ATV ve Sabah'ta grev
ATV-Sabah binası önünde toplanan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyeleri, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve gitti. Çalışanlar ellerinde, ''Grev'' yazılı pankartlar ve balonlar taşıyarak ''ATV işçisi köle değildir'', ''Emekçiler burada, patron Çalık nerede?', ''Ya sözleşme ya grev. Kararını ver'', ''Çalık, kaçma sözleşmeyi imzala'' sloganları attılar.
cumhuriyet.com.trToplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine ATV-Sabah bugün grev kararı asıldı. Balmumcu'daki ATV-Sabah binası önünde konuşan DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, basın çalışanlarının bu mücadelesinin başarıya ulaşması için kendilerine ne görev düşüyorsa yapacaklarını, ancak başarıya ulaşılması için bugün ATV başta olmak üzere haberi görüntüleyen kameramanlar ve yazan muhabirlerin haberlerini, televizyonlarda ve gazetelerde görebilmek gerektiğini belirterek ''O zaman Türkiye'de basın özgürlüğü var demektir'' dedi.
Bugünün meslektaşlarla dayanışma günü olduğunu söyleyen Çelebi, ''Çalık grubu, bankalardan aldığı kredileri, kamunun malını, yalnız kendi çıkarı için kullanamaz. Sonuna kadar buradaki çalışanlarla dayanışma içindeyiz. Bu konuyu en kısa zamanda Dünya Çalışma Örgütü'ne, Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na, Avrupa Parlamentosu'na hep birlikte taşımaya söz veriyoruz. Çünkü burada başka türlü bir baskı var. Burada temel hak ve özgürlüklere, anayasal haklarını kullananlara saygı göstermeyen bu anlayışı artık kırmaya ihtiyacımız var'' diye konuştu.
''...Kameralarınızı kapatın, kalemlerinizi yere bırakın"
Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel de, bu mücadelenin geçen hafta basında işten çıkarmaları protesto yürüyüşüyle başladığını belirterek, ATV ve Sabah çalışanlarının karşı karşıya kaldığı tavrın Türkiye'nin ayıbı olduğunu söyledi.
ATV-Sabah'ta yaşanan bu durumun, Türkiye'nin vicdanı olmaya, sesi olmaya çalışan basının hangi durumda olduğunun göstergesi olduğuna işaret eden Türkel, sözlerini şöyle sürdürdü;
''Biz, Sabah ve ATV çalışanları başta olmak üzere tüm basın emekçilerinin, işçi sınıfının örgütlenme mücadelesinde öncülük etmesinin zamanının geldiğine inanıyoruz. Artık ayağa kalkın. Bir gün kameralarınızı kapatın. Bir gün kalemlerinizi yere bırakın. O zaman bilin ki o gün gazeteler sayfalarının siyah çıkarmak zorunda kalacak. Çünkü basın çalışanı olmadan basın olmayacak. Biz, anayasal haklarını savunan basın çalışanlarının yanında olmaya devam edeceğiz. Ve bu mücadele bitene kadar ATV'yi ve Sabah'ı protesto etmeye ve bunu bütün Türkiye'ye yaymaya devam edeceğiz ve bunda da başarılı olacağız. Şimdi, ATV'deki mücadeleyi buradan başlayarak bütün basın örgütlerine, kurumlarına yayma zamanı ve şimdi bu mücadeleyi tüm Türkiye'ye yayma zamanı... Bilin ki gecemiz gündüzümüz bu mücadelenin başarılı olması için olacaktır. Bilin ki DİSK'iyle, KESK'iyle, Türk-İş'iyle bu mücadele Türkiye'nin her yerine yayılacaktır. Gazanız mübarek olsun. Allah utandırmasın.''
''Sendikal haklardan yoksun basın emekçileri..."
TGS Genel Başkanı Ercan Sadık İpekçi de yaptığı basın açıklamasında, sözlerine, ''Basın emekçilerinin de bir parçası olduğu Türkiye işçi sınıfı, kalemini, fikrini, emeğini ve alın terini saygıyla selamlıyorum'' diyerek başladı.
Medyanın herkesin ''gözü-kulağı'' olduğunu anımsatan İpekçi, emekçilerin yıllardır seslerini geniş kitlelere ulaştıramamasının nedeninin sendikal haklardan yoksun basın emekçilerinin editoryal bağımsızlığa sahip bulunmaması, medya patronlarının siyaset ve ticaretle sürdürdüğü çıkar ilişkilerinin sansür ve otosansüre yol açması olduğunu öne sürdü. İpekçi, Sabah ve ATV işyerlerinde 1 yıldan fazla süren örgütlenme sürecinde 26 Haziran 2008'de toplu sözleşme görüşmelerine başlandığını, işveren temsilcileriyle yapılan 5 oturumda TGS'nin teklifinin 21 maddesinin kabul edildiğini anlattı.
