Arınç: Polisin şiddet kullanmaması lazım

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İstanbul'da polisin protestocu gençlere müdahalesine ilişkin, ''Ben prensip olarak şuna inanıyorum; eğer protestocu grup şiddet kullanmamışsa, silaha da başvurmamışsa onlara karşı şiddet kullanmak kesinlikle doğru değildir'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Arınç, Habertürk'te katıldığı ''Ankara Gündemi'' programında soruları yanıtladı.
İstanbul'da Başbakan Erdoğan'ın rektörlerle yaptığı toplantıyı protesto etmek isteyen bir grup öğrenciye polisin müdahalesi sırasında yaşananlar ve ''19 yaşındaki genç bir kadının müdahalenin ardından bebeğini düşürdüğü'' iddialarına ilişkin soru üzerine Arınç, yaşananları ''acı'' olarak niteleyerek bir daha yaşanmaması temennisinde bulundu.

Başbakan Erdoğan'ın Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde iki bölüm halinde yaptığı toplantı ile rektörleri kabul ettiğini anlatan Arınç, toplantıya 6 bakanın ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın da katıldığını anımsattı.

Toplantıda üniversitelerin genel sorunları üzerinde durulduğunu bildiren Arınç, üniversitelerin mali imkanları, öğretim üyelerinin azlığı ya da çokluğu, yeni bölümler açılması, akademik özgürlük, YÖK Kanunu'nun bundan sonra nasıl olması gerektiği gibi tamamen üniversitelerle ilgili konuların görüşüldüğünü belirtti.

Bu tür toplantıları faydalı bulduğunu vurgulayan Arınç, bu konuların görüşüldüğü toplantıların ilk kez yapıldığını da belirtti. Arınç, şunları söyledi:
''Sayın Kılıçdaroğlu'nun çok yakışıksız bir benzetmesi oldu, 'Sanki asker gibi sıralanmışlardı' veya 'karşılarında el pençe durmuşlardı' diye. Bu yanlıştı. Rektörlerin YÖK'e bağlılıkları sebebiyle YÖK Başkanı ve ilgili bakanların da bulunduğu bir toplantıda üniversitelerin genel ve özel sorunları görüşülmüşse bu toplantıdan ancak güzel ve hayırlı sonuçlar çıkar diye bekliyorum. Bu toplantıyı vesile ederek 'biz de buraya katılmak istiyoruz' diyen bir grup genç var diyelim. O toplantı özel bir toplantı, katılmaları mümkün değil, doğru da değil. Bu talepte bulunan insanlar bir toplantı ve gösteri yürüyüşü yapıyorlarsa bu, kanunun teminatı altındadır.

Bu gösteri ve yürüyüşü yapmak isteyenler eğer topluca bir hareket yapacaklarsa bir tertip heyeti ile en büyük mülki amire başvuruyorlar onlara belli bir alan veriliyor ve orada gösterilerini yapıyorlar. Ama bu kişiler, sanırım 100, 150, 200 civarındaki bir topluluk, 'biz şurada bu gösteriyi yapacağız, gerekiyorsa toplantıya katılacağız' diyorlar. İhtara rağmen dağılmıyorlar ve bunun üzerine polis elindeki şiddet imkanlarını, zor imkanlarını kullanmaya başlıyor. Bir defa hukuki bir tabir olduğu için kullanıyorum, aşırı güç kullanmak hem yanlıştır, hem de doğru değildir hem de kanuna göre uygun değildir. Bunu kim yapıyorsa yapsın, karşıdaki olayın vahameti nispetinde ancak bir karşılık vermesi gerekir.''
 

''Çok daha akıllı yöntemlerle...''

