"Aziz Yıldırım'a haksızlık yapıldı"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, futbolda şike iddialarına yönelik dava kapsamında tutuklu bulunan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'a ''büyük haksızlık'' yapıldığını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Kılıçdaroğlu, partisinin Bitlis il kongresine katıldıktan sonra, Muş'a geldi. CHP Muş İl Başkanlığı tarafından verilen yemeğe katılan Kılıçdaroğlu, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, Bitlis'in en düşük oy aldıkları illerden biri olduğunu, buna karşın il kongresine katılmaktan dolayı mutlululuk duyduğunu ifade etti.

Kılıçdaroğlu, ''Bitlis'in, bölgenin ve ülkenin sorunları var. Olabildiğince kendi çözümlerimizi anlattık. Partimize ve şahsıma gösterilen ilgiden dolayı son derece mutluyum. Umuyorum Bitlis'te gördüğümüz ilgi, aşama aşama diğer illere de yansır'' dedi.

Gazetecilerin futbolda şike ve teşvik primi iddialarını sorduğu Kılıçdaroğlu, olayları parti olarak yakından takip ettiklerini vurgulayarak, ''Aziz Yıldırım'a büyük bir haksızlık yapıldı'' diye konuştu.

Hafta sonu Fenerbahçe-Galatasaray arasında oynanacak süper final karşılaşmasıyla ilgili soruya da Kılıçdaroğlu, ''Ben Fenerbahçeliyim ama centilmenliği asla sporun dışına itmemeliyiz. Güzel, başarılı ve heyecan dolu bir maç olmasını isterim. Kim güzel oynarsa onun şampiyonun olmasını istiyorum'' ifadesini kullandı.

''2B arazilerinin satışı''

2B olarak bilinen yasayı da değerlendiren Kılıçdaroğlu, yasayla ilgili partili hukukçularının inceleme yaptığını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, yapılacak incelemenin ardından yasanın iptali için mahkemeye başvuruda bulunup bulunmayacaklarının netleşeceğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Şu anda hukukçu arkadaşlar yasayı inceliyorlar. Anayasaya aykırılık var mı yok mu araştırıyorlar. Aykırılık varsa mahkemeye başvuruda bulunacağız. Yabancılara karşılıklılık ilkesi korunduğu sürece, bir sorunumuz yok. Ama karşılıklılık ilkesi korunmazsa, yabancılara toprak satışına karşıyız.''

''Başkanlık sistemi tartışmaları yapay''


Bir gazetecinin ''başkanlık sistemi'' tartışmalarıyla ilgili sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''bunun yapay ve Türkiye'nin gündeminde olmayan bir tartışma'' olduğunu kaydetti.

Kılıçdaroğlu, ''Gidin Muş'ta başkanlık sistemi nedir diye sorun? Yani Türkiye'nin, halkın gündeminin, halkın elinden almanın bir yoludur bu. Bunu doğru bulmuyorum'' diye konuştu.

Yemekte Muş Alparslan Üniversitesi'nden bir grup öğrenci, Kılıçdaroğlu'nun yanına gelerek, kitap kampanyası başlattıklarını söyledi ve destek istedi. Öğrencilerinin, kitap taleplerini geri çevirmeyen Kılıçdaroğlu, sadece Muş'ta değil, Türkiye'deki bütün üniversite öğrencilerini önemsediklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, ''Üniversite öğrencilerinin yaptığı çalışma çok güzel. Kütüphanesi olmayan okullara, kütüphane kurmak için kitap kampanyası başlatmışlar. Kendilerine kampanya için destek olacağız'' dedi.

Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler daha sonra kentten ayrıldı.
 

KILIÇDAROĞLU, BİTLİS'TE

'Terör gizli kapaklı kapılar ardında çözülmez'

Kılıçdaroğlu, partisince Bitlis İsmail Eren Spor Kompleksi'nde düzenlenen il kongresinde yaptığı konuşmada, ülkede yaşanan terör sorununun 30 bin insanı vurduğunu söyledi.

Sorunun çözümünün TBMM'den geçtiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Bu sorunun çözümü toplumsal uzlaşmadan geçer. Bu sorun silahla çözülmez. 'CHP hep eleştirir, hiç çözüm üretmez' dediler. Sorun nasıl çözülür? Gizli kapaklı kapılar ardında değil. Önce TBMM'de uzlaşma komisyonu kuracaksınız. Bu sorunu çözecek akil insanlar var TBMM'de. Bir komisyon kuracaksınız. O komisyonun paralelinde bir de dışarda komisyon kuracaksınız. Dışardaki bu komisyon her yere gidecek. Bitlis'e de Edirne'ye de gidecek. Vatandaşın ne istediğini soracak. Sonra gelecekler parlamentoda, milletvekillerinden oluşan komisyona bunları anlatacak. Biz bu ülkeyi beraber kurduk. Çanakkale'de dedelerimiz beraber yatıyor.''

