Bakan Atalay'ın sözleri Meclis'i gerdi
TBMM Genel Kurulu'nda, İçişleri Bakanlığı'nın 2011 yılı bütçesi görüşmesi sırasında gergin anlar yaşandı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, Kayseri'deki yolsuzluk iddiaları ve polisin öğrenciye müdahalesi ile ilgili söylediği sözler tansiyonu yükseltti.
cumhuriyet.com.trGenel Kurulda 11. tur kapsamında, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın bütçeleri de ele alınacak. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Rekabet Kurumu, MPM, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Akreditasyon Kurumu, Türk Patent Enstitüsü, TSE, Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nün bütçeleri de bugün görüşülecek.
TBMM Genel Kurulu'nda Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde ek süre gerginliği yaşandı. CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ'ın ek süre talebine oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Sadık Yakut, izin vermeyince salonda tartışma çıktı.
Elekdağ yerine oturmadı
Meclis Başkanvekili Sadık Yakut, Elekdağ'ın süresi bitince mikrofonun sesini keserek, konuşması için teşekkür etti. Ancak Elekdağ, kürsüden inmeyerek ek süre istedi. Yakut da, oturumun başında ek süre vermeyeceğini ifade ettiğini belirterek, Elekdağ'dan yerine oturmasını istedi.
Muharrem İnce tepki gösterdi
Şükrü Elekdağ, ek sürede ısrar edince CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'de yerinden kalkarak itiraz etti. "Başbakan'a da ek süre vermeyeceksiniz, böyle bir şey olur mu" diye karşı çıkan İnce, itirazlarını sürdürdü. Sadık Yakut da, "Ek süre vermeyeceğimi söylemiştim. Sayın Elekdağ teşekkür ederim, lütfen yerinize geçin" dedi. Bunun üzerine İnce, CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya'nın süresinden Elekdağ'a verilmesini istedi. Şükrü Elekdağ'da, CHP'li ikinci konuşmacı olan Yalçınkaya'nın süresinden bir dakika alarak konuşmasını bitirdi.
AKP Grubu söz aldı
Bütçe üzerine AKP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Canan Kalsın, Türkiye'nin 2002 yılından itibaren kendi bölgesinde ve küresel krizlerin çözümünde etkin rol aldığını, gündemi belirlenen değil, gündemi belirleyen ülke konumuna geldiğini söyledi. Türkiye'de artık krizden çözüme giden anlayışın değil, olası krizlerin önüne geçilmesi için cesur ve kararlı adımlar atılması felsefesinin hakim olduğunu kaydeden Kalsın, ''Artık komşularla sıfır sorun hedefi kapsamında 'komşularla artan sorunlar' değil, 'komşularla artan ticaret hacmi'ni konuşuyoruz'' dedi.
AKP Çankırı Milletvekili Suat Kınıklıoğlu, iki kutuplu dünya düzeninden, çok kutuplu dünya düzenine geçildiğini, yeni bir küresel düzenin ortaya çıktığını dile getirdi. Kınıklıoğlu, yeni düzende de etkili bir rol alan Türkiye'nin, küresel ve bölgesel etki merkezinde ön plana çıktığını ifade etti. Değişen küresel düzende kültürel alanda da hareketlilikler olduğunu anlatan Kınıklıoğlu, Türkiye'nin bu alanda da geleneksel değerleri göz önünde bulundurarak önemli adımlar attığını vurguladı.
AKP Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Emin Önen, Türkiye'nin, iktidarları döneminde aktif ve çok boyutlu dış politika izlediğini, sorunlara karşı açılımcı ve katılımcı yaklaşım sergilediğini kaydetti. Türkiye'nin küresel ve bölgesel dengelerde etkili konumda olduğunu anlatan Önen, bölgede 'Türkiye'ye rağmen' değil, 'Türkiye ile birlikte' politika üretildiğine işaret etti. Ülkenin daha önce de böyle bir stratejik önemi olduğunu, ancak bunu değerlendiren iktidarların bulunmadığını belirten Önen, AKP iktidarının artık coğrafi avantajları değerlendirildiğini söyledi.
