Ankara’da yaptırım senaryoları
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında Libya’ya giden bir Türk gemisinin Irini operasyonu kapsamında aranmasıyla birlikte Doğu Akdeniz konusunda gerilim yükselirken Ankara, 10-11 Aralık’ta yapılacak AB Liderler Zirvesi’nden Türkiye’ye yönelik olası yaptırımları tartışıyor.
Hüseyin HayatseverDışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı, AB’nin Türkiye ile müzakereleri ya da Gümrük Birliği’ni askıya alması gibi seçeneklerin düşük olasılık olduğunu belirtti. Diğer yandan AB’nin Türkiye’ye yaptığı mali yardımları tamamen askıya alabileceğini, sondaj çalışmalarına dahil olan bürokratlara seyahat yasağı getirilebileceğine işaret etti.
Türkiye-AB ilişkilerindeki gerilimin 10-11 Aralık’taki AB zirvesine nasıl yansıyacağı tartışılmaya devam ediyor. Daha önce Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin, Türkiye’ye yönelik yaptırım çağrılarına karşı çıkan Almanya’nın zirvedeki tavrının etkili olacağı belirtiliyor.
AB zirvesinde Türkiye’ye yönelik bir yaptırım gelip gelmeyeceği önceki gün TBMM Dışişleri Komisyonu toplantısında da konuşuldu. Muhalefet milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Kaymakçı, “AB’nin alabileceği çeşitli kararlar var. Müzakereleri resmen sonlandırması: Böyle bir şeyin yapılabileceğine inanmıyorum. Bu, nitelikli oyçokluğu getiriyor. O noktaya gelir mi? Tahmin etmiyorum. Müzakerelerin resmen askıya alınması: Bu da kolay bir karar değil. Bu karar alınabilir belki ama alınsa dahi bunun bence çok olumsuz bir etkisi olmaz. Zaten müzakereler şu anda, maalesef, durma noktasına getirildi AB tarafından. Dolayısıyla, ben bunun bir etkisinin olacağını düşünmüyorum. Bu yönde bir karar çıkabilir mi? Sanmıyorum” dedi.
"KİMSE 8 MİLYAR AVRO’YU KOLAY KOLAY GÖMMEZ"
Kaymakçı, zirvede Türkiye’ye verilen mali yardımların tamamen askıya alınması seçeneğinin gündeme gelebileceğini kaydetti. “Mali yardımlarda geçen dönemde de kesinti yapmışlardı. Bunda da kesinti yapabilirler veya tamamen askıya alabilirler. Bu da Türkiye’yi çok olumsuz etkilemez ama tabii, Türkiye-AB diyaloğunu, sivil toplum kuruluşlarımızı, parlamenter diyaloğu, öğrencilerimizi, değişim programlarını olumsuz etkileyebilir” ifadesini kullandı. Kaymakçı, “Onun dışında, sondaj çalışmalarına dahil olan üst düzey bürokratlarımıza seyahat yasağı getirilebilir yani getirilebilecek şeylerden bir tanesi de bu” diye konuştu.
Türkiye’nin Brüksel’le temaslarının sürdüğünü söyleyen Kaymakçı, “Belki önümüzdeki bir iki hafta içerisinde ön açıcı bir formül bulunabilir zirveye kadar diye düşünüyorum” görüşünü dile getirdi. Kaymakçı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de tüm ülkelerin katılımıyla bir konferans toplanması önerisi olduğunu da anımsattı. “Bence burada çıkış yolu, Türkiye’nin Doğu Akdeniz konferansı önerisine cevap verilmesi. Bunun, tabii, bir çözüm olacağına inanmıyoruz ama en azından ortamı yumuşatsın ve Kıbrıs Türklerinin de içinde olduğu bir Doğu Akdeniz konferansında özellikle Kıbrıs Adası’ndaki enerji, hidrokarbon konusu ve gelir paylaşımı konusu da yavaş yavaş ele alınsın çünkü, bildiğiniz gibi, Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi de Türkiye’siz ve Kıbrıs Türkleri olmadan gerçekleştirilebilecek bir proje değil, yani hiç kimse denizin altına 8 milyar Avroyu kolay kolay gömmez” ifadesini kullandı.