Etnik kimlik dolayısıyla kimsenin aklına ayrım gelmemesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Niye ayrımcılık yapılsın? Biz bu ülkede barışı ve sevgiyi korumak zorundayız. Barışın dilini kullanmak varken niye savaşın dilini kullanalım. Birbirimize niye selam vermeyelim. Birimizin dilini, niye bir başkası öğrenmesin. Bu ülkede sevgiyi, barışı kurmak zorundayız. Emperyalizmin tuzağına düşmeyeceğiz. Biz kendi sorunumuzu çözeceğiz. Bunu çözecek güç ve yetenekteyiz. Sayın Başbakana çözüm önerisi sunuyoruz. Bu sana göre yanlış, tutarsız olabilir. Sen söyle, ben sana destek vereceğim. Ben merak ediyorum. AK Parti'nin Türkiye'nin en temel sorunu olan bu sorun hakkında çözüm önerisi nedir? Bu sorun çözülemeyecek sorun değil. Siyaset üstüne düşen görevi yaparsa, her şey çözülür. Siyaset sorunu çözme yeridir. Sorunun çözümü akıldan, insana sevgiden, saygıdan, herkesin karnının doyduğu bir Türkiye'yi kurmaktan geçer. Size ahdim var. CHP'yi iktidar yapın, bu sorunu biz çözeceğiz. Başka kimse çözemez. 75 milyon yurttaşa ahdim var. Ben bu coğrafyada, bir çocuğun bile aç girmeyeceği bir Türkiye'yi kuracağım. Hiçbir CHP'li cebini düşünmeyecek. Cebini düşünen hiçbir CHP'liye bu çatı altında yer yok.''


''Detlerin çözüm yolu, temiz, ahlaklı siyasettir''

Okullarda çocuklara dağıtılan süte değinen Kılıçdaroğlu, ''Çocuklara süt dağıtılıyor. Yüzlerce çocuk zehirlendi. Süt dağıtamayan bir iktidar, ülkeyi nasıl yönetebilir?'' dedi.
Türkiye'nin ormanları ve suyu olduğunu ancak ülkede hayvancılığın öldürüldüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, ülkenin kaynaklarıyla sadece Türkiye'yi değil, tüm Ortadoğu'nun beslenebileceğini ifade etti.

Barış, huzur, kavgasız bir Türkiye kuracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, yeni CHP ile bunu hedeflediklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, ''Kitabımızda kin yoktur. İnsana kin duyulmaz. Yunus Emre, Mevlanalar yetişmiş bu toprakta. Onların dini, sevgi ve hoşgörü üzerinedir. İşte bu coğrafyada, yeni CHP, altını çiziyorum, bir kez değil üç kez çiziyorum, herkesi kucaklayan bir parti olacak. Yeni doğuyla batıyı, güneyle kuzeyi, inancı, dili dolayısıyla insanı ayırmayan bir anlayışta olacak. Bunu söylemek hepinizin görevidir. Bu ülkeyi seviyorsanız, bu hepinizin görevi olmalı. Dertlerin çözüm yolu, temiz, ahlaklı siyasettir. Halkını düşünen siyasettir'' diye konuştu.


''Dert varsa çözüm de var''


Bitlis'te aldıkları oy oranının yüzde 2'ye yakın olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, kentin kaynakları zengin ama halkı yoksul bırakılmış bir il olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi:

''Gerçekten Bitlis'in kaynakları, tarihi, doğası zengin ama insanları yoksul. Bitlis'e gelmeden önce şehir merkezine gittik. Bütün kahveler dolu. Gençlerin tamamı orada. Sorduk 'sizin en temel sorununuz ne'' diye, gençler en temel sorunlarının işsizlik olduğunu söylediler. Bitlisli kardeşlerime soruyorum. Şikayet ediyorsunuz, işimiz yok, aşımız yok, fabrikamız kapatıldı diyorsunuz. Bunu kim yaptı. CHP mi yaptı? Hayır. Kim yaptı ve yapsın diye kim oy verdi. Önce demokrasilerde soru sormasını bileceksiniz. Dert varsa çözüm de var. Çözümü nasıl yapacağız. Aklımızı kullanacağız. İnsanların çıkarını savunacağız. Siyasetteki temel kural, 'siyaset bana ne verecek' değil, 'ben topluma ne vereceğim' üzerine inşa edilir. Siyasetçi toplumun çıkarlarını savunan insandır. Eğer bir yerde işsizlik, yolsuzluk varsa siyasetçi o sorunu çözmek zorundadır.''

Kentte tütün, hayvancılık, işsizlik ve terör sorunları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, işsizlik sorununun fabrika kurmaktan, tarımı desteklemekten, esnafı desteklemekten geçtiğini kaydetti.

Bitlis tütününün sadece Bitlis'te ve Türkiye'de değil, tüm dünyada önemli bir tütün olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

''26 bin aile, yani 100 bin nüfus tütünle geçiniyor. Tütünü kim öldürdü? Her halde CHP değil. Demokrasi de, 'kardeşim sen bunu yaparsan, ben sana oy vermem' diyeceksin. Demokrasinin özü budur. Oy vermeye devam ederseniz ne olacak, Bitlisli'nin oyu çantada keklik, vur ensesine al lokmasını diyecekler. Buna son vereceğiz. Sadece şikayet yetmez. O yapmadıysa alternatif partiye bakacağız. Ankara'da milletvekilleriniz var değil mi. Bu milletvekilleri hiç kürsüye çıkıp ta Bitlis'in tütünü var, derdi var, işsizlik var diye söyleyen milletvekili duydunuz mu? Üç senedir meclisteyim. Ben duymadım.''