AKP İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık, yerel yönetimlerin önemine değindi. Yerel yönetimlerdeki siyasetçilerin halkla direkt karşı karşıya olduğunu ifade eden Kıyıklık, bu siyasetçilerin, edindikleri tecrübeler sayesinde merkezi yönetimde de başarılı olduklarını belirtti. Kıyıklık, yerel yönetimlerin önemini, halkın geleceğinin oradan başladığını bilen AKP iktidarının, yerel yönetimlerle ilgili önemli reformlar yaptığını ifade etti. Feyzullah Kıyıklık, bu reformların yerel yöneticilerin daha iyi hizmet vermesini sağladığını söyledi.
AKP Van Milletvekili Gülşen Orhan, toplumsal ve ekonomik bazı sorunların günümüze ulaşmasının nedeninin, gerçeklerin görülmesine rağmen çözüm üretilememesinden kaynaklandığını söyledi. Kendi dönemlerinde döneminde birçok önemli reformlar yapıldığını anlatan Orhan, TRT Şeş'in yayına girmesinin, üniversitelerde Kürtçe eğitim araştırma bölümlerinin açılmasının, Kürt dilinin, kimliğinin tanınmasının, yargı ve ekonomi ile ilgili yasal düzenlemelerin toplumun aydın geleceğinin habercisi olduğunu söyledi. Orhan, AKP iktidarının demokrasiyi yerleştirme konusunda toplumdan büyük bir destek aldığını ifade etti.
AKP Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürk, terörle mücadelede yalnızca güvenlik tedbirleriyle başarılı olunamayacağının bütün dünyada anlaşıldığını, konunun siyasi, sosyal, ekonomik, psikolojik, kültürel ve uluslararası boyutunun olduğunu vurguladı. Bunların hepsinin derinlemesine incelenmesi ve terörle mücadele alanındaki kurumların koordineli olması gerektiğini belirten Öztürk, bu nedenle yakın bir zamanda Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı oluşturulduğunu anımsattı.
AKP Çankırı Milletvekili Nurettin Akman, jandarma teşkilatının, ülkenin birlik ve beraberliğine kasteden bölücü terör örgütüne karşı yürütülen mücadelede daima ön saflarda yer aldığını söyledi. Güvenlik kavramının her geçen gün yeni boyut kazandığını belirten Öztürk, jandarma teşkilatının da çağın gereklerine göre gelişim ve değişime ayak uydurduğunu ifade etti. Öztürk, Türk jandarmasının, dünya jandarmaları içinde etkili bir konuma sahip olduğunu dile getirdi.
AKP Niğde Milletvekili İsmail Göksel, Sahil Güvenlik Komutanlığının, uluslararası hukuk kuralları kapsamında, ülkenin egemen olduğu tüm denizlerde faaliyetlerini başarılı şekilde sürdürdüğünü ifade etti. Göksel, en son teknoloji ile donatılan Sahil Güvenlik Komutanlığının yasa dışı göç, kaçakçılık, deniz kirliliği ile mücadele, arama kurtarma görevlerinde başarılı sonuçlar elde ettiğini vurguladı.