Yaşanan olayda ''orantısız güç'' kullanılıp kullanılmadığının sorulması üzerine Arınç, ''Bunların elinde molotofkokteyli yok, bunların elinde silah yok, yani bir toplantıyı, gösteriyi yapacak insanlar sadece ellerindeki pankartlarla veya söyledikleri ile veya çok ilginç, ilgi çeken bir takım eylemlerle bunu yapıyorlarsa polisin güç kullanmaması lazım, şiddet kullanmaması lazım. Coplamak, arkasından kovalamak, yere düşürmek, şiddet kullanma sırasında da hoş olmayan manzaraların ve sonuçların ortaya çıkmasını tasvip etmek mümkün değil'' diye konuştu. Arınç, şöyle devam etti:
''Ben prensip olarak şuna inanıyorum, eğer protestocu grup şiddet kullanmamışsa, silaha da başvurmamışsa onlara karşı şiddet kullanmak kesinlikle doğru değildir. Buradaki manzaralar bu topluluğa karşı bir aşırı güç kullanıldığını rahatlıkla ortaya koyabiliyor. Sanıyorum ki İçişleri Bakanlığı da İstanbul Valiliği de bu konu ile ilgili bir soruşturma başlatacaktır.

Bu toplantıdan önceki toplantıda sanıyorum birinci toplantıda, yine aynı grup, biraz Sakarya'dan, Kocaeli'nden de gelmek suretiyle bu tür olaylarda da kadrolu elemanlar da iş başında. Bunu emniyet de tespit ediyor. Giydirilmiş, hazırlık yapılmış, belli konularda koordine içine girmiş, otobüslerle belli istikametlerden geliyorlar. Diyelim ki bunlar Beşiktaş civarında toplanmışlarsa Sayın Başbakan'ın geçeceği bir sırada bir eylem, bir gösteri yapma hazırlığı içindelerse birinci toplantıda çok güzel, çok akıllı bir harekette bulunmuşlar, Sayın Başbakan bulunduğu yerden kıyı emniyetine ait bir tekne ile geçmiş onlar da Beşiktaş'ta karayolunda beklemekle kalmışlar. Bence de bu akıllıca bir tedbir.

Oradaki insanların bir eylem yapmasına doğrudan imkan vermemek belki tedbir alınması bakımından güzel bir yol olabilir ama diyelim ki toplantıya girmek istiyorlar, fikirlerini söylemek istiyorlar, protesto yapıyorlar. Bunlara karşı söylediğim şartlar içinde, eğer şiddet kullanmıyorlarsa, silaha sarılmıyorlarsa -silah dediğimiz zaman sadece tabanca, tüfeği kastetmiyorum, insanı yaralayıcı, eziyet çektirici- yoksa, görebildiğim kadarıyla da yok. Olsaydı zaten kullanırlardı. Bu gençlerin silah veya silah benzeri bir cisim kullandığına dair ben bugüne kadar ben bir şey görmedim. O zaman sadece onlara karşı durmak ve çok akıllıca yöntemlerle bu protesto gösterisine karşı çıkmak mümkün. Artık polisimiz eğitimli bildiğim kadarıyla. Yani her konuda hizmet içi eğitimle de alacakları tahsil bakımından da artık enstitüleri bile akademi ve üniversite haline geldi. Bir toplantı ve gösteri yürüyüşünde protestocular çok akıllı yöntemler bulabilirler ama polisin onlardan çok daha akıllı yöntemlerle buna karşı çıkmasını temin etmesi lazım.''

Olayın çok üzücü olduğunu belirten Arınç, ''Bu üzücü olayı yine bizim İçişleri Bakanlığı, polis, emniyet, vilayet noktasında ele almamız lazım. Bunu siyasi partilerin muhalefet etmek için bir gösteri alanı haline getirmesini Türkiye'nin güvenliği bakamından belki endişe ile karşılamak lazım. Çünkü polis de bizim polisimiz, güvenlik güçleri de bizim gücümüz. Bunlar yerine göre böyle, masum isteklere karşı şiddet kullanmış olabilirler ama masum olmayan hareketler, suikast tertipleri veya her hangi bir olaya meydan verecek protesto gösterisine karşı da mutlaka hazırlıklı olmaları gerekir'' dedi.