Atatürk Vakfı’nın yeni başkanı Recep Usta: Atatürk, Türk milletinindir

Atatürk Vakfı başkanı seçilen Recep Usta, vakfın yeni dönem hedeflerini anlatırken, Cumhuriyetin ilk günkü heyecanıyla motive olduklarını söylüyor. Usta, Atatürk’ün sadece bir zümrenin değil, Türkiye’de yaşayan 81 milyon yurttaşın ‘Ata’sı olduğunuda altını çiziyor.

Deniz Ülkütekin/ Cumhuriyet

Atatürk Vakfı, 26 yıldır, Atatürk’ün düşüncelerini ve görüşlerini yaygınlaştırmak için çalışan bir kurum. Kamuoyunda benzerleri kadar görünür olmasa da Türkiye’de Atatürk karşıtı siyasi zihniyete rağmen varlığını sürdürmeyi başarmış. Gençlere eğitim için burs veren vakfın gelecekteki amaçlarından birisi de okul ve yurt yaptırmak. Bu yüzden de Atatürk’ün mirasını koruma hassasiyeti olan kişilerden yardım bekliyorlar. Geçen yıl vakıf başkanı seçilen emekli bürokrat Recep Usta ile Atatürk Vakfı’nın bugüne gelen sürecini ve geleceğini konuştuk. 

Ne zaman başkan seçildiniz?

16 Eylül’de seçildim. Avukat Osman Şentürk, hem kurucu genel başkanımızdı, hem de 25 yıldır başkanlığımızı yapıyordu. Görevi ben kendisinden devraldım. 

Vakıf hangi misyonla kuruldu?

Kuruluş misyonumuz çok açık. Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce yapısını, devlet, ulus, ekonomi, sosyal ve siyasal yaşam, bilim, kültür, din ve ahlak, ulusal ve evrensel politika ve diğer konulardaki görüşlerini bilimsel düzeyde, nesnel olarak belirlemek, değişen koşulları gözönüne alarak geliştirmek, bu ve benzeri konularda araştırmalar yapmak, yaptırmak, bu konularda bugüne kadar yapılmış bütün araştırmaları, belgeleri, derlemek; Atatürk’ün görüş ve düşünceleri konusunda ülkemiz ve dünya kamuoyunu bilgilendirmek, bilinçlendirmek, kültürel faaliyetlerde bulunmak ve özellikle Türk Gençliği ile bu misyon çerçevesinde buluşmak. 

Vakıf ne gibi çalışmalar yapıyor?

Şu bir gerçek; vakıfların çalışması için gerekli imkânlar parayla sağlanıyor. Bizim vakfımız para babaları tarafından kurulmadı. 86 kurucu üyesi vardı, ölümlerle birlikte, -en son Bozkurt Güvenç’i kaybettik- sayımız epey azaldı. Bizim uğraşımız Atatürk İlkeleri, düşün sistemi ve devrimlerinin doğrultusunda hizmet ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek, Atatürkçü düşünceyi benimseyen, ihtiyaç içinde olan gençler için eğitim ve öğrenimleri süresi içinde burslar sağlamak, işte bu yüzden elimizden geldiğince burs vvermeye çalışıyoruz. Çeşitli komisyonlarla yeni yapılanmalara gitmek istiyoruz. Örneğin olanaklarımız oranında bir bilim kurulu oluşturarak, Atatürk Bilim Ödülleri vermek niyetindeyiz. Bu yılı kendimizi tanıtmak için bir hamle yılı olarak görüyoruz. Yayınlarımız başladı. Salih Bozok’un anılarını, 19 Mayıs’a yetiştirmeye çalışıyoruz. Kafamızda büyük projeler var, ama şu an mütevazı bir bütçeyle çalışıyoruz.

Yurt yapacağız

Hedeflerimiz arasında İstanbul’da yurt yapmak var. Aslında uzun vadede şöyle bir hayalimiz şu; 81 ilimizde neden 81 Atatürk Vakfı Yurdu ve Atatürk Vakfı İlköğretim Okulu olmasın? Hayallerimiz büyük, bunun için benzer hayalleri olan, ama olanakları tek başına bu hayalleri gerçekleştirmeye yetmeyen hayırseverleri bir araya getirmemiz lazım. 

1997’de 28 Şubat yaşandı, Atatürkçülük parlatıldı. On yıl sonra 2007’de Ergenekon, Balyoz operasyonları oldu,1997’de 28 Şubat yaşandı, Atatürkçülük parlatıldı. On yıl sonra 2007’de Ergenekon, Balyoz operasyonları oldu, Atatürk unutturulmaya çalışıldı. On yıl geçti, şimdi yeniden Atatürkçülüğün parlatıldığı bir süreçteyiz. Türkiye’nin kurucu felsefesiyle ilgili, belli düzende iniş çıkışlar yaşanıyor. Vakıf bu süreçlerden nasıl etkilendi?

Olumsuz etkilendi. Siyasi olarak atılan her adım bizi de, o adımların takipçisi veya karşıtıymışız gibi gösteriyor. Benim ve arkadaşlarımın en rahatsız olduğu konu; bazı şeyler yapılırken, hep Atatürk adına yapılıyor. Ancak ne hikmetse bu yapılanlar, benim gencime, yaşlıma, ulusuma olumlu yansımıyor. Bu nasıl bir Atatürkçülüktür ki, millete hiçbir şey vermeyecek. Sanıldığının aksine, bazıları Atatürk’ün üstüne gittikçe gençlik Atatürk’ü tanıma ihtiyacı hissediyor, araştırma gereği duyuyor ve çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. Örneğin, bir türbanlı kızımız vakfımıza geldiğinde, “bana nasıl davranırlar” endişesi taşıyabiliyor. Biz kendisine de herkese davrandığımız gibi davranıyoruz. Çünkü bizim için kafasının üzerindeki örtüden çok içindeki düşünceler, yüreğinde ülkesi için taşıdığı sevgi, Atatürk’ün ilke ve devrimlerine bağlılığı önemli.

Bu vakıf seçkinlerin değil

Atatürk ismi veya felsefesiyle kurulan yapılar ister istemez CHP ile birlikte anılıyor. Ancak Atatürk CHP’den ibaret değil. Siz vakıf olarak bu algıyı değiştirmeye yönelik bir yaklaşımınız var mı? Bir ülkede farklı siyasi partilerin olması, sağlıklı bir düşünce ortamı olması demektir. Bu yapıların hepsi de Atatürk Türkiyesi’nin evlatlarıdır. Atatürk 81 milyonun Atatürk’ü. Ben sokakta konuştuğum gençlere, “Vakfa gelin, orası sizin vakfınız” diyorum. Çünkü Atatürk Türk milletinin. Bu vakıf da loca sistemiyle işleyen, kurucuların gelip gittiği bir yer değil.