'Farklı dil ve kültür zenginliktir'
BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, AKP iktidarının, dış politikada, ''komşularla sıfır sorun'' felsefesini hedeflediğini söylediğini, ancak izlenen çizginin böyle olup olmadığının tartışılabileceğini ifade etti. Ermenistan ile ilişkileri örnek veren Uras, Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleşmesinin stadyumlarda atılan barış adımları ile başladığını ancak başka bir ülkenin kıskacına katıldığını söyledi. Uras, her yıl 24 Nisanda, ABD'nin ''soykırım'' kelimesini kullanıp kullanmayacağının endişesinin sürdüğünü ifade etti. ''İki dilli yaşam'' konusundaki tartışmalara değinen Uras, Kürtlerin Kürtçe konuşmasının şaşkınlık yaratmaması gerektiğini söyledi. Kürtçenin, kayıtlara ''bilinmeyen dil'' olarak geçmesini eleştiren Uras, Yavuz Sultan Selim'in bir şiirini okuyarak, ''Umarım artık bunu da bilinmeyen dil yazmazsınız'' dedi. Uras, farklı dil ve kültürlerin ülkeyi parçalamayacağını aksine ülke için bir zenginlik kaynağı olduğunu söyledi.
TBMM Genel Kurulu'nda gergin anlar yaşandı
TBMM Genel Kurulu'nda, İçişleri Bakanlığı'nın 2011 yılı bütçesi görüşmesi sırasında gergin anlar yaşandı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, Kayseri'deki yolsuzluk iddiaları ve polisin öğrenciye müdahalesi ile ilgili söylediği sözler tansiyonu yükseltti. Kayseri'deki iddiaları "uydurma evrak getirmişler" diye değerlendiren Atalay, öğrencilerin polise saldırdığını belirterek, hamile olan öğrencinin çocuğunu düşürdüğü iddialarına da, "Doktordan rapor var. Orada bu kızımıza hiçbir darp hiçbir vurma olmamış" sözleri tartışma yarattı. Bakan Atalay'ın, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'ye, "Bilerek ya yalan söylüyor veya yanıltıyor" demesi salonda tansiyonu yükseltince oturuma ara verildi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, TBMM Genel Kurulu'nda, bakanlığının bütçesi üzerinde konuştu.
'Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından ileride yardımlaşacağımızın işaretini gördük'
Demokratik çalışmaların devam ettiğini belirten İçişleri Bakanı, "Milli birlik ve kardeşlik projemiz devam ediyor. Bunda kararlıyız. Bunun için tabular kalktı. Her şey daha rahat konuşulacak. Türkiye bu prangalardan kurtulacak. Özgürlüklerden korkmuyoruz" dedi. Muhalefetten de katkı istediklerini vurgulayan Atalay, "CHP Genel Başkanı'nın kurultaydaki konuşmasını önemli görüyoruz. İleride daha fazla yardımlaşacağımızın işaretini gördük. Süreç işliyor yeter ki provoke edilmesin. Terörden medet uman birileri engellemesin" dedi.
'Köyün isminin değişmesini yüzde 50'den fazlası isterse değiştiriyoruz'
Köy isminin değişmesini isteyenlerin kaymakamlığa başvurduğuna dikkat çeken Atalay, "Köyün isminin "A" değil "B" olmasını istiyorsa kaymakamlığa başvuruyor ve yüzde 50'den fazlası ismin değişmesini istiyorsa İçişleri Bakanlığı'na yazıyor. Eğer yüzde 50'den fazlası istiyorsa değiştiriyoruz" dedi.
'Entegre sınır yönetimi kurulacak'
Entegre sınır yönetiminin kurulacağını ifade eden Atalay, "Polisten ayrı İçişleri Bakanlığı bünyesinde yaklaşık 50 bin mevcudu olan ve tek uzmanlık alanı sınır olan bir teşkilat kurulacak. Tek verilecek eğitim sınır güvenliğidir" diye konuştu.
Teksas eleştirilerine tepki gösterdi
Silah Tasarısı ile ilgili eleştirilere de tepki gösteren Atalay, "Birileri çıkıyor 'Teksas Yasası' diye cahil bir muhabir program yapıyor. Hiçbir unsuru doğru değil, havai fişeklere bile sınır getiriyoruz" dedi.
