Ben sistemdeki arızalardan dolayı bir yolsuzluk olduğunu düşünmüyorum. Çünkü oylar taşradan gelip orada birleşiyor. Taşradaki oylar orada duruyor. Yani burası kitlenebilir de her zaman oradaki kayıtlar duruyor. Her zaman o kayıtların buraya aktarılması mümkün.Yalnız bu arada çok unutulan bir şeyi söyleyeyim. Sandık başlarında biliyorsunuz partilerin üyesi olur sandık kurulu üyesi ayrıca sandık başına partiler diledikleri kadar gözlemci gönderebilirler. Ellerine verirler gözlemci kartını onlar orada orayı denetler ve sonunda sayım beraber yapılır halka açık. Sayım bittikten sonra tutuanak tutulur ve bu tutunağın birer sureti parti temsilcilerine verillir. Şimdi bu işi ciddi izleyen partiler bu tutanakları kendi ilçe merkezlerinde birleştirir.Kendi gelecek oylarını oradan kontrol edebilirler. Siz burada ne kadar hile yaparsanız yapın o kayıtlar sizin elinizdedir. Partiler ne kadar ciddi yapıyor onu bilemem ama kanunun partilere verdiği böyle bir olanağı var. Yani bunlar daha önce olmuştur onu söyleyeyim, 1950'den beri her seçimde böyle kısmi şeyler olur; oy çalınır, tutanak değiştirilmez de sayım yapılırken bazı şeyler yapılır, eğer başka partilerin gözlemcisi orada yoksa. Onun için partilere bu konuda çok iş düşüyor .
- Liderler bazında düşünürsek secim sonuçlarını nasıl okuyabiliriz? Sizce sandıktan çıkan oylar sonucunda parti liderleri konusunda bir değişim gerekli mi?
ET: Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi'nde bir değişimin gerekli olduğunu sanmıyorum. Çünkü bir şeyi de unutmuyalım parti oy kaybetti ama halen yüzde 38,8 ile Türkiye'nin en büyük partisi 35 il merkezinde ve buna ilaveten 10 büyük şehirde belediye başkanları var bu partinin. Bir önemli şeyi daha söyleyeyim, bu parti ilçe, belde ve illerin tümünde seçime girdi. 2946 belediye'de oysa mesela Milliyetçi Hareket Partisi 200 belediyede aday bile göstermedi. Cumhuriyet Halk partisi 928 belediyede aday göstermedi. Türkiye'nin boyanmış haritaları bütün gazetelerde var. Oradan bakarsanız bir özelliği daha var mesela DTP Doğu ve Güney Doğu'da var. ama onun batısında Orta ve Batı Anadolu'da yok. Cumhuriyet Halk Partisi kıyılarda var bir de Trakya'da var. ama Orta Anadolu'ya doğru hızla inişe geçiyor Dogu ve Güney Doğu Anadolu'da yok gibi. Dolayısıyla AKP seçimden oy kaybederek çıktı ama diğer partilere göre güçlü durumda lider sorununun olmadığı görülüyor, tabii ki kendi parti içi sorunlarıdır bu.Cumhuriyet Halk Partisi'nde sıkıntı var. Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki bu sıkıntı yeni değil, daha öncelerinden geliyor yani her seçim sonrasında bir lider değişikliği tartışılır. Bu seçimde de böyle bir tartışma henüz açılmış gibi gözükmüyor ama seçim sonuçlarındaki bu yetersiz, sınırlı başarılar nedeniyle yeni bir tartışma ufukta gözüküyor.
- Seçim öncesi hazırlanan anketleri nasıl buluyorsunuz? Özellikle Tarhan Erdem'in anketinin 10 puan yanılması anketlerin seçmeni yönlendirme çabasında olduğu eleştirilerini haklı çıkardı mı?
ET: Ben buna katılmıyorum ben Tarhan Erdem Bey'i üniversite yıllarımdan beri tanıyorum, yani biz aramızda iki sınıf farkıyla aynı yerlerden mezunuz. Tarhan Bey ile bir dönem parlamentoda bulundum, bir dönem partinin yöneteminde beraber bulunduk. Tarhan Bey son derece dürüst ve işini ciddiye alan birisidir. Manüpilasyon yapmaz onda hiçbir tereddütüm yok ve bu son seçim hariç her seçim tahminlerini tutturdu ve geçen seçimi de en iyi bilen o oldu. Bu seçimdeki sıkıntıyı Tarhan Bey'e bende sormak isterim, nerede yanıldınz diye yani manipülasyon düşünemiyorum.
- Doğu ve Güney Doğu'da Türkiye'nin çatı partisi olması gereken CHP'nin birçok ilde yüzde 1-2'lerde kalmasını nasıl yorumluyorsunuz?
