Anayasa yapımcısı Meclis kurulmalı

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap verecek bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu belirterek, anayasa yapımcısı bir Meclisin kurulabileceğini söyledi.

cumhuriyet.com.tr

TBMM Başkanı Köksal Toptan, siyasi yaşamıyla ilgili soru üzerine 27 Mayıs 1960 askeri müdahalede, ailesine ve babasına çok kötülük, haksızlık yapıldığını kaydederek, Türk demokrasisinin, müdahalelerden büyük yara aldığını bildirdi.

12 Eylül 1980 müdahalesi sırasında bakanlık görevinde olduğunu anımsatan Toptan, 11 Eylülde Bakanlar Kurulu yapıldığı sırasında dışarıdan art arda patlama seslerinin duyulduğunu, ertesi gün darbe olduğunu anlattı. Toptan, ''Bu müdahaleler, insanları siyaset kurumuna karşı ciddi şekilde soğutmuştur, insanların siyasi partilere duyduğu güvende erozyon meydana getirmiştir'' dedi.

Askeri müdahalelerin ardından yeni anayasaların getirildiğine dikkati çeken Toptan, ''Her üç müdahalenin peşinden yeni anayasa reformu (kendi ifadeleriyle) gündeme gelmiştir. Şimdi baktığımızda bunların hepsinin yanlış olduğunu görüyoruz. Yeniden bir anayasa yapma, sürekli olarak Türkiye'nin gündeminde kalmıştır. Modern Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap verecek, batı standartlarında bir anayasa Türkiye'de her gün kendini daha da hissettirmektedir'' diye konuştu.

''Partileri halk kapatır"

Toptan, parti kapatma davalarına ilişkin soruya ''Demokratik bir ülkede siyasi partileri, halk kurar ve halk kapatır. Halk oyunu o siyasi partinin arkasına koymazsa o parti ayakta kalamaz, tabelasını indirmek zorunda kalır. Türkiye bunun çok örneklerini görmüştür. İktidara getirdiği partileri aşağıya indirmiştir. O nedenle doğal sürece işi bırakmak gerekir'' karşılığını verdi.

Siyasi partilerin, bir takım illegal eylemleri amaç edinmesine, ülkenin bütünlüğünü bozmaya çalışmasına hiçbir ülkenin demokratik yapısının izin vermediğini kaydeden Toptan, şöyle devam etti:

''Bizim siyasi partiyle ilgili düzenleme de bana göre kötü değil. Anayasa Mahkemesi'ndeki dostlarımızla uzlaşamadığımız nokta, onun nasıl yorumlanması gerektiğidir. Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç'ın o günkü beyanına yönelik söylediklerini yapmamız gerektiği kanaatindeyim.

Siyasi partilerin kapatılmasının, rakip partilere yararının olmayacağını Türkiye gördü. Elbetteki Türkiye'nin temel niteliklerini korumakta hepimiz aynı fikirdeyiz. Oturup hepimizin konuşup, tartışıp bir çıkış yolu bulmamız gerekir.''

 

Anayasa uzlaşma komisyonu

Yeni bir anayasa yapılması veya anayasa değişikliği konusunda kendisinin bir çalışması bulunmadığını belirten Toptan, yerel seçimlerden sonra anayasa değişikliği konusunda uzlaşma komisyonu kurulması girişiminde bulunacağını bildirdi.

Bir süre önce Mecliste grubu bulunan partilere Anayasa, İçtüzük, AB uyum yasaları ve siyasi partiler, seçim, siyasi finansman, siyasi etik kanunlarıyla ilgili 4 uzlaşma komisyonu kurulmasını önerdiğini anımsatan Toptan, kurulan İçtüzük Uzlaşma Komisyonunun uzlaşma metni ortaya çıkardığını kaydetti.

İçtüzük değişikliğiyle ilgili hazırlanan metnin önümüzdeki hafta siyasi partilere verileceğini, mutabakat sağlanması halinde İçtüzük değişiklik teklifi vereceklerini bildiren TBMM Başkanı Toptan, İçtüzükte yapılacak değişiklikler doğrultusunda Anayasada da değişiklik yapılabileceğini söyledi.

Yeni anayasa ilişkin görüşlerini açıklayan Toptan, ''Umarım, Türkiye'ye yaraşır, modern, çağdaş bir düzenleme yaparız. Adına 'Venedik Kriteri' dediğimiz metni, Türkiye'de kendi şartlarımıza uydurur, Türkiye'yi de bu sıkıntıdan kurtarırız. Anayasa Mahkemesi de yoğun iş yükü altında, bu tür davalarla uğraşmak zorunda kendini hissetmez. Sistem biraz daha rahatlar'' diye konuştu.