'Öğrenci polise saldırdı'
İstanbul'da polis ve öğrenci arasında yaşanan olaylara ilişkin de Bakan Atalay, "Gözümle gördüm. Polise bayrakların sopalarıyla saldırı öğrenciden geliyor" dedi. Atalay, şöyle dedi: "O gün 6 grup var. Öğrenciler, 4 grup basın açıklaması yapıyor ve gidiyor. İki grup dağılmıyor. 'İlla biz oraya gideceğiz', toplantının olduğu yere. Polis orada bir fiziki engel oluşturuyor. Gözümle gördüm. Polise bayrakların sopalarıyla saldırı öğrenciden geliyor. Eğer polis müdahale etmeseydi 'polis görevini niye yapmıyor' derdiniz. Ama sopalarla polise saldırarak düşünce açıklanmaz. Burada gündeme getiriliyor hamile diye. Polise sopasıyla vuran o. Doktordan rapor var. Orada bu kızımıza hiçbir darp hiçbir vurma olmamış. Çok özel bir alanıdır kızımızın ama polisin burada yaptığı bir şey yok. Bundan emin olun. Bu çok istismar ediliyor."
'Uydurma evraklar'
CHP tarafından gündeme getirilen Kayseri'deki yolsuzluk iddialarına da Bakan Atalay, "Uydurma evraklar, altı boş çıktı" diye değerlendirerek, şöyle dedi: "Kimsenin gözünün yaşına bakmayız. Ama Kayseri ile ilgili, biz haksızlığa karşı da çıkarız, iftiraya uğrayanı da savunuruz. Biz bu konularda hiç ayrım yapmayız. CHP zor bir adım attı. Hiç çalışmadan; evrak çalışmamış, uydurma evrak getirmiş -onu da Genel Başkan kırmızı dosyalarla gelerek- bunun altı boş çıkıyor."
CHP tepki gösterdi
İçişleri Bakanı Atalay'ın konuşmasından sonra söz alan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, "Öğrenciler polisi dövdü diyen Bakan'dan bunu beklerdim" diye tepki gösterdi. Bu konuyu çözmenin yolunun dokunulmazlıkların kaldırılması olduğuna dikkat çeken İnce, "Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın dokunulmazlıklarının kaldırılmasını getirirsiniz, biz 'evet' deriz, siz ne yaparsınız bilmem. Yüreğiniz varsa yaparsınız. Partinizin kısa adını 'aklayan parti' deyin" dedi.
Tansiyon yükseldi
İnce'nin sözlerine tepki gösteren Bakan Atalay'ın, "Grup Başkanvekili bilerek ya yalan söylüyor veya yanıltıyor" sözleri ise salonda tansiyonu yükseltti. Tekrar söz isteyen Muharrem İnce, "Bana yalancı dedi, düzeltme yapsın. Bir bakan konuşurken üslubuna dikkat edecek. Bana açık açık yalan söylediğimi söyledi. Ben siyaseten hiç yalan söylemedim ama Atatürk Orman Çiftliğinde gece görüşüp sonra bu görüşme meydana çıktı diye gariban görevliyi işten atan Bakan'ın söyledikleri beni ilgilendirmiyor. O çocuğu işten ettiniz. Kim yalan söylüyor. Sen yalan söylüyorsun, yalancı sensin" diye bağırdı.
Ortam gerildi, oturuma ara verildi
Öte yandan salondan, "Ayıp be, senden bakan olmaz", "Kalkın o koltuktan" sesleri yükseldi. Tartışmanın bitmemesi üzerine oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Sadık Yakut, oturuma 10 dakika ara vermek zorunda kaldı.
Davutoğlu, Türkiye'nin ABD ile ilişkilerini değerlendirdi
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, TBMM Genel Kurulunda Dışişleri Bakanlığının bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin ABD ile ilişkilerini değerlendirdi. ABD ile ilişkilere büyük önem verdiklerini dile getiren Davutoğlu, bu ilişkiyi, kuru, jeopolitik, stratejik işbirliği kavramlarının ötesine taşımak istediklerini söyledi. Davutoğlu, ABD Başkanı Barack Obama'nın, TBMM'de model ortaklık kavramını ortaya attığında, bu kavramın içinin doldurulması için Türkiye ile ABD arasında sadece askeri değil, ekonomik ilişkilerinin de geliştirilmesi gerektiğini her düzeyde vurguladıklarını belirtti. Davutoğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın, muhataplarıyla iki ülke ilişkilerinin ekonomik geleceği konusunda ortak bir komite oluşturduklarını belirtti.
