"Artık savunmadan çıkıp atağa geçtik"

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin dönem başkanlığındaki Avrupa Konseyinin çok daha görünür, çok daha etkili bir kurum olacağını bildirdi.

cumhuriyet.com.tr

Çavuşoğlu, AKPM'ye seçilme sürecini, çalışmalarını ve Türkiye'nin kasım ayında başlayacağı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi dönem başkanlığını anlattı. AKPM başkanlığına seçilme sürecini anlatan Çavuşoğlu, Türkiye'nin üye olduğu 1949 yılından beri, 61 yıllık bir zaman diliminde Avrupa Konseyinde inişli çıkışlı bir dönem geçirdiğini, Türkiye'nin bu dönemin büyük bir bölümünü de demokrasi alanındaki sorunları nedeniyle eleştirilen ve denetlenen bir ülke olarak yaşadığını hatırlattı.

Çavuşoğlu, 2004 yılında Türkiye üzerindeki denetimin kalkmasıyla birlikte Türk delegasyonunun önünün açıldığını, o zamana kadar hayal etmedikleri makamları artık düşünmeye başladıklarını belirterek, "Diyebiliriz ki artık savunmadan çıkıp atağa geçtik" dedi. Kısa süre içinde bazı komisyon başkanlıklarını ve siyasi partilerdeki önemli bazı görevleri almaya başladıklarını anlatan Çavuşoğlu, atak bir politika izleyerek, Avrupa'nın çeşitli sorunlarına karşı kendilerini daha sorumlu hissetmeye başladıklarını ifade etti.

Mevlüt Çavuşoğlu, 2008'de Avrupa Konseyinde tekrar bir rotasyon anlaşması yapılmasıyla, AKPM başkanlığının 2010 yılında üyesi olduğu Avrupa Demokratları Partisine verileceği anlaşıldığı zaman, bu başkanlığı parti adına kazanabileceğini düşündüğünü, 2009 yılından sonra da bu adaylık sürecini ciddi bir şekilde planlamaya başladıklarını bildirdi. Konseydeki çeşitli temasları sonrasında aday olması yönünde teşvikler aldığını belirten Çavuşoğlu, bu kararını yakın dostu da olan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile paylaştığını, sonra da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ilettiklerini kaydetti. Başbakan Erdoğan'dan çok büyük destek gördüğünü, konseyde 10 yıl kadar çalışmış olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de bu süreçle çok yakından ilgilendiğini anlatan Çavuşoğlu, aldığı bütün bu desteklerle güzel bir lobi çalışması yaptıklarını ve parti içinde yapılan, karşısında partinin başkanının yer aldığı zor seçimi kazandığını anlattı.

"Ondan sonraki süreçte yine bizim önümüzü kesmek için değişik girişimler olmadı değil. Buna karşı biz de bütün ülkelerin desteğini alma çalışmaları yaptık. Şu ana kadar bir başkan adayı için en çok imza bizim için toplandı; normal şartlarda 10-15 imza verilirken benim için 40'a yakın ülkeden 160 kadar imza verildi. Başka da aday çıkmadığı için, 2010 ocak ayında oybirliğiyle başkanlığa seçildim."

"Anlayışımız sorun yaratmak değil, çözmek"

Türkiye'den olmanın görevinde ona ne gibi avantaj ya da dezavantaj yarattığının sorulması üzerine Çavuşoğlu, ilk başkan olduğu zaman özellikle Batı Avrupa ülkelerinden olmak üzere çok çeşitli tepkiler aldığını, bunların çoğunun da şaşkınlık içerdiğini belirterek, Avrupa içinde ilk kez bir Türk'ün, bir Müslüman'ın, hatta Viyana'nın doğusundan birinin başkan seçildiğine, konseyin 61 yıllık ömründe sadece 10 ülkenin AKPM başkanı çıkarabildiğine işaret etti.

Çavuşoğlu, bu göreve gelmesinin büyük bir yankı yarattığını, ufak tefek bazı tepkilere rağmen genel olarak olumsuz bir hava olmadığını söyleyerek, seçimi kazanmasını ABD Başkanı Barack Obama'nın seçilmesiyle karşılaştıranların bile olduğunu kaydetti. Bir başkan ne yapması gerekiyorsa kısa süre içinde öyle çalışmaya başladığını anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Bir Türk başkan olmanın çok da avantajını gördüm. Ermenistan'a gittiğimde de, Kıbrıs Rum kesimine gittiğim zaman da. Oralarda bile Türk başkan olmanın yararını gördüm. Üstelik son yıllarda uyguladığımız Türk dış politikası anlayışına uygun çalışmalar yürüttük. Balkanlar ve Kafkaslar'da Türk olmanın çok avantajını gördük. Bizim anlayışımız sorun yaratmak değil, sorun çözmek, bir sorun varsa çözümüne katkı sağlamak."

