Bahçeli de hukuku hiçe saydı: Olağanüstü kurultay yoktur, yapılmayacaktır

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında olağanüstü kurultay isteyen muhaliflere çattı. "Paralel artıkları" dediği muhalifler için "40 fırın ekmek yeseler ağızlarıyla kuş tutsalar da MHP'yi tanzim edemeyecekler" dedi.

cumhuriyet.com.tr

<video:514181>

 

Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin MHP için verdiği “Olağanüstü kurultay toplansın” yönündeki kararın ardından Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ilk kez parti grubunda konuştu. Temyize gideceklerini belirten Bahçeli, "Bizim paralele teslim edecek partimiz yoktur. Eğer istenen büyük kurultay ise bu yılın Ocak ayında Merkez Yönetim Kurulumuzun kararıyla belirlenen 18 Mart 2018 tarihini sabırla beklemelidir. Bunun dışında olağanüstü kurultay yoktur, yapılmayacaktır" dedi.

"40 FIRIN EKMEK YESELER MHP'Yİ KAFALARINA GÖRE TANZİM EDEMEYECEKLERDİR"
 
1 Kasım seçimleri sonrasında bazı fırsatçıların MHP'yi içten içe kemirmenin sevdasına kapıldığını savunan Bahçeli şu ifadeleri kullandı: "Neymiş, her şeye hayır demişiz, iktidarı elimizin tersiyle itmişiz. Neymiş, milletvekili sayımız 80'den 40'a inmiş. Neymiş, paradigma değişmeli, büyük kurultay toplanmalıymış. Neymiş, MHP'de yönetim değişirse iktidar yakınmış. Milletvekili adayı olmayan veya olsa bile seçilemeyen ya da milletvekili olup da sorumluluktan kaçan kim varsa birden bire aynı mevzide toplanmışlardır. Kimisi Okyanus ötesine umut bağlamış, kimisi de müzmin ve malum muhaliflerle ve MHP hasmı kalemşörlerle söz ve ağız birliği etmişlerdir. Bu sırada imza toplama furyası başlatılmış, partimiz ve dava arkadaşlarımız aylarca meşgul edilmiştir. Samimiyetle ifade ediyorum, Tüzük Kurultayı için imza veren her kardeşim benim için değerlidir. Hepsinin iradesine saygı duyuyor, taleplerini biliyor ve anlıyorum. Anlamadığım, asla da anlamayacağım ön plandaki çığırtkanlar, MHP'yi bir plan çerçevesinde etkisizleştirmek, bağımlı ve pasif hale getirmek isteyenlerdir. Bunlar kırk fırın ekmek yeseler, ağızlarıyla kuş tutup dağları titretseler yine de MHP'yi kafalarına göre tanzim edemeyeceklerdir."

"BİZİM PARALELE TESLİM EDECEK PARTİMİZ YOKTUR"
 
Devlet Bahçeli Ankara 12'nci Sulh Ceza Mahkemesinin 8 Nisan'da MHP'nin olağanüstü kurultaya gitmesi yönündeki kararını anımsatarak temyize gideceklerini yineledi. Bahçeli şunları kaydetti: "Bize AKP'nin stepnesi, yedek lastiği, bastonu, kurtarıcı meleği diyen müfteriler şimdi ne diyecek, hangi bahaneyi üreteceklerdir? Hani iktidar bizim menfaatimize olmak üzere yargıya müdahale edecekti? Hani mahkemenin lehimizde karar vermesi için gerekli girişim ve teşebbüslerde bulunulmuştu? Bu ucubeler, MHP'yi defalarca sırttan hançerleyen, başka başka kapılarda gezip de hak iddia edenler nereye gitmiştir? Saraya 25 bin kişiyle yürüme iddiasında bulunanlar, düne kadar partimizin başarısı için kılını dahi kıpırdatmayanlar dilini mi yutmuştur? Bizim paralele teslim edecek bir partimiz yoktur. Bizim Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in ülkü ve hissiyatını yürekten sahiplenmeyenlere teslim edeceğimiz bir bayrak da yoktur. Eğer istenen büyük kurultay ise, bu yılın Ocak ayında Merkez Yönetim Kurulumuzun kararıyla belirlenen 18 Mart 2018 tarihini herkes sabırla beklemelidir. Bir iddiası olan, ben daha iyi yaparım diyen, kendine güvenen ve inanan kim varsa 18 Mart 2018'de demokrasinin imkanlarından istifade ederek iradenin sahibi Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in karşısına çıkabilecektir. Bu süreçte şartları taşıyan her Ülkücü aday olma hakkına sahiptir.Bunun dışında olağanüstü kurultay yoktur, yapılmayacaktır. Olağan büyük kurultay takviminin işlemesini beklemek yerine telaşla olağanüstü kurultay talep edilmesinde samimiyet ve iyi niyet arayamayız. Şimdiden sevinç çığlıkları atanları görüyorum. Hele hele MHP'ye nüfuz etmek, yuvalanmak ve operasyon partisi olarak kullanmak isteyen okyanus ötesi kaçgınlarının, paralel artıklarının mutluluğunu da ibretle izliyorum."