Son günlerde, tekrar Türkiye'yi hedef alacak şekilde sözde soykırım tasarılarını gündeme getirme çabalarının bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Özellikle ABD Temsilciler Meclisinin kapanışına yakın bir dönemde, baskın bir girişimle bu kararı Temsilciler Meclisinin Genel Kuruluna getirme çabası, geçtiğimiz cuma günü yaşandı, yarın da bu çabayı sürdürme konusunda bazı girişimlerin olduğunu biliyoruz. Bu konuda ilk haberler bize ulaşır ulaşmaz, hem Washingonton Büyükelciğimiz oradaki muhatapları nezdinde hem de ben Sayın Clinton ile doğrudan temas kurarak gerekli uyarılarda bulunduk. Biz artık bu tasarıların, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde Demoklas'ın kılıcı gibi, bu ilişkilerimizin üzerinde sallanmasına izin veremeyiz. Bu çerçevede Sayın Başbakanımız da Sayın Obama'ya bugün bir mektup gönderdi. Bu iftiralar karşısında, bu hafıza dayatmaları karşısında Türk milleti, ulusal onurunu korumaya kararlıdır. Yüce Meclisimizin de bu konuda her zaman gösterdiği duyarlılığı göstereceğinden eminim.''
'Bu bir tercih değil, zorunluluk'
Uluslararası sistemin, çok yoğun bir dönüşüm süreci geçirdiğine işaret eden Davutoğlu, klasik jeostratejik dengelerin sarsıldığını, küreselleşmenin getirdiği imkanlarla uluslararası ekonomik, politik güç dengelerinin yeniden şekillendiğini söyledi. Davutoğlu, bu derece yoğun bir dönüşüm yaşayan uluslararası konjonktürde, bu dönüşümün dinamiklerini anlayan, ivme kazanan, tarih akışının ritmini tutan ülkelerin, gelecek on yıllarda uluslararası ilişkileri yönlendiren ülkeler olacağını belirtti. Davutoğlu, ''Statik yaklaşımlarla, alışılagelmiş tepkiler verenler, savunmacı tepkilerle bulundukları statükoyu korumaya çalışanlar ise bu akışın dışında kalacaktır'' dedi. Takip ettikleri dış politikanın, ilkeli ve etkin bir dış politika olması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, bunun bir tercih değil, zorunluluk olduğunu kaydetti. İktidarları döneminde 3 temel hedefi gerçekleştirmeye çalıştıklarını anlatan Davutoğlu, bunları, ''Küresel dönüşümün ritmini yakalamak, bunda etkili olabilmek için küresel örgütlerdeki etkili güçlerini artırmak; Soğuk Savaş döneminden devraldıkları stratejik ittifakları güçlendirmek ve bölgesel alanlarda yönlendirici, barış kurucu bir rol üstlenmek'' şeklinde sıraladı.
Davutoğlu, birinci hedef açısından baktıklarında 2010'da ciddi mesafeler aldıklarını dile getirerek, BM'de son 1 yılda çok etkin bir dış politika takip ettiklerini kaydetti. Davutoğlu, etkin politika dolayısıyla önümüzdeki 10 yıl içinde, tekrar BM Güvenlik Konseyi üyeliğine aday olmaya kararlı olduklarını bildirdi. Türkiye'nin, gelecek yıl 13-14 Mayısta, En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'na ev sahipliği yapacağını, buraya 192 ülkeden temsilcinin katılacağını belirten Davutoğlu, ''Onlar adına, uluslararası sistemin vicdanı, uluslararası eşitsizliklere karşı mücadelenin bayraktarlığı rolünü Türkiye üstlenecek. Artık sadece doğu ile batı arasında değil, kuzey ile güney arasındaki bütün gerilimlerde de etkin bir dış politika takip etmeye devam edeceğiz'' diye konuştu.