AKPM Başkanı Çavuşoğlu, Avrupa'da giderek artan İslam karşıtlığı, ırkçılık ve yabancı düşmanlığına dikkati çekerek, küresel ekonomik krizle bu eğilimin maalesef yükseldiğini kaydetti. Bu eğilimlerle mücadele etmek için dini liderler dahil siyasilerin de desteğini almak gerektiğini belirten Çavuşoğlu, bunu yapmaya çalıştıklarını bildirdi. Konseye üye olmayan bazı komşu ülke ve bölgeler bulunduğunu, onların da entegre olabilmesi için Demokrasi İçin Ortaklık adlı daha esnek bir program geliştirdiklerini, bu ülkelerin üye olmaksızın demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konularında konseyle birlikte çalışmasına imkan tanındığını bildirdi.

Çavuşoğlu, bu yeni programa ilk olarak Fas'ın başvurduğunu, ardından da Filistin, Tunus ve Cezayir'in başvuruda bulunduğunu, Kazakistan'ın da katılacağını söyleyerek, bütün bu ülkelerin AKPM'nin başında bir Türk olduğu için bu programa daha sıcak baktığını anlattı. Çavuşoğlu, "Tüm bunları uygularken Türk olmanın avantajını çok görüyorum, dezavantajını ise hiç görmedim. Zaten denetimden çıktıktan sonra o ezikliği de hiç hissetmedim. Avrupa'nın değerlerine bir Türk başkan olarak katkı sağlamaya devam ediyoruz" diye konuştu.

Görevinin Türkiye'nin dünyadaki farkındalığını nasıl etkilediğinin sorulmasına karşılık da Çavuşoğlu, izlediği politikalarla Türkiye'nin imajına olumlu katkı sağlamaya ve Avrupa Konseyinin reform süreci ile kurumu daha dinamik bir hale getirmeye çalıştıklarını bildirdi.
Çavuşoğlu, önceleri daha çok seslendirilen "Türkiye Avrupalı değildir" sözlerini artık daha az duyduklarını ifade ederek şunları söyledi:

"Bizim başkanlığımız, her şeyden önce buna son verdi. Yaptığımız çalışmalarla Türk ve Türkiye imajına katkı sağlıyoruz. Şu ana kadar uyguladığımız politikalarla gelmiş geçmiş en başarılı başkanların başında gösteriliyoruz. Bu da ister istemez Türk imajına olumlu katkı sağlıyor. Türk başkan olarak ilgi alanımız da geniş oluyor. Bu hem başkanlığını yaptığım kurumun görünürlülüğünü artırıyor hem de Türk başkan olarak yaptıklarımız herkes tarafından görülüyor. Biz de dikkat ediyoruz, ilk kez önemli bir başkanlığı elde ettik, dolayısıyla bundan sonrasına örnek olması için bizim bu görevi başarılı tamamlamamız gerekiyor. Bu konuda sorumluluklarımızın bilincindeyiz ve öyle çalışıyoruz."

Avrupa Konseyi Bakanlar komitesi Dönem Başkanlığı

Türkiye'nin Kasım ayında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi dönem başkanlığını üstleneceği hatırlatılarak, o dönemde ne gibi çalışmalar yapılacağının sorulması üzerine Çavuşoğlu, konseyin iki önemli organı bulunduğunu, bunların da Bakanlar Komitesi ve Parlamenterler Meclisi olduğunu hatırlatarak, kasım ayında 6 aylığına iki önemli kuruma da Türklerin başkanlık edeceğini, bunun güzel bir tesadüf olduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi'nin yapısal bir reforma ihtiyacı olduğunu ve bu sürecin de başladığını söyleyerek, daha etkili ve görünür bir kurum olabilmesi için bu sürecin kaçınılmaz olduğunu belirtti. Bu konuyla bağlantılı olarak AKPM içinde de 11 kişilik bir komisyon kurduklarını, kendisi ve iki sekretaryayla birlikte bu komisyonun 14 kişiden oluştuğunu anlatan Çavuşoğlu, bu komisyonun ilk toplantısını Türkiye'nin dönem başkanlığı sırasında 11-12 Kasımda Antalya'da yapacağını bildirdi.

Sadece AKPM ile sınırlı olmayacaklarını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de ciddi bir biçimde reforma ihtiyacı bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, reform süreciyle ilgili ilk toplantının İsviçre dönem başkanlığında düzenlendiğini, ikinci toplantının ise nisan ayında Çeşme'de yapılacağını açıkladı. "Türkiye dönem başkanlığı bu reform sürecine çok önem veriyor" diyen Çavuşoğlu, ayrıca konsey içinde Balkanlar veya Rusya-Gürcistan çatışması gibi halen çözümlenmemiş bazı sorunlar bulunduğunu hatırlatarak, Türkiye'nin bu konulardaki birikiminin şimdi konsey çatısı altında diğer çabalarla birleştirilip sorunların çözümü için çalışılacağını belirtti.

Çavuşoğlu, "Ben de diğer ülkelere yaptığım gibi, Türkiye'nin dönem başkanlığının başarılı geçmesi için elimden gelen desteği vereceğim. Türkiye'nin dönem başkanlığında Avrupa Konseyi çok daha görünür, çok daha etkili bir kurum olacak, daha somut işler başarılacak. Bu da Türkiye'nin dış politika anlayışının bir yansıması olacak. Böylelikle Türkiye'nin nasıl bir küresel aktör olduğu bir kez daha görülecektir" diye konuştu.