Arınç: Patriot füzeleri savunma amaçlı

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ''Biz NATO üyesi bir ülkeyiz. NATO'nun bütünlüğü içerisinde yer alıyoruz. Sadece savunma amaçlı olarak bu füzelerin Türkiye'de konuşlanmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Bugün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının hükümetinin 11. yılında yaptığı ilk bakanlar kurulu toplantısı olduğunu anımsatan Arınç, Abdullah Gül tarafından kurulan ilk AKP hükümetinden bu yana 10. yılın tamamlandığını, bugünkü toplantıda da geçmiş 10 yılı değerlendiren görüşmeler yapıldığını söyledi.

İlk hükümetten bu yana görevde olan 4 bakanın halen görevde olduğuna dikkati çeken Arınç, ''Bunlar Sayın Ali Babacan, Sayın Beşir Atalay, Sayın Recep Akdağ ve Sayın Binali Yıldırım'dır. Hem hatıralarımızı hem de yola çıkarken, ilk günden bu yana sağlanan başarıları, yapılan işleri ciddi bir değerlendirmeyle Sayın Başbakanımız ve arkadaşlarımız ortaya koydular'' diye konuştu.

Arınç, toplantıda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in çeşitli kanunlarda yer alan ''özürlü'' ibarelerinin değiştirilmesine dair kanun tasarısı hakkında sunum yaptığını kaydetti. 4 maddeden ibaret olan tasarıyla çeşitli mevzuatta yer alan ''özürlü'' ve ''sakat'' ibarelerinin ''engelli'', ''çürük'' ifadesinin de ''askerliğe elverişli olmayan'' şeklinde değiştirilmesinin öngörüldüğünü söyledi.

TSK Disiplin Kanunu'nda değişiklik

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın da Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Disiplin Kanunu Tasarısı adıyla bir sunum yaptığını ifade eden Arınç, 49 maddeden oluşan tasarıyla TSK personeline uygulanacak disiplin hükümlerinin yeniden düzenlendiğini kaydetti. Bu tasarı ile TSK Disiplin Kanunu'nda kamuoyunda zaman zaman tartışılan, şikayetlere yol açan bazı konuların düzenlendiğine işaret eden Arınç, tasarı ile oda ve göz hapsi cezalarının kaldırıldığını, ''disko'' diye tabir edilen disiplin koğuşları ve disiplin ceza ve tutukevlerinin kaldırılacağını anlattı.

Disiplin mahkemeleri yerine disiplin kurullarının teşkil edilmesinin öngörüldüğünü, daha önce yargı yolu kapalı bazı disiplin cezalarına yargı yolunun açıldığını belirten Arınç, TSK'da görev yapan sivil memurların kapsam dışına çıkarılarak, bunların 657 sayılı Devlet Memurları Kanuna tabi hale getirileceğini bildirdi. Arınç, Şahin ve Yılmaz'ın sunumlarını yaptığı tasarıların Bakanlar Kurulu'nda benimsenerek, TBMM'ye gönderilmesine karar verildiğini söyledi.

'4. yargı paketi'

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in de kamuoyunda 4. yargı paketi olarak bilinen ''Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'' hakkında bilgi sunduğunu ifade etti. Tasarıyla ilgili genelde olumlu görüşler bildirildiğini, ancak bazı maddelerinin tekrar ele alınması, bu maddelerdeki düzenlemelerin, kanunlardaki düzenlemelere paralel hale getirilmesinin uygun görüldüğünü kaydetti.

Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı kanun tasarısının daha önce de bir kez Bakanlar Kurulu'nda görüşüldüğünü anımsatan Arınç, ''8 kanunda 20'den fazla maddede değişiklik yapılmaktadır. Bunların bir kısmı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde bulunan davalarımız ve bu davaların nitelikleriyle ilgili gelişmeler üzerine yapılmıştır. Bir kısım maddeler tamamen teknik maddelerdir, bir kısmı ise suçun unsurlarında ve ceza hadlerinde değişiklik yapılması amaçlanmaktadır. Henüz, tasarı haline gelmemiştir, önümüzdeki Bakanlar Kurulu'nda tekrar görüşülecektir'' dedi.

Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısında diğer iç ve dış gelişmelerin ele alındığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bakanların gerçekleştirdiği dış geziler, resmi ziyaretlerle ilgili bilgiler sunulduğunu söyledi.