'Nükleer silahlara en güçlü şekilde karşı çıkacak'
Davutoğlu, nükleer silahsızlanma konusunda Türkiye'nin, Japonya, Avustralya ve Almanya ile yeni bir inisiyatif başlattığını anımsatarak, Türkiye'nin, bütün ülkelerin, barışçıl yollarla nükleer enerji elde etme hakkına sahip çıkacağını ancak nükleer silahlara da en güçlü şekilde karşı çıkacağını kaydetti. Ele aldıkları inisiyatiflerle İstanbul'u ''BM şehri'' haline getirmek için çabalarını sürdürdüklerini vurgulayan Davutoğlu, İstanbul'u, uluslararası sistemin merkez şehirlerinden biri haline getireceklerini dile getirdi. Bakan Davutoğlu, küresel alanda bu kadar sesi gür çıkan Türkiye'nin, geleneksel, stratejik ittifaklara önem vermemesinin söz konusu olamayacağını bildirdi.
'Sadece dış politika meselesi değil'
AB'nin, stratejik öncelik niteliğini sürdürdüğüne dikkati çeken Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''AB, Türkiye için sadece bir dış politika meselesi değildir, 200 yıllık modernleşme tecrübesinin, modernleşme sürecinin en önemli aşamalarından biridir. AB ile ilgili çalışmalarımızı aksatmadan sürdüreceğiz. Bu yolda önümüze engeller çıkaracaklar, bazen siyasi engeller koyacaklar, bazen haksız şekilde Kıbrıs konusunu gündeme getirmeye çalışacaklar, bazen İslamafobi, yabancı karşıtlığı gibi unsurları kullanarak Avrupa'da bizi engellemeye çalışanlar olacak. Bunlara rağmen Türkiye, AB yolunda kararlı yürüyüşüne devam edecektir. Çünkü biz Avrupa tarihinin bir parçasıyız, Avrupa'nın geleceği de bundan sonra en çok Türkiye'den sorulacak. Bu gerçeği kimse gözardı edemez.''
Davutoğlu, ABD ile yürüttükleri çalışmalar, küresel ve bölge politikaları arasında yer alan konulardan birinin, terörizmle mücadele olduğunu kaydederek, ABD, AB ve bölge ülkeleri nezdinde etkin iş birliği ve çalışmaları sürdürmeye kararlı olduklarını bildirdi. Komşu havzalarda barış, huzur, refah kurma misyonlarını geliştirmek için çalışmaları bu yıl da sürdürdüklerini dile getiren Davutoğlu, Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya'da herkes için güvenliği esas alan bir dış politika takip ettiklerini anlattı.
'Özür ve tazminat dahil'
Ahmet Davutoğlu, Ortadoğu, Orta Asya ve Balkanlar'da, Türk bayrağının, egemenliğin, özgürlüğün, onurun simgesi olarak her yerde dalgalandığını dile getirdi. İsrail konusundaki politikalarının, tamamen ilkesel olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ''Taleplerimizi net olarak dile getirdik, uluslararası toplumu harekete geçirdik, bu işin peşini bırakacak değiliz. Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşların hukukunu korumaya kararlıdır, bu konuda herhangi bir taviz söz konusu değildir. Her türlü çalışmayı yapacağız, bütün uluslararası forumlarda dile getireceğiz, özür ve tazminat da dahil, bütün taleplerimizin yerine getirilmesinin takipçisi olacağız'' dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, Dışişleri ve İçişleri bakanlıklarının 2011 yılı bütçeleri kabul edildi.