"Balyoz'daki tahliye kararlarına itiraz edilemez"
Turgut Kazan, Balyoz Harekat Planı kapsamında gündeme gelen tutuklama, tahliye ve tahliyeye itiraz üzerine tekrar tutuklama kararlarını değerlendirdi.
cumhuriyet.com.trTurgut Kazan yaptığı yazılı açıklamada, mahkemelerin verdiği tutuklama ve tutuksuz yargılanmaya itiraz kararlarının 'Türkiye klasiği' olduğunu kaydetti. Kazan, cezaevlerindeki tutuklu sayısının, hükümlü sayısından yüksek olduğuna dikkat çekerek, "Açılan davaların büyük bölümünün beraatle sonuçlandığı düşünülürse, Türkiye'deki tutuklama uygulamasının yanlışlığı kolayca görülür. Böyle bir tablo karşısında tutuklamaları alkışlayıp tahliyeleri kınamak, evrensel hukukla da, demokratlıkla da bağdaşmaz" dedi.
Kazan açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Bütün bu gerçekler bir yana, CMK'muzun 103 ve 104. maddelerine göre, tahliye kararlarına savcılığın itirazı mümkün değildir. Savcılık 101. maddenin son fıkrası uyarınca, tutuklama isteğini reddeden kararlara itiraz edebilir. 104 ve 105. maddelere göre itiraz, tahliye isteklerinin reddi için kabul edilmiştir. Dolayısıyla, tahliye isteklerinin kabulü kararlarına itiraz yolu yoktur. Öncelikle, böyle bir itiraz üzerine verilen kararın(yanlış örnek olmaması için) CMK'nun 309. maddesi uyarınca, "yasa yararına bozma" yoluna götürülmesi gerekir. İlgililer, bu anaçla Adalet Bakanlığı'na başvurmalı ve kabul edilmezse idari yargıya dava açmalıdır."
Demokrasiye, evrensel hukuka ve adil yargılanma hakkına birazcık inancı olan herkesin, özel yetkili mahkemelere karşı çıkıp, bu mahkemelerin kaldırılması için mücadele başlatması için çağrıda bulunan Kazan, "Çünkü, mevcut sistem özel yetkili mahkemelerin savcı ve yargıçlarını belirlemede, siyasal iktidara imkan tanımaktadır. Bu büyük bir tehlikedir" dedi.
Kazan, CMK'nin 250. maddesinde yer alan suçların uzmanlığı gerektirmediğini belirterek şöyle dedi:
"UYAP sisteminde, sıradaki ağır ceza mahkemesi, bu davaları görebilir. Böylece, siyasal nitelikli suçlarda, siyasal iktidarın etkisi önlenmiş olur. Unutmayalım, geçmişte verilen demokrasi mücadelesi "DGM'lere Hayır" mücadelesiydi. Önce, Anayasa Mahkemesi DGM'leri iptal etti. Sonra, yeni getirilenlere de, AİHM kararları uyarınca sözüm ona son verdik. Ama, yerine özel yetkili mahkemeleri getirdik. Kendi kendimizi kandırmayalım. Bunlar da DGM'dir. Demokrasiye ve evrensel hukuka kim inanıyorsa, özel yetkili mahkemelere karşı çıkmalıdır."