Ayakta öldüler
Şalom’da çizen İzel Rozental, Charlie Hebdo saldırısında yaşamını yitiren karikatüristleri anlattı.
.Kızgınım, hatta öfkeliyim! Olanları bir türlü hazmedemiyorum. Aslında onlara da kızıyordum. Tüm inançlara saygılıyız diyorlardı, ama “saygı” anlayışları benim yetiştiğim coğrafyadaki “saygı” anlayışıyla pek örtüşmüyordu. Tabuları yerle bir etme pahasına arı kovanına kalemlerini sokmaktan hiç çekinmiyorlardı. Haklıydılar, ifade özgürlüğü tabu tanımamalı! Rahatsız olan okumasındı. Ben de öyle yaptım, 1992 yılından beri süregelen Charlie Hebdo aboneliğimi birkaç yıl önce iptal ettim. Ama hiçbir zaman o güzel insanları yeryüzünden yok etmeyi aklımın ucundan geçirmedim.
Perşembe günü öğleden itibaren telefonum hiç durmuyor. Arayan dostların çoğu “tanıyor muydun” diye soruyor. Tanımasam ne olur? Bütün dünya onları tanıyor artık. Kalemin kalaşnikoftan daha güçlü olduğu kesin!
Tignous (Bernard Verlhac) yaşıtım ve bir Cartooning for Peace üyesi idi. BM eski Genel
Sekreteri Kofi Annan ile Le Monde gazetesinin çizeri Plantu’nun 2006 yılındaki karikatür krizinden sonra kurdukları oluşumda yer alıyordu, tıpkı Semih Poroy, Piyale Madra, Ramize Erer ve benim gibi… Karikatürün barış ve hoşgörüyü geliştirmek için önemli bir iletişim aracı olduğuna inananlardandı. Yüzünde hep çekingen fakat muzip bir ifade taşırdı. “Şanslıyım, çünkü karikatür çizerek hayatını kazanmanın mümkün olduğu bir ülkede yaşıyorum” diyordu.
yumuşak ve mütevazı olmasına çok şaşmıştım. Farklı bir özelliği ise beni daha çok şaşırtmıştı:Cabu,
Charlie’nin genel yayın yönetmenliğini yapan Charb ile hiç karşılaşmadım, tanışmadık. 2012 yılında bu göreve geldiğinde kendisiyle yapılan bir röportajı
Sosyal medyada mizah dünyasındaki bu önemli kayıpların asla telafi edilemeyeceği konuşuluyor; yerlerinin doldurulamayacağı, bir daha kimsenin bu denli cüretkâr olamayacağından dem vuruluyor. Merak ettiğim, yaşasalardı acaba bu korkunç olayı ve haklarında yazılanları nasıl tiye alırlardı?