"Barış beklentisi eriyor"
SAMER'in araştırma sonuçlarına göre Başbakan Erdoğan ile Gülen cemaati, Kürt sorununun çözümünde en önemli iki engel olarak görülüyor; bölgede "devlet" denilince akla "şiddet" geliyor.
cumhuriyet.com.tr Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin (SAMER), Diyarbakır il merkezi ile merkez ilçelerinde gerçekleştirdiği "Kürt Sorununun Çözümünde Kişi ve Kurum Değerlendirmesi" başlıklı araştırma sonuçları, Başbakan Erdoğan ile Gülen cemaatinin, Kürt sorununun çözümünde en önemli iki engel olarak görüldüğünü ortaya koydu. SAMER yetkilisi Welat Ay, bölgede barış beklentisinin kalmadığına dikkat çekti.
SAMER'in, Kürt sorununun çözümünde rol sahibi kişi ve kurumların yaklaşım, söylem ve politikalarının nasıl algılandığı ile güvenilirliğini belirlemek için 13- 17 Aralık tarihleri arasında 310 kişiyle yüz yüze yaptığı saha araştırması, çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 55'inin erkek, yüzde 46'sının kadınlardan oluştuğu araştırmada, yüzde 39 oranla en çok 25-34 yaş grubu ile yüzde 26.3 oranla en çok lise mezunlarıyla görüşmeler yapıldı.
Araştırmaya göre bölgede özerklik isteyenlerin oranı yüzde 31 iken; "Kürt'ün Kürt'ten başka dostu yok mu?" sorusuna yüzde 46 "katılmıyorum" yanıtını verdi. "Katılıyorum" diyenlerin oranı, yüzde 27'de kalırken bu oran, yüzde 24 olarak kendini gösteren bağımsızlık isteyenlerin sayısıyla örtüştü.
Araştırmada, Diyarbakır halkının yüzde 79'u, son iki ay içinde Kürt sorununun barışçıl çözümü yönünde herhangi olumlu bir gelişme yaşanmadığını belirtti. Bölgede, AKP ve cumhurbaşkanlığı dahil devlet kurumları, çözümü sağlayabilecek aktörler olarak görülmüyor. Devlet denilince ne düşünüldüğü sorulduğundaysa, yüzde 49,5, "şiddet" yanıtını veriyor.
Kürt sorununun çözümünde AKP'ye güvenenlerin oranı yüzde 20 dolaylarında kendini gösterirken, buna paralel olarak Kürt sorununun çözümünde engel görülen en önemli aktörler sırasıyla, yüzde 34 ile Recep Tayyip Erdoğan ve yüzde 15 ile Gülen cemaati kendini gösteriyor. En çok güvenilen kurumsa, yüzde 48 ile BDP ve BDP'li belediyeler. Araştırmada ayrıca, Diyarbakır halkının yüzde 57.7'sinin, Türkiye'nin NATO'dan talep ettiği Patriot füze savunma sisteminin Türkiye'ye yerleştirilmesini desteklemediği de ortaya çıkıyor.
Araştırma sonuçlarını değerlendiren SAMER'den Welat Ay, bölgedeki insanların barış beklentisi kalmadığına, hatta, Kürtlerin bölgesel olarak kendini yönetme iradesinin giderek arttığına dikkat çekti. Ay, şöyle devam etti:
"İnsanlar, hükümetin müzakerelere başladığı ve kimlikleri tanıdığı dönemde ciddi beklentilere girmişti. Ancak özellikle son dönemde açlık grevleri, Roboski ve Suriye gibi yurtiçi ve yurtdışında yaşanan olaylar, iktidarın samimi olmadığını ortaya koydu. Bunun yalnızca AKP ile sınırlı olmaması, 12 yıldır gelen hiçbir hükümetin çözüm sağlamaması nedeniyle de, çözümsüzlük hali kalıcılaşmaya başladı"
Sözkonusu araştırmanın bir serinin beşinci ayağı olduğuna dikkat çeken Ay, sözlerinin şöyle sürdürdü:
"Bu son araştırmamız gösteriyor ki, Kürtler birlikte yaşama meselesinden giderek kopmaya başlamış. Kürt'ün Kürt'ten başka dostu yoktur diyenlerin oranı yüzde 25, yüzde 27 de bu fikre kısmen katılıyor. Bu oran, duyguda hakim olan kopuşun siyasi bir kopuşa gidebileceğini gösteriyor."
Ay, Iraklı Kürtler ile merkezi hükümet arasındaki çelişkiler, Suriyeli Kürtler'in statü sahibi olmasına giden yol ile Türkiye'deki siyasi gelişmelerin, Kürtler'in son dönemde bölgesel bir iradeye geçme fikrini derinleştirdiğini söyledi.