"Başbakan aklını başına toplamalı"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın "İktidar bölücü örgütün sokak ve sığınak temsilcileriyle masaya oturdu" dedi.
cumhuriyet.com.trMHP'li Yalçın, yazılı açıklamasında, TBMM Başkanvekili Meral Akşener'in makam otosunun kurşunlandığı bir zamanda, demokrasiyi inkıtaa uğratmak isteyenlerin niyetleriyle rejimi mutlak kontrollerine almak isteyenlerin niyetlerinin örtüştüğünü ileri sürerek, "Aradaki fark, AKP iktidarının bizzat tabancayla değil, siyaset yoluyla demokrasiye kurşun sıkmak istemesidir" dedi.
Yalçın, Akşener'in arabasının kurşunlanmasıyla ilgili olarak "Demokrasiye balans ayarına yeltenenlerin yargılanması fırsat bilinerek parlamentonun başkanvekilini hedef alan tehlikeli provokasyonlara kalkışılan bir ülkede, çözüm, çoğulcu demokrasiden vazgeçip dikta rejimi kurmak değildir. Bilakis, onun değerlerine sarılmak, yaşamasını temin etmektir" saptamasında bulundu.
Başbakan Erdoğan'ın, halkın aklını karıştırmak, kamuoyuna ve kitlelere hedeflerini benimsetmek için her yolu denediğini, makyavelizmin her türlüsünü sergilemekten kaçınmadığını iddia eden Yalçın, "Tayyip Erdoğan'ın dikta heveskârlığına 9 Işık'ı vasıta kılma gayreti, artık istismar ustalığını pişkince ve yüzü kızarmadan icra ettiğinin delilidir" dedi.
Erdoğan'ın, başkanlık sistemini getirmek için inanmadığı 9 Işık Doktrininden dayanak bulmaya çalışma garabetinin, hayra alamet olmadığını belirten Yalçnı, "Ustalık(!) döneminde dikta ve padişahlık ihtirasları oldukça kabarmış ve tek adamlık hevesi dayanılmaz bir hâl almış bulunan Recep Tayyip Erdoğan, artık nefsini dizginleyemez durumdadır" iddiasında bulundu. Yalçın şöyle devam etti:
"9 Işık Doktrininde başkanlık sistemiyle ilgili değerlendirmeler var ise de, bu, gayri milli kimliği, etnik ayrımcılığı ve kimliksizliği Türkiye'de yerleştirme gayretindeki Tayyip Erdoğan'a uygun bir gömlek değildir. Erdoğan'ın, kendisine 5 numara bol gelecek bu gömleği giyebilmesi için, milli bütünlüğü omuzlayan ve ulus devlet olgusunu realite olarak kabul edip sırtlayacak sağlam bir cüsseye sahip olması gereklidir. Fakat ne yazık ki bu açıdan hem AKP lideri hem de onun yandaşları cılız ve sıskadır. Böyle hâllerde atalarımızın dediği gibi, bu terazinin bu sıkleti çekmesi mümkün değildir. Gerçek şudur ki başkanlık sistemi, bütün kurum ve kurallarıyla oturmuş, yerleşmiş çoğulcu demokrasilerde; ekonomik, sosyal ve psikolojik tekamülünü tamamlamış bir ulus devlet olgusu içinde düşünülebilecek yönetim tarzıdır. Bölücü terörün içeride milli bütünlüğümüzü açıkça tehdit ettiği, global güçlerin bölgesel gelişmeleri bahane ederek Türkiye üzerindeki sinsi planlarını adım adım uygulamaya koyduğu bir dönemde, başkanlık tartışmaları siyasî intihardır. Hele de bölücü teröre taviz üstüne taviz veren, bölücü örgütün siyaset, sokak ve sığınak temsilcileriyle masaya oturmaktan ar etmeyen, onları cesaretlendiren bir yönetimin elindeki başkanlık sistemi, Türkiye'yi yok etmek isteyenlerin oyuncağı olacaktır."
"Atatürk'e özeniyor"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "Tayyip Erdoğan, yetiştiği zihniyetin öteden beri diktatörlükle suçladığı Atatürk'e özenmektedir" iddiasında da bulunurken, "AKP kurmayları bilmelidirler ki fikirlerine hiç katılmadıkları, dünyaya bakışını ve temellerini attığı Cumhuriyet'i benimseyemedikleri Atatürk'ün tek adamlığı diktaya değil, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla yerleştirilmesine ve ulus devlet anlayışının yerleştirilmesine adanmıştır. Atatürk, daha Kurtuluş Savaşı yıllarında, henüz meclis açılmamışken, gazeteci Yunus Nadi'ye, 'Önce Meclis, sonra ordu' diyerek, istiklal mücadelesini başarmak için silaha veya güce değil, millete dayanmak gerektiğini vurgulamıştır. Atatürk daima millî iradeye ve millî hâkimiyete önem vermiştir. Nitekim savaştan sonra da kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı güçlü bir demokratik sistemin temelleri atılmaya çalışılmıştır" dedi.
Türkiye'nin demokrasi kulvarında ilerlerken alacağı çok daha mesafe ve kat edeceği sayısız etap bulunduğunu, Türk demokrasisi olgunlaşmadan anayasada değişiklik yapılarak başkanlık sisteminin getirilmek istenmesinin, demokrasi kervanın önüne çıkarılacak ciddi bir engel olacağını savunan Yalçın, "Başbakanın dikta ve sultanlık hevesleri, hiçbir demokratik endişe ve gerekçeyle allanıp pullanamaz. Günümüzün ağır şartlarında Türkiye'nin; başkanlık sistemine değil, kuvvetler ayrılığına dayalı çoğulcu demokrasinin kâmilen yerleştirilmesine ihtiyacı vardır" dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, parlamentonun hükmi şahsiyetini temsil eden MHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Meral Akşener'in makam otosunun kurşunlandığı bir zamanda, demokrasiyi inkıtaa uğratmak isteyenlerin niyetleriyle rejimi mutlak kontrollerine almak isteyenlerin niyetlerinin örtüştüğünü de savunarak, "Aradaki fark, AKP iktidarının bizzat tabancayla değil, siyaset yoluyla demokrasiye kurşun sıkmak istemesidir. Demokrasiye balans ayarına yeltenenlerin yargılanması fırsat bilinerek parlamentonun başkanvekilini hedef alan tehlikeli provokasyonlara kalkışılan bir ülkede, çözüm, çoğulcu demokrasiden vazgeçip dikta rejimi kurmak değildir. Bilakis, onun değerlerine sarılmak, yaşamasını temin etmektir" dedi.