"BUGÜNE KADAR NE YAŞAMIŞSANIZ MÜSTAHAKTIR"
 
MHP'de inecek sancak devredecek miras olmadığını vurgulayan Bahçeli öyle devam etti: "Kendi kurum ve kuruluşlarına kayyum atandığında kıyameti kopartan, kayyumun gölgesi MHP'ye değince güvercin taklaları atan zevat ve zümreye diyorum ki, bugüne kadar ne yaşamışsanız müstahaktır. Bunlar ikiyüzlü ve Türkiye'nin karşısındaki husumet kutbudur. Bunlar dini paraya dönüştüren, imamlığı şirkete çeviren, ABD'nin kuklası, İslamiyet'in yüz karalarıdır. Kimse boşuna heveslenmesin. Hiç kimse boş yere el ovuşturmasın, bulanık suda balık avlamasın. Bizde inecek sancak, devredecek miras, üzeri çizilecek hatıra yoktur. Biz de tertiplere tamam diyecek acziyet görülemeyecek, kalemizi içten düşürecek adımlara geçit de verilmeyecektir."

Devlet Bahçeli, siyasette çatışmacı üslubun kutuplaşmayı teşvik edip kışkırttığını belirterek, "Siyasete hakim olmasını ümit ettiğimiz nezaket ve zarafet yerine kaba ve yaralayıcı suçlamalar belirgin ve etkin hale gelmiştir. 14 yıldır siyasi ahlak ve seviye diptedir. Bilhassa iktidar partisi ile ana muhalefet partisi arasındaki hakaret yarışına Cumhurbaşkanı'nın da eklenmesi, üstelik açık taraf haline gelmesi ülkemiz adına üzüntü vericidir. Hâlbuki insanımız gerilimden yorulmuştur" dedi.
Kırıkkale Silah Fabrikası Müdürü'nün TSK'nın temel saldırı silahı olarak tasarlanan milli piyade silahlarının çizim ve üretim planlarını satarken suçüstü yakalanmasına değinen Devlet Bahçeli, "Bu vatan haini milli sırları kişisel menfaate dönüştürmeye cüret ve cesaret edecek kadar gözünü karartmıştır. Kırıkkale Silah Fabrikası'nı şaibe altında bırakan söz konusu hainliğin başka ayak ve işbirlikçilerinin olup olmadığını; Türkiye'nin milli güvenliğine zarar verecek benzeri ihanetlerin gerçekleşip gerçekleşmediğini hükümet mutlaka açıklığa kavuşturmalıdır" diye konuştu.