''Eksikliğimiz, güvensizliktir"

Anayasa Mahkemesinin, Meclisin 411 oyla kabul ettiği bir kanunun yürütmesini durdurduğuna yönelik soruyu da cevaplandıran Toptan, TBMM'nin yasama faaliyetlerinin yargı denetiminde olduğunu belirtti.

Anayasada, kuvvetler ayrılığı ilkesini bulunduğunu belirten Toptan, şunları kaydetti:

''Halka ait olan egemenliğin nasıl ve kimler tarafından kullanılacağı Anayasada gösteriliyor. Yürütmenin de, yargının da kullandığı bölümler var. Meclis, Türk Milleti adına yasa yapıyor, yargı da Türk Milleti adına karar veriyor. Çağdaş demokrasilerde kuvvetler ayrılığı ilişkisinde uyum, ahenk vardır. Bu çok önemli; biri diğerinin üzerinde değildir. Biz yasama olarak yargının üstünde değiliz, onlar da yasamanın değil.

Burada birbirine üstünlük tartışması yerine birbiriyle uyumlu çalışmasını içimize sindirmemiz lazım. Yargı, yasamanın mutlak yetkilerini kullanmak isterse, yasama yargılama yetkisini kullanmaya kalkışırsa o zaman sorun çıkar. Geçmişte Türkiye bunları yaşadı. Bu ahengi bizim yakalamamız lazım, çok fazla yakalayabildiğimizi söylemek mümkün değil. Türkiye'nin geleceğinden bu anlamda ümitliyim. Olan her şey ders oluyor. Bizim eksikliğimiz belki güvensizliktir. bireysel olarak, kurumsal olarak zaman zaman güvenimizi kaybediyoruz. Bu bizi yanlış yargılara, bazen ön yargılara itiyor. Bunların hepsinden ders çıkararak önümüze bakmak lazım.''

 

''Anayasa yapımcısı Meclis kurulmalı"

TBMM Başkanı Toptan, reform nitelikli çok geniş kapsamlı bir anayasa yapma imkanının şu anda gözükmediğini belirterek, ''Türkiye'nin demokratikleşmesi, kalkınması, reformları gerçekleştirmesi yolunda önüne çıkan taşların ayıklanmasını önemsiyorum'' dedi.

Toptan, ''Bana göre Türkiye bir anayasa yapımcısı bir meclis kurmalı, bu Meclisin dışında. 1-2 yıl süre verilerek, modern bir anayasa hazırlanmalı ve referanduma sunulmalı. Herkesin 'benim' diyebileceği bir anayasaya kavuşulmalı'' diye konuştu.

Anayasa yapımcısı meclisin 50'si ilgili sivil toplum, kurum ve kuruluşların temsilcileri ile 100'ü seçilmiş milletvekillerinden olmak üzere 150 kişiden oluşabileceğini kaydeden Toptan sözlerini şöyle sürdürdü:

''Onlar yepyeni bir anayasa yaparlar. Bunu, anayasa değişikliğinden daha kolay görüyorum. 1982 Anayasasının maddelerinin hepsi bile değişse 1982 Anayasası olmasında takılıp kalırız. Yeni anayasa, 2010 veya 2012 Anayasası olur.''


ABD'nin anayasasının, 200 yılı aşkın süredir yürürlükte olduğunu bildiren Toptan, benzer bir anayasaya Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu vurguladı.

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türkiye'nin Davos'taki duruşunun insani olduğunu vurgulayarak, ''Bundan sonraki aşamada da Türkiye, hiç kimseye husumet beslemeden bu tavrını sürdürecektir'' dedi.

Toptan, Samanyolu televizyonunda yayınlanan Özel Gündem programına katılarak, gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı. Toptan, Ergenekon davasıyla ilgili yargı sürecinin sonuna kadar beklenmesi gerektiğini vurgulayarak, ''Yargı organının vereceği karara saygılı olmayı şimdiden içimize sindirmemiz lazım'' dedi.

CHP'nin Meclis Araştırması Komisyonu kurulması için verdiği önergenin işleme konulmayarak iade edildiğine ilişkin soruyu cevaplandıran Toptan, ''Önergede araştırması istenen iki unsur var. Ergenekon davasında kullanıldığı iddia edilen bombaların araştırılması isteniyor; bombaları kim getirdi, kim taşıdı? Mahkemelerin ve savcıların verdiği kararların da araştırılması isteniyor. TBMM'de, görülmekte olan bir davayla ilgili görüşme, tartışma yapılmayacağı Anayasada öngörülüyor. TBMM, yargı yetkisinin kullanılmasını tartışma konusu yapamaz. 'Mahkeme, beraat kararı veremez, mahkumiyet kararı veremez' gelin bu kararları araştıralım diyemeyiz. Anayasanın 138'inci maddesi böyledir'' diye konuştu.

