'Avrupa'da gazetecileri hapse attınız diyorlar!'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Dış İlişkiler Başkanlığı'nın düzenlediği geleneksel iftarında yaptığı konuşmada;" Siz gazetecileri hapse attınız diyorlar. Kaç kez anlattık. Bugün gazetecilik faaliyetlerinden dolayı cezaevine giren kimse yoktur"dedi.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
'Siz gazetecileri hapse attınız diyorlar..'
İfade özgürlüğünün önünü açtık. Şu anda Cumhurbaşkanı'na, Genelkurmay Başkanı'na fütursuzca saldıranlar, küfredenler 10 yıl önce böyle bir yazı yazabilirler miydi? Yazdıkları zaman gidecekleri yer belliydi. Ama şu anda içeride olanlar terör örgütleriyle bağlantısı olanlar, ruhsatsız silah taşıyanlar. Ama Avrupa'da gazetecileri hapse attınız diyorlar. Kaç kere açıkladık. Sadece fikirlerinden dolayı cezaevinde olan yok. Ya teröre yataklık etmişler ya da terörle iç içe olmuşlar. Daha 10 yıl öncesine kadar Türkiye'de yasaklı kelimeler, yasaklı konular vardı. Dokunulamayan kurumlar vardı. Gazetecilerin, sanatçıların üzerindeki baskıları kaldıran biz olduk.
"Azınlıkların haklarını biz devrettik"
Azınlıkların hakları konusunda hassasiyet yoktu. Gayrimenkullerini iade etme sürecini biz başlattık. Şu ana kadar 2.5 milyar doları bulan gayrimenkul iadesi yaptık. Devam eden mahkemeler var, bu rakam daha da ileri gidecek.
53 yıl boyunca dokunulamayan, sorgulanamayan uygulamalara biz son verdik. Hiçbir zaman yeter demedik. Demokratikleşmenin canlı bir süreç olduğunu biliyoruz. Türkiye'nin reformları çok kritik noktalara ulaşmıştır. Yapılması gereken reformlar zor reformlardır.
"Şimdi kim ipe un seriyor"
3 yıl içinde anayasa önemli değişikliklere de uğrasa özünde değişmemiştir. 2011 seçimlerinin ardından herkesi kucaklayan bir anayasanın çalışmalara başladık. Biz bu uzlaşma komisyonunda grubu olan partilerin milletvekili sayısı önemli değil dedik. Bizim 326 milletvekilimiz var, 30 tane milletvekili olan partiyle aynı sayıda milletvekili ile bu komisyonda çalışıyoruz. Bütün partiler 3 milletvekili ile katılıyor. Yeni anayasayı yapalım diyoruz. Ama çıkıp Ak Parti yeni anayasanın yapılmasını engelliyor diyorlar. Biz diyoruz ki gelin şu mutabık kaldığımız 48 maddeyi hemen bir haftada çıkaralım. Hala buna evet diyemiyorlar. MHP'nin genel başkan yardımcısı evet dedi. Ertesi gün genel başkanı hayır dedi. Ben arkadaşlarıma size haftada iki gün tatil, beş gün çalışma, bu işi bitirelim. Şimdi kim ipe un seriyor? Biz milletimize verdiğimiz sözün arkasındayız. Meclis Başkanı, bu iş yürümüyor, diyorsa bu süreci bitirme kararı onundur. Masadan kalkan taraf asla biz olmayacağız.
"Çözüm sürevini başlattık"
30 yıldır devam eden terörü sonlandırmak, red, inkar ve asimilasyonu bitimek için çözüm sürecini başlattık. Bu sorun çözüldüğünde Türkiye huzur, güven ve istikrar noktasında farklı bir ülke olacak. 10.5 yılda devam ettirdiğimiz sessiz devrimlere yenilerini eklemek için gayretimiz var. Demokrasinin standartlarını, hak ve özgürlükleri geliştirme kararlılığındayız. Bunları yaparken içeriden ve dışarıdan saldırılara uğramaktayız. Bakın bu 48 madde temel hak ve özgürlüklerle ilgili.
"Turizim öldü diyorlar %18 arttı"
Dünyada belli çevreler, Türkiye ekonomisinin durağana geçtiğini ifade ediyorlar. Durağana geçen ekonomide bütçe 3.1 milyar fazla veriyor. Nasıl oluyor bu iş! Turizm öldü diyorlar, geçen yıla göre yüzde 18 arttı.
"Failz lobisine de destek vermeyeceğiz"
Ne yaparlarsa yapsınlar, biz kararlıyız. Faiz lobisine de destek vermeyeceğiz. Reformlarımızda en önemli destek noktalarından birisi AB olmuştur. Son zamanlarda kendi değerleriyle çelişerek Türkiye'ye çifte standart uygulamışlardır.
"AB'nin bize bizim de AB'ye ihitiyacımız var"
AB'ye ihtiyacımız var, tabii ki AB'nin de bize ihtiyacı var. Avrupa'da 7 milyon Türk var, biz zaten AB'ye girmişiz. Eleştirilerin hakkaniyetle yapılmasını arzu ediyoruz. Türkiye'nin bir bütün olarak değerlendirilmesini istiyoruz.
Mısır'daki gelişmeler
Mısır halkı özgürlük adalet ve demokrasi için büyük bir mücadele vermişti. Cumhurbaşkanın seçmişti. Bu 70 yıllık bir aradan sonra otokratik rejimlerin ardından ilk seçimdi. Demokratik kurallar içinde atılan bu adımlar Mısır halkının kazanımı olmuştur. Demokrasinin tesisi konusunda talihsiz bir gelişme yaşandığına şahit oluyoruz.