 

Özal'ın zehirlendiğine dair haberler

Bir gazetecinin toplantıda 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlendiğine dair haberlerin gündeme gelip gelmediğinin sorması üzerine Arınç, konunun kesinlikle toplantının gündemine gelmediğini belirtti. Konuyla ilgili bazı gazetelerde zehirlenmeye ilişkin iddiaların yer aldığını hatırlatan Arınç, şunları söyledi: ''Bunların otopsi raporu sonucunda elde edilen bilgiler ve bulgular olduğu söylendi. Doğru da olabilir yanlış da olabilir. Henüz otopsi raporunun bizim tarafımızdan da sizler tarafından da bilinmesinin bilinmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Ama doğru olan şudur, otopsi raporunun verilmesinden sonra Adli Tıp'ın 1. İhtisas Dairesi'nin bu rapora göre kesin, kendi düşüncesini bildirmesi ve raporunu yazması gerekiyor. Bizim de sizin de mahkemelerin de yargının da dikkate alacağı tek şey 1. İhtisas Kurulu'nun bu konu hakkındaki raporunu veya sonucunu hepimizin bildikten sonra olabileceğini söyleyebilirim.''


'Hepimiz Adli Tıp'ın raporunu bekleyeceğiz'


Kendi düşüncesinin sorulması üzerine Arınç, ''Şahsi düşüncem zaten bu konuda söz konusu olamaz. Bu bir teknik konudur'' diye konuştu. Her olay arkasından gerekirse otopsinin yapıldığını ifade eden Arınç, şöyle konuştu: ''Ben, zamanında da yapılmış olmasını doğrusu arzu ederdim. Bir cumhurbaşkanı vefat ediyor, şu veya bu sebeple, en azından bir klasik otopsi yapılmasında fayda olurdu. Bu düşüncemi daha önce de ifade etmiştim''.

Savcının lüzum gördüğü her adli vakada otopsi yaptığını belirten Arınç, ''Eğer klasik otopsinin ötesinde de bazı şüpheler, evhamlar, iddialar, olursa o zaman tam otopsi yapılabilir. Bir ceza avukatı olarak bunu bilgime dayanarak söylüyorum. Ama yıllar sonra iddialar ortaya atıldıkça ve Devlet Denetleme Kurulu da bu konuda ciddi bir rapor verdikten sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla başlamıştı. Yargı harekete geçti, fethi kabir yapıldı. Orada varlığı bilinen vücuda ait bir takım birikimler üzerinde otopsi yapıldı ve bunun raporu Adli Tıp'a sunulmak üzere hazırlandı diye biliyorum. Hepimiz Adli Tıp'ın raporunu bekleyeceğiz'' dedi.

 

Patriot hava ve füze savunma sistemleri

Başka bir gazetecinin ''Re'sen emekli olan ve hiçbir şekilde daha önceden hakları verilmeyen 2 bin civarında subayla ilgili durumun da Adalet Bakanlığı'nın çalıştığı taslakta ele alınacağı yönünde bir bilgi var. Bu doğru mu'' demesi üzerine Arınç, ''Taslakta buna ilişkin hiçbir hüküm yok'' yanıtını verdi. Patriot hava ve füze savunma sistemlerinin yerleştirileceği yerlere ilişkin Malatya, Şanlıurfa ve Diyarbakır'ın isminin geçtiğini belirterek, ''Bu isimler gündeme geldi mi Bakanlar Kurulu'nda? Ayrıca kaç bataryanın yerleştirilmesi planlanıyor'' sorusu üzerine Arınç, konuya ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ve Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamalarının olduğunu hatırlattı.

Arınç, şunları kaydetti: ''Biz NATO üyesi bir ülkeyiz. NATO'nun bütünlüğü içerisinde yer alıyoruz. Sadece savunma amaçlı olarak bu füzelerin Türkiye'de konuşlanmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu ihtiyacı hemen hemen aklı varken herkes düşünebilir. Çünkü Türkiye'ye Suriye tarafından en azından kısa menzilli de olsa bazı balistik füzelerin kullanılması ihtimali var. Daha önce uçağımız düşürüldü biliyorsunuz. Arkasından da Akçakale ve diğer ilçelerimize düşen bir takım mühimmat oldu. Bütün bunlara karşı Türkiye, kendi savunması açısından NATO çerçevesi içerisinde, altına imza koyduğumuz anlaşmanın bize ve üye ülkelere yüklediği sorumluluklar açısından gerekli tedbirleri almak zorunda.
Yarın itibarıyla bu konuda Türkiye'ye teknik bir heyet gelecektir ve nerelere konuşlanabileceği, adetlerinin ne olabileceği konusunda NATO'ya rapor vereceklerdir. Umarız kısa zamanda Türkiye'nin bu savunmasına katkı sağlamak amacıyla patriot füzelerinin nereye konuşlanacağı ve ne miktarda olacağı, kesinlikle bizim de karar sürecinde olacağımız bir şekilde kabul edilmiş olacak.''