Araştırma önergesindeki yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin bölümlerin ayıklanmış şekliyle yeni bir önerge verilmesi halinde işleme koyacaklarını belirten Toptan, şunları söyledi:

''Arkadaşlarımızın Ergenekon bombalarının araştırılmasına engel olmuyoruz. Öyle bir önerge gelirse işleme koyarız. Hakkında araştırma komisyonu kurulmuş, Susurluk ve Şemdinli gibi olaylar var. Hiçbirinde o işlerle ilgili yargı kararları araştırma konusu yapılmamış, böyle bir talepte bulunulmamış.''

 

''Tavrımız politik değil, insanidir"

TBMM Başkanı Toptan, Davos'ta yaşanan gelişmelerle ilgili ''Heyecanlandım... Hüznü, heyecanı belki beraber yaşadık. Sayın Başbakana reva görülen muameleyi, kendimde hissettim. O beni kızdırdı, nasıl olabiliyor'' diyen Toptan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Ama tabi karşı atakta, bütün milletimiz gibi beni de heyecanlandırdı. 'Oh' dedirtti, rahatlattı. Burada aslında olay sadece bizim olayımız değil. Herkes gibi bizim olayımız. Burada Türkiye'nin kendine yaraşır, yakışır bir şey yapması gerekirdi; onu yaptı. Biz mazlumlara kucak açmış bir milletiz. Bu bizim genetik özelliğimiz. Tarihimize baktığınızda hep yardıma koşmuşuz. Bir Allahın kulu çıkıp da Gazze'de öldürülen 431 çocuğun öldürülme gerekçesini söylesin.

Sayın Peres,
'O yerlerde (o yerlerin arasında okul ve hastane de var) yaşayanlara haber gönderdik, çıkın boşaltın dedik çıkmadılar bombaladık' diyor. Evet o yerlerde, o çocukların oldukları biline biline bombaladılar. Var mı böyle bir şey... Bunu kim savunabilir, gerekçesi ne olabilir? Türkiye'nin isyanı bunadır. Türkiye'nin bu karşı duruş tavrını, oraya buraya çekme hakkı olmamalıdır.''

Türkiye'nin Davos'taki duruşunun faturasının gelip gelmeyeceğinin de tartışıldığına dikkati çeken Toptan, şöyle konuştu:

 ''Büyük devletler, büyük milletler risksiz büyüyemez. Böyle bir tavır Türkiye'yi daha da yüceltmiş midir, güçlü, imajlı hale mi getirmiştir? Karşınıza sorun çıkabilir ama bizim karşı duruşumuz kucaktaki 1 yaşındaki yavruya görülen muameledir. Bizim tavrımız politik değil insanidir. Türkiye'nin buradaki duruşunu, tavrını kimsenin politik amaçlı yorumlaması, senaryo kurması doğru değildir. Biz kendimize, tarihimize şanımıza yakışanı yaptık. Zarar göreceğimiz kanaatinde de değilim. Büyük devlet olmanın zorluğu vardır bazı şeyleri mutlaka yapmak zorundadır. Bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Bizim tavrımız insanidir, siyasi değildir. Ama çözüm siyasidir. O noktada da Türkiye üzerine düşeni yapmaya çalışıyor.''
 

''Bize yakışan budur"

Türkiye'nin, İsrail-Filistin sorununun çözümü konusunda baştan beri siyasi irade ortaya koyan bir ülke olduğunu kaydeden Toptan, İsrail ve Filistin'i aynı masaya oturtan ülkenin yine Türkiye olduğunu, çatışmanın ortadan kalkması için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini söyledi.

Toptan, şöyle devam etti:

''Bundan sonraki aşamada da Türkiye, hiç kimseye husumet beslemeden bu tavrını sürdürecektir. Bizden beklenen de bize yakışan da budur. Bizim Türkiye'de yaşayan Musevi vatandaşlarımız var. Bizim haklarımız neyse onların hakları da aynı. Lozan'da, Museviler, azınlık hakkı istemeyenlerdir. Türkiye'ye hizmet eden, bundan sonra da hizmet edecek vatandaşlarımızdır. İsrail'le ilişkilerimiz iki ülke menfaatleri doğrultusunda değerlendirecektir. Biz dünyanın neresinde olursa olsun bu tür hareketlere hep karşı çıkmışız. Başkaları gibi işimize geleni alkışlayıp, işimize gelmeyenin karşısında durmadık. Nerede olursa olsun, kim yaparsa yapsın onun karşısındayız.''