ET: Size bir adres vereceğim, www.sdd.org.tr orada 'Doğu ve Güney Doğu'da DSP ve CHP' diye bir programımız var onu açarsanız, incelerseniz 1995'ten 2007'ye kadar bütün seçimlerde her iki partinin Doğu ve Güney Doğu'daki hali görülür. Hangi illerde hiç milletvekili çıkaramadığı, hangi illerde oylarının düşük olduğu (birkaç istisnai ilde anlamlı oy alınabildiği) görülür. Sorun yeni değil sorun 1990'lardan gelen bir sorun onun için bunun ayrıca yoruma ihtiyacı yok TESAV Vakfı olarak biz yıllardır söylüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin oralarda var olması gerekiyor.Yani Doğu ve Güney Doğu'da DTP ve Adalet ve Kalkınma Partisi var oralar yaşam biçimi itibariyle gelir düzeyi, eğitimin geriliği gibi sebeplerden dolayı, sosyal demokrat partilere en çok ihtiyacı olan yerlerdir. Yani orada bir paradoks yaşıyoruz oralar tam tersine bizim partilerin en zayıf olduğu yer. Partiye çok önemli iş düşüyor. Parti seçim sonuçlarını masaya yatırıp tartışmak zorunda. Ama bu masaya yatırmayı genel merkez düzeyinde uzman katılımıyla sınırlı kalacak bir çalışmayı saymıyorum. İlçelerden başlayacak ilçeler tartışılacak biz bu ilçeden sonuç aldıysak niçin aldık, nasıl aldık. İyiler de tartışacak. İyiler de mesela beklenmedik bir sonuç aldıysa bunu nasıl sağladık bilelim ki sürdürelim bu başarıyı. Kötü olan yerlerde zaten tartışıp, önlem almak lazım Bu tartışma ilçelerden başlatılacak. Bunlara özellikle örgütlü toplumsal kesimler de katılacak. Üniversiteler de katılacak, çağırılacak ve onların da görüşleri alınacak. Sonra illere gelecek bu tartışma sonra Ankara'ya gelecek. Bir tartışma süreci yaşanacak. Bir kampanya halinde çareleri de bilinecek. Yani CHP'nin örgütlerinin kurulma biçimi, işleyiş biçimi programı eğitim sorunu alternatif çözüm üretimleri, liderlik sorunu bütün bunlar tartışılacak, kadrolar dahil dipten doruğa gidilmeye ihtiyacı var. Ufak tefek önlemlerle bu tabloyu düzeltemezsiniz.
- Seçim sonuçları Recep Tayyip Erdoğan'a yöneltilen tek parti yönetimine gittiği eleştirilerine bir fren olabilir mi?
ET: AKP'ye seçmen söylediğim gibi çok ciddi bir uyarıda bulundu. AKP şapkayı önüe koyup biz niye bu kadar oyu kaybettik diye düşünmesi lazım, nedenlerini gözden geçirmesi ve bu otoriterlik iddiasından -ben ona çoğulculuk yerine çoğunlukçuluk yaklaşımı diyorum- vazgeçmesi gerekiyor. Demokrasi çoğunluğa değil çoğulculuğa dayanıyor. Benim Meclis'te çoğunluğum var ben ne istersem yaparım diyemezsiniz, öyle işleyen bir demokrasi sağlıklı bir demokrasi olmaz. Ayrıca bu düşüş ufak değil siz 50'lere yaklaşmışsınız, 50'yi tutturmayı düşünmüşsünüz. Çıtayı böyle koymusunuz ve 40'ın bile altına düşmüşsünüz bu büyük bir düşüştür, anlamlı bir düşüştür. Ve ilk defa düşüyorsunuz.
- Türkiye'de yerel seçim sonuçları tablosunda bölgeler arası kutuplaşma söz konusu, bunu nasıl okumamız gerekir?
ET: 1995'ten beri söylüyoruz. Türkiye'de biz ilk seçim kitabımızı TESAV'da çıkardık.Orada gördük ve haritaya işledik, o tarihten beri her seçimde biz o haritaları işliyoruz gördük ki orada partilerin bölgeselleşme eğilimi var. yani bir parti bir bölgede bir parti diğer bir bögede güçlü ve o zamandan beri de kaygılarımızı dile getirdik. Bu sağlıklı bir tablo değildir diye, bu tabloyu sağlıklı hale getirmenin yolunu söyledim. Sosyal demokratların Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da varlıklarını belli etmeleri gerekiyor
- Başbakan Erdoğan'ın seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra Bakanlar Kurulu'nda revizyona gidebileceği mesajını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ET: Bilemiyorum kendilerini düzeltmek için kabinede mi değişiklik yaparlar, yönetimlerinde mi değişiklik yaparlar. Olağanüstü kurultay mı toplarlar, bütün bu önlemleri oturup kendileri düşünecek.
- Son olarak Yerel Seçim sonuçlarının, Genel Seçimlere etkisi olur mu, değerlendirir misiniz?
ET: O tamamen mevcut partilerin, kazançlı ve kayıplı olduğunu söylediğmiz partilerin tavırlarına tutumlarına, yaklaşımlarına bağlı, AKP kendine çeki düzen verirse inişi durdurabilir CHP başta olmak üzere muhalefet partileri kendilerine çeki düzen verirlerse kendi yükselişlerini hızlandırır böylece iktidar partisinin inişini hızlandırırlar. Bunu önümüdeki zaman gösterecek.