 

Bağdat yönetimiyle Kuzey Irak bölgesel yönetimi arasında gerginlik

Bir gazetecinin Bağdat yönetimiyle Kuzey Irak bölgesel yönetimi arasında gerginlik olduğunu belirterek, konunun Bakanlar Kurulu'nun gündemine gelip gelmediğini sorması üzerine Arınç, şunları söyledi: ''Bağdat merkezi hükümetiyle Kuzey Irak'taki bölgesel yönetim arasında ihtilaf konuları var. Bu ihtilaflar sonucunda da tartışmalar çatışmaya dönüştü. Sanıyorum 10-15 civarında da ölenler oldu. Biz Türkiye olarak Irak'ın bütünlüğünü kabul etmiş, Bağdat hükümetiyle ilişkileri olan bir hükümet olarak bu sorunların kendi içlerinde diplomasi ve barış yoluyla çözülmesinden yanayız. Bu tartışmaların, bu silahlı çatışmaların hiçbir zaman tarafında olmayacağız. Ama Kerkük'teki yurttaşlarımızın, soydaşlarımızın güvenliklerini, hayat varlıklarını tehdit eden bir gelişme olursa Türkiye zaten Irak hükümeti nezdinde de diğer otonom yönetim nezdinde de gerekli çabaları gösteriyor ve gösterecek.''

 

İsrail ile Filistin arasındaki ateşkes

Bir gazetecinin toplantıda, İsrail ile Filistin arasındaki ateşkesin gündeme gelip gelmediğinin ve ateşkesten sonraki süreçte somut bir adım beklenip beklenmediğini sorması üzerine Arınç, Başbakan Erdoğan'ın daha önce konuyla ilgili bilgi verdiğini söyledi. Erdoğan'ın, Hamas'ın siyasi Büro şefi Halid Meşal'in dün akşam kendisini arayarak teşekkür ettiğini anlattığını anımsatan Arınç, şöyle devam etti: ''Şüphesiz ateşkes süreci çok zorlu bir süreçti. Orada Türkiye'nin büyük katkısının olduğunu herkes biliyor. Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin de çabalarıyla Türkiye'nin de katkılarıyla her gün onlarca Gazzeli'nin veya Filistinli'nin hayatına son verilen bir çatışmanın bitirilmiş olması bizim açımızdan da çok sevindirici. Bildiğiniz gibi 150'den fazla ölü, binden fazla yaralı oldu, yüzlerce bina oturulamaz hale geldi. Gazze yine birkaç sene sonra maalesef büyük bir yıkıma uğradı. Burada İsrail'in saldırganlığına bir son vermek, en azından ateşkesi sağlamak konusu öncelikli bir konuydu. Türkiye burada çok yapıcı bir rol oynadı, gelinen noktada bir başarı noktası olduğunu bizzat Filistinliler ve Gazzeliler ifade ediyorlar ve takdir ediyorlar. Özellikle son atılan adımlar da yani balıkçılara geçmişte tanınan sınır miktarının daha da fazla artırılması, geçişler konusunda kolaylık sağlanacağı ve diğer bir takım idari tedbirlerle İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukada bir miktar daha gevşeme olacağı, rahatlama olacağı da bizzat Meşal tarafından da İsrail makamları taraflarından da teyit edilmiştir. Kan dökülmesinin durdurulması bakımından ve ateşkesle birlikte arkasından belki olumlu bazı gelişmelerin de olabileceği bir ümit olarak ortadadır. Biz, gelinen noktadan şu anda Halid Meşal gibi de Filistin kanadı gibi de umutluyuz ve en azından kan dökülme durduğu için de sevinçliyiz.''