"KİMLİK BİLGİLERİ AŞIRILIRKEN AKP'NİN RUHU BİLE DUYMAMIŞ, DUYSA BİLE ÖNÜNE GEÇMEMİŞTİR"
 
Milli güvenlik açısından kimlik bilgilerinin sızdırılmasının tehlike saçtığını bunun bir skandal ve tam bir iflas hali olduğunu söyleyen Bahçeli şöyle konuştu: "Vatandaşlarımızın mahremi sayılabilecek kimlik ve adres bilgilerine bilgisayar korsanları nasıl ulaşabilmiş, siber güvenlik duvarlarına ne olmuştur? Kişisel kimlik bilgileri hangi amaçla elde edilmiş, kimlerin eline geçmiştir? Hükümetin eften püften açıklamalarla konuyu basite indirgemesi bir defa sorumsuzluk örneğidir. Türkiye'nin kozmik şifrelerinin çözülmesi neyse, vatandaşlarımızın kimlik bilgilerinin karanlık çevrelerin kontrolüne geçmesi aynı şeydir. Sızdırılan veri tabanında; 2011 Milletvekilliği Genel Seçimi öncesinde seçmen sıfatı kazanmış 46 milyon 611 bin 709 vatandaşımızın TC kimlik numaraları, kişisel bilgileri ve Mernis'e kayıtlı adresleri vardır. Geçtiğimiz yıllarda bu hırsızlığı inkar eden, fakat şimdilerde kabullenmek zorunda kalan hükümetin; yıllarca hiçbir tedbir geliştirmemesi ayrıca değerlendirilmesi gereken bir aymazlıktır. Bize göre bu aymazlığın affı ve bahanesi de yoktur. AKP hükümeti iddiaları yavaştan almış ve hatta kulağının üstüne yatmıştır. Konu milli güvenliğimizi birçok cepheden ilgilendirmektedir. Türkiye çadır devleti, yeni yetme bir ülke değildir. Türkiye bir grup bilgisayar korsanının, üç beş suç örgütünün eline avucuna düşmeyecek kadar onurlu ve güçlü bir devlettir. Şayet kişisel verilerin çalınmasında yabancı ülke ve istihbarat teşkilatlarının parmağı varsa bu da süratle aydınlatılmalı, gerçekler milletimizle paylaşılmalıdır. Türk milletinin özeline kast etmek kimin haddi, kimlerin harcıdır? Bir gerçek varsa o da şudur: AKP hükümetinin, milletimizin kimliği aşırılırken ruhu bile duymamış, duysa bile önüne geçememiştir. Kimliksizler için kimliğin bir önemi olmayabilir. Kimliğini kaybetmişler için kimlik bilgilerinin çalınması önemsiz bir ayrıntı olarak da görülebilir. Fakat Türk milletinin milli kimliği, tüm vatandaşlarımızın her birini özel kılan şahsi bir kimliği vardır ve bunlara da el uzatanın eli kırılmalı, göz koyanın cezası verilmelidir."

"SAYIN BAŞBAKAN SANA MI KALDI BARZANİ'Yİ KORUMAK?"
 
Barzani'nin son aylarda defalarca bağımsızlıktan söz ettiğini hatırlatan Bahçeli hükümetten bu söylemlere karşı bir tepki gelmemesini eleştirerek şunları söyledi: "Hatta Başbakan Davutoğlu son derece düşündürücü ve ipe sapa gelmez açıklamalarla Barzani'nin etrafında adeta etten duvar örecek kadar şuur kaybına uğramıştır. Davutoğlu Finlandiya'da seyahati esnasında diyor ki 'PKK, Erbil'deki yönetimi tehdit ederse bu tehdidi bize yapılmış sayarız.' Başbakan'a aldanan birileri çıkarsa, PKK'nın Türkiye'yi tehdit etmediğini sanacaklardır. Sayın Davutoğlu Mehmetçik katili Barzani'ye siper olduğunu, böylelikle Serokluktan çürüklüğe, buradan da peşmerge zabitliğine geçişini nasıl yok sayacak, nasıl görmezden geleceğiz? Sayın Başbakan, sana mı kaldı Barzani'yi korumak? Sana mı düştü peşmergeyi kollamak? Türkiye'ye ölüm saçan fitneye destek vererek nereye varmak istiyorsun? Aklının bir köşesinde Irak'ın kuzeyinin peşmergeye, Suriye'nin kuzeyini PKK'ya teslimi mi vardır?"


"İki yüzlü Paralel" diyen Bahçeli Cemaat'e böyle destek vermişti - VİDEO