Ancak bir taraftan sendikayla görüşen işveren temsilcilerinin öte yandan çalışanlara da baskı yaptıklarını, onlara ikili oynadıklarını, aslında toplu sözleşme istemediklerini yaydıklarını belirten İpekçi, uyuşmazlık sürecinde de arabulucunun katılımıyla tek bir toplantı yapıldığını, o toplantıda işveren temsilcilerinin toplu sözleşme görüşmelerini sürdürme niyetinde olmadıklarını açıkladıklarını aktardı.
TGS Genel Başkanı İpekçi, 5 Aralık'ta alınan grev kararının bugün işyeri kapısına asarak ilan edeceklerini, bu mücadelelerinin Turkuvaz grubu bünyesinde çalışan basın emekçilerine iş güvencesi, ücret zammı, ikramiye, haftalık 2 gün izin ve fazla mesai ücretlerinin ödenmesi gibi pek çok sendikal haklarını alma amaçlı olduğunu bildirdi.
Basına "Ayağa kalkın" çağrısı
Bu hakların ancak toplu sözleşmeyle koruma altına alınması halinde kalıcı olacağının altını çizen İpekçi, ''Sayın Ahmet Çalık, Sayın Serhat Albayrak, bugün buraya bu şölen havasıyla grev kararını asmak için gelmemiz bizim tercihimiz değildir. Bizi buna sizin tayin ettiğiniz işveren temsilcileri mecbur etti. Bu, sizin tercihiniz'' dedi.
Ercan İpekçi, şöyle devam etti:
''Değerli basın emekçileri, sizlere sesleniyorum; politik baskılara, basın özgürlüğü ihlallerine, kamuoyunun yanlış yönlendirilmesine karşıysanız, halktan bilgi ve haber saklanmasını içinize sindiremiyorsanız, dezenformasyon ve manipülasyona karşı ayağa kalkın. Gazetecilere yönelik gözaltı, tutuklama ve mahkumiyetler, saldırılar, yaralamalar ve cinayetlere karşı ayağa kalkın. Çalışanların yaşam standartlarının düşürülmesine karşı, kötü çalışma koşullarına karşı, sendikal mücadele için ayağa kalkın. Patronların tehdit ve baskıları karşısında iş güvencesinden yoksun olmamak için işten çıkarmalara karşı direnebilmek için, sendikal haklarınıza sahip çıkmak için ayağa kalkın. Patron baskılarını yalnızca protesto etmek için değil, onlarla mücadele edebilmek için ayağa kalkın. Yozlaşmış değil, nitelikli yayıncılık için, yandaş medya değil, özgür basın olmak için ayağa kalkın. Mesleğimizi özgürce, bağımsız olarak icra edebilmemiz için, nitelikli yayıncılığın yükselişe geçebilmesi için, sendikal hareketliliğin hayati bir role sahip olduğunun bilincine vararak ayağa kalkın.''
Bush'a ayakkabılarını fırlatan Iraklı gazeteci
ABD Başkanı George W. Bush'a ayakkabılarını fırlatarak protesto eden Iraklı gazeteciye de değinen İpekçi, bir gazetecinin görev için bulunduğu bir yerde bu hareketi yapmasının etik olup olmadığının tartışılabileceğini söyledi. İpekçi, ''Ama gazetecilerin her an, her dakika işittiği, yazmak zorunda kaldığı bunca yalan, artık dayanılmaz hale gelmiştir. İlk pabucu fırlatan bu gazetecinin yaptığı, cesaretli bir insani tepkidir. Değerli Turkuvaz çalışanı, cesaret sırası şimdi sende değil mi?'' diye sordu.
ATV-Sabah çalışanlarını pasif direnişe çağıran İpekçi, sözlerini şöyle tamamladı:
''Haydi Sabah çalışanları, ATV çalışanları, dergi çalışanları, basın emekçileri... Görevlerinizi eksiksiz yerine getirmenize rağmen sendikal haklarınıza sahip çıkmak istediğiniz için uğradığınız baskılara ve tehditlere karşı kalemlerinizi insan kaynakları yöneticilerinin odalarının kapısına bırakın. Haydi, akşam işyerinden ayrılırken kalemlerinizi bu binanın kapısına bırakın. Şimdi ayağa kalkma zamanı. Haklarınıza sahip çıkma zamanı.''
İpekçi'nin bu sözleri sırasında bazı TGS çalışanları da kalemlerini ve fotoğraf makinelerini İpekçi'nin konuştuğu kürsünün üzerine bıraktı. Konuşmaların ardından TGS Genel Başkanı İpekçi; DİSK Genel Başkanı Çelebi ve Türk-İş Genel Sekreteri Türkel ile birlikte grev kararını binanın kapısına astı.
Ercan İpekçi, kararı asarken, ''20 yıldır basında ilk kez bu kararın asıldığını, bu nedenle tarihi bir gün yaşandığını'' belirtti. Mustafa Türkel de grev başlarsa ATV-Sabah binası önünde gece-gündüz nöbet tutacakları sözünü verdi.
Basın açıklaması ve grev kararının asılmasına, Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin, Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi, İstanbul Şubeler Platformu ve KESK Şubeler Platformu da destek verdi.