Seçilmiş bir cumhurbaşkanının darbeyle görevinden uzaklaştırılmasının haklı bir tarafı yoktur.
Biz Mısır'da belli kişi ve kurumları gözeten değil, evrensel kuralları gözetiyoruz. Bu temel ilkeler, milli irade ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlerdir. Türkiye bu zor anında şimdiye kadar olduğu gibi kardeş Mısır halkının yanında olacak ve maddi manevi tüm desteğini vermeye devam edecektir.
Biz çok zorlu bir demokrasi sürecinden geçtik. Son 50 yıl içinde 4 askeri darbe ve çok sayıda askeri darbe girişimi yaşadık. Tüm bu hadiselerden dertler çıkararak, kararlı bir mücdale yürüttük. Demokrasi mücadelesinde ağır bedeller ödemiş bir ülke olarak, Mısır'ın aynı bedelleri ödemesini arzu etmiyoruz.
Bizimle biraraya gelince demokrasiye övgü yağdıranları, bu noktada tavırlarını omurgalı bir şekilde görmek isteriz. Mısır'ın meydanlarını dolduran milyonlar görmezden gelinmiştir. Seçimle gelmiş hükümetlere yönelik anti demokratik girişimlere karşıyız. Türkiye hiçbir ülkenin iç işlerine karışmak niyet ve arzusunda değildir.
Ancak bölgenin huzurunu yakından ilgilendiren bu konuya yönelik tavrımız anlayışla karşılanmalı ve örnek alınmalıdır. İçişlerinize karıştık da ne yaptık, halkın iradesine saygı açısından biz duyduğumuz saygıyı dile getirdik. Seçimle gelen askeri darbeyle gitmemelidir dedik. Sizler ülkeler arasındaki demokrasinin en önemli ayaklarısınız. Buralarda konuştuklarımızı sizler de ülkelerinize anlatmalısınız. Bugün Mısır'ın başına gelen yarın başka ülkenin de başına gelebilir.
Tahrir kararı verdi diyorlar peki Adeviye'yi ne yapacaksınız. Yüzde 52 oy almış bir cumhurbaşkanı gidiyor, yüzde 2,5 oy alan kişi atanıyor. Cumhurbaşkanının karşısında kendisini atayan Genelkurmay başkanı olarak yemin ediyor. Bu nerede var? Ben böyle bir demokrasiyi tanımıyorum. Demek ki tanışacağız.
"Niye sesiniz çıkmadı"
Türkiye'de 1-2-3-4 kişi polise şiddet uygularken ölüyor, tweetler facebooklar dünyanın altını üstüne getiriyorlar. Mısır'da 300 kişi ölüyor, 50 tanesi namazda öldürülüyor. Hadi bunu da konuşun. İkircikli olmanın anlamı yok. Bu insanlar ibadet yaparken kurşunlanarak öldürülülyor. Bizim feryadımız bunadır. Milletin iradesine saygı duymayanlara karşıdır bizim feryadınız.
Hükümeti kuranların hangi mezhepten olduğunun bizim için bir önemi yok. Suriye'de 100 bin insan öldü.. Hala öldürmeye devam ediyor bu rejim. Bu rejime diktatör, katil demeyecek miyim? Ben de insanım onlar da insan. Biz insanların tümünü yaradandan ötürü seviyoruz. Orada Müslüman olan yada olmayan diye bir ayrım yapamazsınız. 100 bin insanın öldürüldüğü Suriye'ye karşı ciddi bir ses yükselmiyor. Neredeyiz?
Benim buradan sesim Müslüman olanlara da olmayanlara da...
Bizim ülkemizda sadece 200 bin kamplarda beslediğimiz bir okadar da evlerde beslediğimiz insanlar var. Sınırlardaki iç savaş nedeniyle bizim ülkemizde şehit olanlar var. Bu durum iyiye gitimyor. Kardeş bildiğimiz Suriye rejiminin demokratik suriyeyi tesis etmesi için hak ve hukuk içnide tüm desteğimizi sürdürecğeiz.
Çin'e Rusya'ya ve İran'a sesleniyorum: Bu işi çözmede büyük bir sorumlulukları var. Buradaki uzlaşmacı sürece destek vermeleri gerekiyor.
Irak'taki gelişmeler
Irak'ın geleceği mezhepçi politikalara terk edilmemelidir. Keza diğer bir komşumuz olan İran'la ilişkilerimizde şeffaf ve yapıcı bir tutum içinde olduk. Helhalükarda, diyalog imkanlarını açık tuttuk. İran'ın bölge barışına katkı sunacağına inanıyoruz.
İsrail
Arap-İsrail itilafının kalıcı bir şekilde çözülmesini istiyoruz. İsrail'in yasadışı yerleşim faaliyetlerini, uluslararası hukuku hiçe sayın politikları hiçe saydığını görüyoruz. El Fetih ve Hamas'la yakından görüşüp tarafları müzakere masasına tek bir birlikle oturmasını arzuluyoruz.
İşlerine gelmez
Kasım 2012'de görevi devraldığımızda sınırlı bir demokrasiye sahiptir. 2202 yılına kadar demokrasimizin üzerinde darbenin tehdileri vardı. Biz 10.5 yıl boyunca buna karşı çok ciddi bir gayret gösterdik. Tarihi değişiklikler yaptık. Hukuku olması gereken, bağımsız, tarafsız hızlı bir hale getirdik. En son askeri darbelere gerekçe olarak gösterilen 35'nci maddeyi kaldırdık. Kimse bunun değerlendirmesini yapıyor mu ? İşlerine gelmez. Şimdi ne oldu?